Çarşamba , 24 Nisan 2024

ALi FUAT CEBESOY

Geyve’de Bir Milli Mücadele Kahramanı ALi FUAT CEBESOY

Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele denilince ilk akla gelen isimlerden biridir. Paşa’nın İstanbul’da doğduğu biliniyor. Babası gibi askerlik mesleğine intisab eden Paşa, sırasıyla Erzincan Askeri Rüşdiyesi’ni ve İstanbul’daki Saint Joseph Lisesi’ni bitirdikten sonra Harbiye’ye girdi. Burada tanıştığı Mustafa Kemal’le olan hukuku 1938’e kadar devam etti. Paşa’nın gerek Balkan savaşında ve gerekse de I. Dünya Savaşı’nda aktif görevler aldığı biliniyor. Savaşın bitiminde Anadolu’ya geçerek burada milli bir direniş örgütlemeyi tasarlayan kadronun içinde Ali Fuat Paşa’yı da görürüz. Nitekim mütareke döneminde kendisinin atandığı Ankara’daki 20. Kolordu, sahip olduğu kritik konum itibariyle Kurtuluş Savaşı’nın kaderini belirlemiştir ki, bu duruma aşağıda daha detaylı bir şekilde temas edeceğim. Ali Fuat Paşa, Kurtuluş Savaşı sonrasında kurulan Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası içinde yer almış ve bu fırkanın kapatılması ile de, 1933’e kadar siyasetin dışında kalmıştır. 1926’daki İzmir suikasti sırasında sanık olarak yargılanmış ve sonrasında beraat etmiştir. 1933’e kadar aktif siyasetin dışında kalmış, bu tarihte ise Atatürk ile olan ilişkileri tekrar düzelme yoluna girdiği için, Konya’dan bağımsız milletvekili olarak meclise girmiştir. 1948’de Kazım Karabekir’in ölümü ile TBMM başkanlığı da yapan Paşa, 1950’den sonra Demokrat Parti’ye katılmış ve bu sefer Milli Mücadele’de önemli roller oynadığı Eskişehir bölgesinden milletvekili seçilerek meclise girmiştir. Paşa, 1960 darbesinden hemen sonra aktif siyasetten çekildi. 10 Ocak 1968’de vefat eden Ali Fuat Cebesoy, vasiyeti gereği Geyve ilçesinin eski adı Geçit yeni adı ise Ali Fuat Cebesoy olan beldesine gömülmüştür. Hatta bu beldedeki yaygın söylenceye göre mezar yerini sağlığında kendisi belirlemiştir. Hasılı bu küçücük belde, sinesinde önemli bir simayı barındırır.

gezgindergi-ansiklopedi-ali-fuat-cebesoy (12)

Geyve, tarihsel süreçte Bursa-Tebriz ticaret yolu üzerinde olan önemli bir konak olagelmiştir. Bu durumun da etkisiyle sultan 2. Bayezid zamanında 1495 yılında Geyve’ye bir taş köprü yapılmıştır ki bu köprüyü Ali Fuat Cebesoy beldesine girerken geçmek durumundasınız. Köprü 1495 yılında inşa olunmuş. Kanuni Sultan Süleyman zamanında ise onarım geçirmiş.

gezgindergi-ansiklopedi-ali-fuat-cebesoy (4)

Köprüden geçtikten sonra Ali Fuat Cebesoy beldesine giriyorsunuz. Burası son derece küçük bir yerleşke. Beldenin en önemli eserlerinden birisi olan Merkez camiinin arka tarafında bulunan bir alanda Ali Fuat Paşa son uykusuna çekilmiş. İster istemez insanın aklına neden dolayı böylesi küçük bir yerleşkenin Paşa tarafından seçilmiş olabileceği sorusu geliyor. Bu sorunun cevabı, Paşa’nın vasiyeti. Bu öyle bir vasiyet ki, Kurtuluş Savaşı’na iştirak etmiş üst düzey komutanların naaşlarının Ankara’da teşekkül eden devlet mezarlığına defni sırasında, Cebesoy ailesi kabir nakli yapılmasına karşı çıkmıştır. Bu duruma gerekçe olarak da Paşa’nın vasiyetini göstermişlerdir. Ali Fuat Paşa’nın Geyveli olmadığı biliniyor. Peki onu buraya bağlayan ne? sorusunu araştırdığınızda ise ortaya ilginç veriler çıkıyor.

gezgindergi-ansiklopedi-ali-fuat-cebesoy (3)

Yukarıda da belirttiğim üzere Ali Fuat Paşa, 20. Kolordu komutanı sıfatıyla Ankara’ya gelir. Sivas Kongresi’nin toplandığı günlerde İngilizler bir hareketlilik içine girerler. Bu hareketliliğin sebebi İstanbul-Eskişehir ve Eskişehir-Konya güzergahı üzerinde bulunan demiryollarının işgali suretiyle Yunan ilerleyişini kolaylaştırmaktır. Paşa, bu durumu haber alır ve Sivas Kongresi’ne yolladığı bir telgraf vesilesiyle Geyve Boğazı’nın önemine işaret eder. Bu boğazı her ne pahasına olursa olsun savunacağını bildirir. Zira Geyve’nin düşmesi demek orta Anadolu yaylasının İtilaf devletlerine açılması demektir. Kongre başkanı Mustafa Kemal, bu görüşü isabetli bulur. Aynı günlerde gerek Milli Mücadele’ye olan taraftarlığı ve gerekse de Sivas kongresi ile olan irtibatı sebebiyle Ali Fuat Paşa, İngilizlerin isteği üzerine Osmanlı hükümeti tarafından görevden alınır ve yerine Kiraz Hamdi Paşa getirilir. Ancak Hamdi Paşa, Ali Fuat Paşa’nın görevi teslim etmek istememesi ve yol üzerinde aldığı tedbirler nedeniyle İstanbul’a geri dönmek zorunda kalacaktır. Tam da aynı günlerde Temsi Heyeti Ali Fuat Paşa’yı Garbi Anadolu Umum Kuvva-i Milliye kumandanı olarak tayin eder. Yani Paşa bundan sonra hem Ankara’daki 20. Kolordunun hem de batıda örgütlenen Kuvva-i Milliye birliklerinin başında olan kişidir. Hemen belirteyim ki 20. Kolordu ilerleyen günlerde Batı cephesinde tesis edilecek olan düzenli ordunun ilk çekirdeğini oluşturacaktır.

gezgindergi-ansiklopedi-ali-fuat-cebesoy (2)

Ali Fuat Paşa’nın bundan sonraki hedefi İngilizleri Geyve bölgesinden mümkün mertebe uzak tutmaktır. Hatta Paşa, Eylül 1919’da Eskişehir-İzmit civarına bir süvari akını düzenlemek istediğini Heyet-i Temsiliye’ye bildirir. 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgali ile Geyve Boğazı’nın önemi bir kat daha artar. İngilizler aynı gün İzmit ve civarını da işgal ederler. Bir yandan da yine İngilizlerin desteğiyle bölgede bir dizi ayaklanma çıkar. Amaç, İngiliz kuvvetleri ile Kuvva-i Milliye birlikleri arasında bir tampon bölge oluşturmaktır. Ali Fuat Paşa, birkaç gün sonra bölgeye kuvvet sevk ederek evvela Geyve Boğazı’nı kontrol altına alıp, buraya ulaşan demiryollarını tahrip eder.

gezgindergi-ansiklopedi-ali-fuat-cebesoy (5)

1920 yılının Mart ayı sonlarında da İngilizleri Eskişehir’i terk ederek İzmit civarına geri çekilmeye mecbur bırakır. Böylelikle stratejik açından son derece önemli bir konumda olan Geyve, Kuvva-i Milliye’nin bir üssü haline gelir. Ali Fuat Paşa, bu tarihten Batı cephesi kumandanlığına tayin edildiği 7 Temmuz 1920’ye kadar Geyve’yi hareket üssü olarak belirler. Bu süre içinde hem Geyve Boğazı’nı takviye etmiş, hem de Anzavur hadisesi başta olmak üzere bazı çatışmaları buradan idare etmiştir. Yaşanan bu gelişmeler bu küçücük beldeyi, Paşa’nın nazarında ayrıcalıklı kılmış görünüyor. O derece ki Paşa, son uykusuna gözden ırak bu küçük mekanda çekilmeyi tercih etmiş.

gezgindergi-ansiklopedi-ali-fuat-cebesoy (11)

ALİ FUAT CEBESOY MÜZESİ

Beldede ayrıca bir de iki katlı Ali Fuat Cebesoy Müzesi bulunuyor. Müze 1989’da açılmış. Müzenin yer aldığı yapı önceleri belediye olarak kullanılmış, bir aralık sağlık ocağı olarak hizmet verdikten sonra müzeye dönüştürülmüş. Müzenin bulunduğu yer Cebesoy’un avlusunda gömülü olduğu caminin hemen yakınında. Müze Ali Fuat Paşa’nın yeğeni Ayşe Cebesoy Sarıalp ve Cemal Kutay tarafından düzenlenmiş. Üst katta Ali Fuat Cebesoy’a ait bazı eşyalar sergileniyor. Bunlar arasında çeşitli fotoğraflar, Paşa’nın Milli mücadele sırasında yanında taşıdığı bavulu ve yatak odasındaki bazı kişisel eşyalar hemen göze çarpıyor. Müzede bir de Kazım Karabekir köşesi var. Alt kat ise Kuvva-i Milliye Müzesi olarak tasarlanmış. Bu katta pek orijinal bir şey olduğunu söyleyemeyeceğim. Müzenin yetkilisi ilgisizlikten şikayetçi. Tam 27 yıldır burada fahri olarak görev yaptığını, müze anahtarının kendisinde olduğunu ancak gelen giden pek kimsenin olmadığını söylüyor. Ben de müzeden tesadüfen haberdar oldum.

Yolunuzu Geyve istikametine düşürürseniz Kurtuluş Savaşı’nın bu kıymetli Paşasının da kabrini ziyaret edip, hatırasını yad etmeyi unutmayın.

ALi FUAT CEBESOY – Bu yazı 2014 yılının Kasım ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 93. sayısından alınmıştır.

gezgindergi-ansiklopedi-ali-fuat-cebesoy (10) gezgindergi-ansiklopedi-ali-fuat-cebesoy (9) gezgindergi-ansiklopedi-ali-fuat-cebesoy (8) gezgindergi-ansiklopedi-ali-fuat-cebesoy (6)

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir