Cuma , 19 Nisan 2024

Ey peri nerdesin

Günüzümde uçaklar hep dolu, dünya daha önce hiç olmadığı kadar fazla kişi tarafından dolaşılıyor. Eskiden balta girmemiş ormanlar derdik şimdi ayak basılmamış toprakların olup olmadığı konusunda şüphelerimiz var. Dünya yürünülmekten yorulmuş olabilir mi diye düşünüyorum ara sıra. Bunca bakış karşısında dünyaya nazar değer mi? Bu sorular bir yanda dursun; biz yeni şehirler için çantamızı toplayalım, fotoğraf makinemizi kontrol edelim ve geceyi bizi uyutmayan bir heycan içinde geçirelim. Gidelecek yer için biletler alınmış şarkıların rötarsız bizi uçurmasını bekliyoruz. Rotamız kendimiz.

YAZI ve FOTOĞRAFLAR: MEHDİ ÖZTÜRK

Bir süredir kafamda gezinen bir şiirin yolcuğu bu; iz süren, koklayan, havaya bakıp yağmuru bilen bir şiir, yani insan yüreğinin coğrafyasından anlayan bir şiir. Ki kanımca tüm gezginleri yakından ilgilendiren yol gösterici bir şiir. Şiirimiz şöyle başlıyor

Eskiler iz sürerdi.
Biz muttasıl arıyoruz yeni insanlar.
Arıyoruz âlemin iç yüzünden zihnimize
Yansıyan bir tasarımla gerçeği.
Şivekar bizden biri
Yola çıktı yolu bilmeden
Arıyor bir hedef gözüne kestirmeden
Aradığı ne sevgili, ne efendi, ne sultan
Özünü harekete geçiren onun
Kanını kaynatan candır düpedüz kendi canı.
Yol canlılıkla mukayyet
Gitti deriz
Ölenler için
Yalnız yaşayanların işidir
Yola çıkmak, yolu katetmek.

İsmet Özel

gezgindergi-kelimlerveseyahat-nerdesin-ey-peri (3)

Önceleri yani ayakkabılarımın hiç yıpranmamış ve parlak olduğu dönemlerde de ormanlarda yürümek hoş gelirdi ama kendimi muhatap alınmayan bir yabancı gibi hissederdim. Sonra bir gün ormanın ortasında küçük bir patika fark ettim. Yürüdüm heyecanla, sanki daha önce hiç görmediğim bir şey görüyordum. Patikanın kenarları yemyeşil otlarla, hindibalarla, papatyalarla çevriliydi. (Mücevherleri izliyormuşum gibi gelmişti o vakit) Patika beni başka bir patikaya, sonra ara ara irili ufaklı genişliklere çıkartıyordu. Genişliklerin ortasında dimdik duran uzun ağaçlar iri dalarıyla burası benim diyerek çıktığım açıklığı sahipleniyordu. Hızla geçtim tüm patikaları. Bazen yol bitiyor gibi oluyor fakat biraz devam edince başka ince yollarla karşılaşıyordum. Hayvan izlerini, dağ çileklerini, böğürtlenleri, bazen de güneşin vurduğu bir mantarı işaret sayarak yola devam ediyordum. Git gide genişleyen patikalar sanki her adımda yeni şeyler gösteriyordu. Ya kuş yuvalarıyla karşılaşıyordum ya da birkaç çakal ini ile. Hep daha fazlasını görme isteği beni uzaklaştırıyordu başlangıç noktamdan. Sanki sonunda bir yere varacakmışım gibi varış isteği ile dolmaya başlamıştım. Nereye varacaktım, ne arıyordum, kime kavuşacaktım; bunlar hakkında hiçbir fikrim yoktu ama başta hiçbir şeyim yokken kalkış ve yürüyüş beni belli sorulara vardırmıştı. Sanırım tüm patikalar sorulara çıkıyordu. Tüm boşluklar da cevaplara açılıyordu. İşte ilk orda fark etmiştim. Sonraları, yani bu şiirle tanıştğım vakit bu mısraların ne demek istediğini yolların ve patikaların ne demek istediğini anlamaya daha da yaklaştım.

gezgindergi-kelimlerveseyahat-nerdesin-ey-peri (4)

Biz, ‘yeni insanlar aramaktan bulmaya hiç fırsat vermeyenler’. Arayış hırsımız kalbimizi kör, ellerimizi yavan kılmıştı. Kaçışlarımızı hedefsiz, yürüyüşlerimizi sonuçsuz kılan bir unutkanlık halinde, ormanlarda yani ait olduğumuz yerlerde yabancı, betondan ve çelikten yapma şehirlerde büyülenmiş gibiyiz. Bu haldeyken gidilen her şehirde biraz yarım ve eksiğiz.

gezgindergi-kelimlerveseyahat-nerdesin-ey-peri (2)

Son cümleden sonra

Yürek ile yürümenin aynı yerden geldiğini birkez daha söylenmeli.
Bu yürüyüşümüzün şarkısı Mohammed Esfehani’den: To ey pari kojaee

Ey peri nerdesin – Bu yazı 2014 yılının Kasım ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 93. sayısından alınmıştır.

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir