Cuma , 19 Nisan 2024

Portekizliler Türkleri kendine benzetiyor

Portekizliler Türkleri kendine benzetiyor Portekiz, 10 milyon nüfusuyla küçük bir ülke olsa da Avrupa’nın en eski ve geleneklerine en fazla bağlı olan ülkelerin başında geliyor. Portekizlilerin en büyük özelliği yardımseverlik ve mütevazılık. Hangi dilden, dinden, ırktan olursa olun her türlü ihtiyacı için yardım ediyorlar. Gezmeyi ve tatili için çok seven Portekizliler, bütün yıl tatil için para biriktiriyorlar. Bunun için de Türkiye’ye tatile gitmiş insanlarla çok karşılaşabilirsiniz. Türkiye’ye gitmiş bir Portekizli size rahatlıkla “Siz bizim gibisiniz, misafirperver ve yardımseversiniz.” diyebilir. Portekizlilerde birçok ülkeye göre aile hayatı ön plana çıkıyor. Haftada veya ayda bir mutlaka ailece yemek yiyorlar ve bu yemeğe aile bireylerinin katılımı zorunludur. Buna sadık kalmak için de başka bir yere söz veremezler. Özel günlerde de durum böyledir. O günlerin aile ve yakın akrabalar ile geçirilmesi gerektiği düşüncesi nesilden nesile süregelmiştir. Bu gelenek sayesinde günümüzde  akrabalık ilişkileri  çok güçlü bağlarla bağlanmıştır. Bunun yansıması olarak ise gençler evlenen kadar aile yanında yaşamak olup, evlenmeden önce ailelerinden izin istemek zorundadırlar. Mümkünse üniversite hayatı bile aile yanında geçirilir. Ayrı bir ev tutma, aileden ayrılma gibi durumlara çok az ailede rastlanır.

Myanmar’da bir çocuğun başını okşamayın

Myanmar’da eve yılan girmesi ev sahibinin zengin olacağına işaret olduğuna inanılıyor. Budistler zikir amaçlı 108’lik tesbih kullanıyor ve tesbih zikir amacı dışında hiçbir amaçla taşınmıyor. Tesbih taşımak kişinin dindar olduğunu gösterir. Myanmarlılar, yeni bir inşaat yapıldığında şanssızlığı engellemek için evin temelinin köşelerine farklı ağaçların dallarından yerleştiriyor. Myanmar’daki bazı beden dili hareketlerinin anlamı bizden çok farklı anlam taşıyor. Mesela Türkiye’de bir çocuğun başını okşayınca yüzünde bir tebessüm oluşur ama Myanmar’da sakın böyle bir şey yapmayın. Çünkü Myanmarlı Budistlerin inancına göre kafa kutsaldır ve dokunulması ve okşanması hoş karşılanmaz. Türkiye’de ‘sus’ anlamına gelen işaret parmağını dudağının üstüne koyma işareti Myanmarda ise “Dışarı çıkabilir  miyim?” anlamına geliyor. Türkiye’de ampul çevirir gibi elini çevirme hareketi birisine ‘delisin’ anlamına gelirken Myanmar’da bu hareketi taksiciler ‘boş değilim’ anlamında kullanıyor. Myanmarlılar birbirini, herhengi bir çalışanı ya da taksiciyi öpücük hareketiyle çağırıyor. Genelde doğum günü olan kişiye hediye alınırken Myanmar’da doğum günü olan kişi hediye alıyor. Myanmar’da adres sorarken dikkatli olun. Çünkü Myanmarlılar adres soranı kırmamak için bilmiyorum demez, bilsinler ya da bilmesinler mutlaka bir yeri tarif ederler. Bu yüzden bazen aynı adres farklı kişiler tarafından farklı istikametlerde tarif edilebilir. Burada hemen hemen her evin önünde gelip geçenlerin su içebilmesi için bir su testisi ve bir bardak bulunur.  Myanmar’da her sene 13-18 Nisan arası ‘Su Bayramı’ kutlanılır. Bu bayramda herkes ellerinde bir su kabı veya bir hortumla tanısın tanımasın, gelen geçen herkesi ıslatır. Bu tarihte Myanmar’da arabayla yolculuk yapıyorsanız camlarınızı kapatmayı unutmayın. Yoksa güneşli bir günde sırılsıklam olabilirsiniz. Ayrıca bu bayramın sonunda özgürlüğüne kavuşsun diye inekler, balıklar ve kuşlar serbest bırakılır.

Pakistan’da şoföre ‘bas bas’ derseniz duruyor

Pakistanlılar mandalina, portakal ve karpuzu tuz ile birlikte, yoğurdu da şekerli yiyor. Dünyada en fazla tavuk tüketen millet Pakistanlılar. Dünyada en kaliteli futbol toplarını da üreten ve dünyaya ihraç eden ama futbol milli takımı olmayan bir ülkedir. Türkiye’de şoföre “hızlı git” anlamına “bas bas” deriz ama bu kelimeyi Pakistanlı bir şoföre söylersek “dur” veya “yeter” anlamına geldiği için arabayı durdurur. En geniş şalvarın Pakistan’ın Balocistan bölgesine ait olduğu biliniyor. Burada şalvarların genişliği 2 ile 5 metre arasında değişiyor. Pakistan’da kasaplar etleri ayak parmaklarının arasına bıçak koyarak kesiyor. Yemeklerinde ise sınırsız baharat kullanıyorlar. Burada her yemeğin kendine özel baharatı bulunuyor. Hatta meyve salatasının bile acılı baharatı var. Pakistan’da bir yemeğin ekşimi , tatlı mı yoksa  acı mı olduğuna karar veremezsiniz. Çünkü üçü de başarıyla işlenmiştir o yemeğe. Ramazanlarda ise kilo almamak mümkün değil. Çünkü önce aparatif bir şeylerle oruçlarını açıp namaz kılıyorlar, sonra da ana yemeğe geçiyorlar.

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir