Salı , 19 Mart 2024

Röportaj / Ali Demirel

– Ne zaman başladınız tesbih koleksiyonculuğuna?
Dedemin babası üç kardeşlermiş. İkisi Rus harbinde şehit düşmüş, geriye bir Hafız Ali kalmış. Hafız Ali bir Kuran’ı Kerim yazmış onu ve deri ciltle kaplamış. İçine de bir insört koymuş ve ailenin bütün köklerini, şeceresini oraya kaydetmiş. Elinde de 3-4 tane çok kıymetli tesbih varmış. Hatta 93 harbinde o tesbihlerden birisinin tanelerinden bazılarını eşi kaybettiği için ona iki gün ekmek vermiyor. Bu tesbih dedemin şeyhi Abdülhakim Arvasi Hz.’ne aittir. Şimdi o tesbih bende. Rahmetli dedem Ömer Fahrettin Bey’de tesbih biriktiriyormuş. Sayı olarak çok olmasa da, herhalde damar olarak oradan beslenmişim.

gezgin_dergi_ali_demirel_tesbih (2)

– Kaç tesbihle başladınız?
Dedelerim ve babamdan gelen 9 tesbih vardı. Zaten Osmanlı ve İslam tarihinde 16.yüzyıla kadar tesbih kayıtlarda yok.16. yüzyılın sonunda var. Sultanahmet Camii yapılınca, içersine kaç kişi alacak diye, her girene bir tesbih veriyorlarmış.

– Peki en iyi tesbihi kimler yapar?
Türkler… Dünyada çok yere gittim, pek çok tesbih malzemesi gördüm, ama bizim ustalardan iyisini görmedim.

gezgin_dergi_ali_demirel_tesbih (1)

– Koleksiyonunuzdaki sayı ve çeşit nedir?
Bin küsur… Ben de 95 çeşit tesbih var.

– Tesbih hangi malzemeden yapılıyor?
Tesbih malzemesi çok çeşitlidir. Maden kökenli maddeler var: Zümrüt, yakut elmas, necef, firuzi, kristal, şahmaksut, zeberced, akik, yıldız taşı, kantaşı, altın, gümüş… Hayvansal maddeler: Fildişi, mamut dişi, deniz fili, suaygırı dişi… Bağa (Deniz kaplumbağasının kabuğu), deve kemiği, boğa boynuzu, buffalo boynuzu, gergedan boynuzu. Denizlerden gelenler: İnci, mercan cinsleri, yüsrü, sedef türleri… Fosil kökenli olanlar: Kehribar, siyah kehribar (oltu taşı)… Ağaç kökenli olanlar: Yılan ağacı, sandal ağacı, öd ağacı, pelesenk, tik, abanoz… Bitki kökenli olanlar: Kuka, narçıl, andıç… Sentetik maddeler: Alman sakızı, sıkma kehribar, fiber, sert plastikler, katerin.

gezgin_dergi_ali_demirel_tesbih (8)

– Ya ustalar?
1890 ile 1970 yılları arasında çok önemli ustalar yetişmiş. Bir kaçının adını burada zikretmek isterim: Horozun Salih, Yamalı Halil, Arap Nuri, Tophaneli İsmet, Mevlanakapılı Mehmet, Beylerbeyli Galip… Günümüzden de: Elazığlı rahmetli Yusuf usta, oğlu İbrahim Özgen Usta, Erzurumlu Bünyamin usta, Gazi Osman Paşa’da Hüseyin Çelik usta, Erzurumlu Cem Bülbül usta, İznikli Abdullah Öner usta, Zekai Şenyurt usta, Feyzullah Kalaycı ve İmdat Kalaycı ustalar…

gezgin_dergi_ali_demirel_tesbih (3)

– Nedir tesbihin makbuliyet ölçüsü?
Her ustanın kendisine has bir imame, tane, takım tarzı var. Yusuf ustanın tarzı tesbihte çok belirgindir, onun tesbihe yansıyan bir konsepti vardır. Yusuf usta malzemeyi çok hor kullanırdı. Yani hiç acımamış malzemeye. Hep en iyi malzemeden tesbih yapmış.

gezgin_dergi_ali_demirel_tesbih (12)

– Nedir tesbihten anlamanın ölçüsü?
Birincisi, malzemeyi tanımanız lazım. İkincisi, tesbihin biçimlerini, oluşumunu anlamak lazım. Bunun içinde bu işe gönül vermek lazım. Bunun içinde bu işe gönül vermek lazım. Üçüncüsü, ustaları çok iyi tanımak gerekir. Biraz önce saydığım ustaların çoğu benim dostum, devamlı görüşüyoruz. Avrupa ülkelerine, Ortadoğu’ ya, İsrail’e çok fazla tesbih gidiyor buradan. Buna rağmen koleksiyonlar o kadar zengin değil. Çünkü anlayanı az. Tesbih sık sık hediye edilen bir aksesuara dönüştü. Ama yanlış ve abartılı değerler biçiliyor. İkincisi Osmanlıdan beri kullanıldığı halde bir hat gibi muhafaza edilmemiş, eskiye dair örnekleri bulmak çok zor. İbadetin de bir parçası olduğu için tesbih, toplayıcıları çok fazla göz önünde olmamışlar. Bir de son on beş – yirmi yıldır tesbih taşra kültürünün, kabadayılığın simgesi gibi kötü algılanmış… Ama yeni nesilde bu merak artıyor. Tesbih yeniden itibarına kavuşuyor.

gezgin_dergi_ali_demirel_tesbih (5)

– Koleksiyonlar arasında nasıl bir ilişki var?
Aralarında takas yapanlar var. Ama herkes kendi koleksiyonundakini en iyi zannediyor. Hâlbuki bunun kıstası bellidir, malzemesiyle, ustasıyla…

gezgin_dergi_ali_demirel_tesbih (13)

– Her usta herkesle çalışır mı?
Çalışmayanlar vardır. Mesele rahmetli Yusuf usta herkesle çalışmazdı. Bazı ustalar çalışır ama onlarda her tesbihi herkese yapmazlar. Bir ustanın 100 tesbihinden en fazla 10-15 tanesi A sınıf tesbihtir. Yine Yusuf ustayı örnek vereceğim, onun bütün ustalığı boyunca elinden çıkan A sınıfı tesbih sayısı 200’ü geçmez. Ama o bu işten çok büyük paralar kazandı.

gezgin_dergi_ali_demirel_tesbih (4)

– Sizin gözde tesbihiniz nedir?
Mutlaka her koleksiyoncunun gözde tesbihleri vardır. Benim gözde tesbihlerim arasında taşlarda mercanın özel bir yeri vardır. Ayrıca yazın necef çekerim.

gezgin_dergi_ali_demirel_tesbih (14)

– Mevsime, vakte göre tesbih çekmek değişir mi, yani ne zaman ne tür kullanılacağı bir görgü işimi?
Eğer çok meraklıysanız öyledir. Yazın kehribarı çekemezsiniz, sıcakta ele yapışır. Yazın necefi çok zevkli çekersiniz, çünkü soğuktur, elinizde damla damla serinlik olur. Kışın kehribar ve akik güzel olur. Bağanın kendine göre güzelliği vardır, mukavemetli, parlak ve çok akıcı bir malzemedir, ışıkta baktığınız zaman birçok rengi vardır. Şalgami dediğimiz bordomsu rengini ben çok tutarım her malzemenin yakıştığı tarz vardır. Her malzemeden her tür tesbih olmaz. Mesela bağadan tombul taneli tesbih olmaz, güzelliğini kapatır.

gezgin_dergi_ali_demirel_tesbih (9)

Röportaj / Ali Demirel – Bu yazı 2015 yılının Haziran ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 100. sayısından alınmıştır

Yazar : GEZGİN YAZAR

Türkiye'nin Gezi, Seyahat ve Fotoğraf Dergisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir