Temmuz’da Nereye Gidilir

MİLET

Milet’i gördüğünüzde ilk aklınıza gelecek şey Anadolu’nun ne kadar zengin bir kültür mirasına sahip olduğudur. Hala dimdik ayakta duran tiyatrosu bir başka ülkede olsa belki o ülkenin rehber kitaplarının kapağını süslerdi. Ama bugün Milet, binbeş yüz yıl önce başlayan unutuluşunu yaşamaya devam etmektedir. Yeni Aydın- Söke yolunun yapılmasıyla neredeyse terk edilmiş sayılabilir. Halbuki nefes nefese kalarak tırmandığınız tiyatronun son basamağından aşağılara baktığınızda ne kadar gelişmiş bir kültür ve ticaret merkezi olduğunu hayal etmek zor değil. Elbette gemilerin limana girip çıktığı, Menderesin alüvyonları ile dolmadan önceki yıllarını kastediyorum. Roma döneminde Latmos körfezi denilen yer şimdi Söke ovasıdır. İki bin yıllık sütunların yanı başında çiftçiler umarsızca, biraz da neden bu yıkıntılar için yüzlerce kilometre öteden gelme zahmetine katlandığımızı merak ederek tarım yapmaktadır. Bu ovanın olmadığını farz edersek çevrede ekip dikmeye elverişli arazinin olmadığını da görürüz. Demek ki Miletliler ticaretle zengin olmuşlardı. Bugün ise mavi suların yerini toprak rengi almış, önü kapanan deniz Bafa gölü olmuş. Tarih bize, liman alüvyonla doldukça ve etrafı bataklığa döndükçe sıtmanın ölümcül bir tehlike olarak Miletin sonunu hazırladığını söylüyor. Bugün de güneş, iki bin yıl öncenin görkemli duvarlarını kızıla boyarken aynı hüznü hissedebilirsiniz.

Yazı ve Fotoğraflar : Hakan Özhan

PAMUKKALE

Pamukkale, muhteşem bir doğal güzelliğin küçük rantlar uğruna nasıl hoyratça ve sorumsuzca yok edilebildiğinin simgesi adeta. Su kaynağının ortasına uzanan karayolu, otopark ve elbette ilkel kaplıca tesisleri hala kaldırılabilmiş değil. Karşıdan bakıldığında  dünyada eşi olmayan bir bahçenin ortasına varoş gecekondusu dikmek kadar abes. Evet, “Pamukkale kararmasın” sloganıyla yakın zaman önce tekrar gündemimize oturan bu pamuk balyalarını andıran kalker tüfleri için tehlike geçmiş değil. Pamukkale’yi Pamukkale yapan şey yerin altından kaynayıp tepelerden aşağı süzülürken bıraktığı kireçle muhteşem sarkıtlar oluşturan kalsiyum karbonatlı su. Ve suyun miktarı her geçen gün azalıyor. Bugün için bir havuzda toplanan su her gün değişik teperlere verilerek geçici bir çözüm bulunmuş. Ama kaynak tamamen kuruduğunda ne olacak? En azından o gün gelmeden Pamukkaleyi görmek lazım. Hemen kuzeyinde yer alan Hierapolis antik kentini de unutmamalı.

Temmuz’da Nereye Gidilir – Bu yazı 2007 yılının Mart ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 6. sayısından alınmıştır.