Perşembe , 25 Nisan 2024

Yeni Kahramanım Obbermutten Muhtarı

Şu sosyal medya dedikleri meret hayatımıza girdi gireli düzenimiz bozuldu, dengemiz şaştı. Artık sosyalliğimiz kaç follower’ımız olduğu ile ölçülüyor. Timeline’ımıza düşmeyen gündemi gündemden saymıyoruz. Çok kızdık mesela; TV kumandasını iki dakika kenara koyup en özlü sözlerle basıyoruz kalayı. Daha da mı kızdık unfollow ne güne duruyor a dostlar☺. Tebrik ya da takdir etmek için çiçekdi çikolataydı uğraşamaya da gerek yok. Bir beğeni işi hallediyor. Hal böyle olunca hayatın her alanı da etkileniyor sosyal medyadan. Etkisi en çok hissedilen sektör ise şüphesiz turizm. Bir müşteri çıkıp herhangi bir otelin en görülmemesi gereken yerini fotoğraflayıp facebook’da yayınlayabiliyor. Ya da uçak kalkışında yaşanan gecikme twitter’da gündem oluyor. Anlaşıldığı üzere bu sayı da konumuz sosyal medya ve turizme etkileri olacak. Arzu ederseniz hızla başlayalım efendim.

Yazı: Hakan Şen

Ecnebiler bu işi hakikatten benimsemiş şehirlisinden köylüsüne sosyal medyanın bütün nimetlerini kullanıyorlar. İspanya’dan bir örnekle Avrupa turumuzu başlatalım. Twitter Oteli Sol Wave House’u hiç duydunuz mu bilmiyorum. Otel sahiplerini tanımam ama çok zeki olduklarını söyleyebilirim. Bu oteldeki olayımız kısaca şu efendim; Otel içinde bütün görsel çalışmalar twitter uyumlu. Mesela hashtag şeklindeki yönlendirme tabelalarıyla yolunuzu buluyor hatta oda servisinden yiyecek ve içecek siparişinizi mention yoluyla istiyorsunuz. Diğer odalarda kalanlarla etiketler üzerinden iletişim kurmanız de mümkün.

gezgindergi-sen-gezginin-gunlugu-obbermutten

Diğer örneğimiz ise benim favorim. Bu örnek için İspanya’dan İsviçre’ye geçiyoruz. Dünya döndükçe durası bu güzel Avrupa ülkesinde minik mi minik, şirin mi şirin bir köy var adı da Obbermutten. Düne kadar kendi halinde, sakin bir yerleşim olan bu güzel belde işgüzar muhtarı sayesinde adeta dünyanın en bilinen turizm merkezlerinden biri oldu. En azından dünya genelinde 100 milyona insan Obermutten ismini duymuş ve birçoğu da ziyarete geliyor. Yüz kişinin bile yaşamadığı, bu köyde hikaye değerli muhtarımızın bu küçük beldeye daha çok ziyaretçi çekmek amacıyla Facebook üzerinde ne yapabileceğini düşünmesiyle başlıyor. Köye daha çok ziyaretçi çekmek için oldukça basit bir fikir buluyor. Obermutten’i Facebook üzerinden beğenen herkesin profil resmi ve mesajını köy meydanında bulunan tahtaya asma vaadinde bulunuyor. Üstüne üstlükmuhtar örnek bir video çekip yine Facebook’ta yayınlıyor. Sadece 1 ay içerisinde Obermutten sayfası 6,000 hayrana ulaşıyor. Köy meydanındaki tahtada dolunca bu işin büyüyeceğini anlıyor Obermutten’liler. İngiltere merkezli bir sosyal medya ajansıyla anlaşarak kampanyayı anlatan bir İngilizce video hazırlatıyorlar. İngilizce hazırlanan video  Japonya’dan Meksika’ya kadar birçok ülkede kampanyanın medyada haber olmasını sağlıyor. Yazıya başlık olduğu gibi Obermutten muhtarı artık benim kahramanım. Onun köyde yaptığını bizim koca koca şehirlerimizde göremiyoruz çoğu zaman.

Bu iki örnekten yola çıkarak anlıyoruz ki turizm için güzel bir katalog, janjanlı bir site ya da reklam filmleri artık pazarlama formülasyonunun en etkin bileşenleri değil. İnsanlar çevrelerinden gelen yorumu daha inandırıcı buluyor. Hatta bu yorumlar ile tatil tercihlerini, gidecekleri destinasyonları değiştiriyorlar. Artık tatil hakkında ilk başvurlan yer uzman acentalar değil. Dünya genelinde yolcuların %70’i tatilleri ile ilgili araştırmayı Google’dan yapıyor. Araştırmalar gösteriyor ki insanların %50’yi aşkın kısmı Facebook’taki arkadaşlarınınpaylaştıkları tatil fotoğraflarını görerek karar veriyor. Sosyal medyadan etkilenmediğini söyleyenler %48. Ve bu rakam hızla düşmeye devam ediyor. Tatile çıkacakların %33’ü otelleri, %7’si yolculuk edecekleri noktayı ve %5’i de anlaştıkları hava yolları firmasını sosyal medya etkisi ile değiştiriyor. İlginç bir istatistik daha vermek gerekirse tatilciler karar verme sürecinde ortalama 22 web sitesi inceliyor. Aynı profildeki insanlar Facebook, Twitter başta olmak üzere en az 4 sosyal medya mecrasındaki fotoğraf ve yorumlara bakıyor.

Türkiye’de bu durum ne kadar ciddiye alınıyor, turizm şirketleri ne yapıyor bilemiyorum (Biliyorum aslında da moral bozmak istemiyorum☺) ancak İstanbul ve Antalya’ya nazire yapacak kadar güzel şehirlerimiz, ilçelerimiz ekonomik büyüme adına da olsa turist çekmek adına sosyal medyaya bir an önce eğilmeli. Her köşesi çok farklı güzelliklere sahip olan bu ülkenin doğasını da, kültürünü de mutfağını da anlatacak daha iyi bir mecra yok kanısındayım.

Bu yazı 2014 yılının Eylül ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 91. sayısından alınmıştır.

Yazar : HAKAN ŞEN

Şen Gezginin Günlüğü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir