Gezgin Dergi

Dernekpazarı’nın Kalem işi Camileri

Bu yazımızda Trabzon’un Dernekpazarı ilçesinde bulunan 3 farklı cami’nin özelliklerini ve tarihini anlatıyoruz.

Yazı ve Fotoğraflar: Önder Kaya

Trabzon, Karadeniz’den iç kesimlere çıkan vadilere ev sahipliği yapan bir şehir. Bu vadiler içinde son derece renkli yerleşkelere rastlamak mümkün. Trabzon sahilinin son ilçesi olan Of’tan Uzungöl’e doğru çıkacak olursanız, yol üzerinde nüfusu az ama çok sayıda dış göç veren iki ilçe ile karşılaşırsınız. Bunlardan ilki Çaykara, ikincisi ise 1990’da buradan ayrılarak ilçe olan Derrnekpazarı.

Her iki ilçe merkez nüfus açısından hayli mütevazı olsalar da, yüksek yamaçlarda çok sayıda köye sahip. Bu köylerin pek çoğu birkaç asırlık ve neredeyse her köyün kendine özgü, el emeği göz nuru ve sanat şaheseri camisi var. İşin ilginç yanı yüksek bir emek mahsulü olan bu camilerin hemen hepsinin ustası bilinmiyor. Tarihsel süreç içinde usta-çırak ilişkisi şeklinde bir sonraki kuşağa aktarılan mimari mirasın mahsulü. Üstelik artık günümüzde bu tarz camiler yerini betonarme ve birçoğu da çirkin yapılara bırakıyor. Gidenin yerine yazık ki yenisinin gelme şansı yok. Bu da söz konusu camileri daha değerli kılıyor.

Gelgelelim bu eserler biraz Uzungöl turizminin gölgesinde kalıyor. Turist turları ile buraları dolaşmanız mevcut turizm algımızla pek mümkün gözükmüyor. Ancak kişisel gayretiniz ya da özel arabanız ile bu köyleri dolaşabilirsiniz. Ben 2014 Temmuz’unda bu eserlerden bazılarını dolaşma fırsatı buldum. İstedim ki gözlerden ırak bu sanat şaheserlerinin elverdiğince dil döndüğünce bir kaçının olsun tanıtımını yapayım. Buyurun sizlere Dernekpazarı ilçesi sınırları içinde bulunan tarihi köy camilerinden üçü.

GÜNEYKONDU MAHALLESİ CAMİİ

Dernekpazarı’ndaki 19. yüzyıldan kalma ahşap işçiliği olan camiler arasında en güzellerinden belki de en orijinali ilçeye yaklaşık 2-3 km. Mesafede bulunan Güneykondu mahallesindeki camidir. Camiye ulaşmak için Dernekpazarı’ndan Çaykara’ya doğru devam etmeniz ve köyü gösteren tabeladan içeriye yönelmeniz gerekmektedir. Sonrasında kıvrılarak giden yol zaten sizi camiye çıkaracaktır. Şunu da ilave etmeliyim ki bu cami söz konusu olduğunda, ayrıca şanslıydım. Zira bir özel eğitim kurumunda dört yıl birlikte çalıştığım ve çok hürmet ettiğim Bekir Özen hocam da doğma büyüme bu köydendi. Gerek camiyi ve gerek köyü onun mihmandarlığında gezmek, benim için ayrı bir keyif oldu.

Camiye ulaştığımda öğle ezanı yeni okunmuştu. Buna rağmen köyün 5-6 yaşlısından oluşan camii cemaatinin, yapının son cemaat yerinde oturarak tatlı tatlı sohbet ettiklerini gördüm. Bekir hocaya bu durumun sebebini sorduğumda, gerek bu köyde ve gerekse de çevre köylerde vakit namazlarının ezan okuduktan bazen yarım bazen de bir saat sonra kılındığını öğrendim. Bu sayede caminin içini rahatça fotoğraflama imkanı buldum.

Cami de bana en ilginç görünen yerlerden biri hemen yapının önünde yer alan son cemaat yeri oldu. Buraya yapılan ahşap sedirler vasıtasıyla mekan bir sohbet alanına dönüştürülmüş. Yerleşimin dağlık olduğu ve özellikle yaz mevsiminde yöre halkının birbirini görme şansının az olduğu düşünülürse, bu yerin sosyalleşme açısından taşıdığı önemi daha iyi anlamak mümkün. Esasen köy, ancak yaz mevsiminin bir iki ayında kalabalıklaşıyor. Haliyle cemaat için iç mekan fazlasıyla yeterli geldiğinden, dış mekan bu şekilde değerlendirilmiş.Ramazan akşamlarında köyün gençleri burada köyün yaşlılarına çay servisi yapıyor ve karşılığında da onların sohbetlerinden istifade ediyorlar.

Caminin yapım yılı ise tartışmalı. Camiye ait üç kitabe bulunmakta. Bunlardan biri son cemaat yerinde diğer ikisi ise ahşap minberde bulunuyor. Son cemaat yerindeki kitabe en eski olanı ve hicri 1235 / miladi 1891 tarihini taşıyor. Buradan hareketle caminin1819’da inşa edildiği düşünülüyor. Köylüler arasında caminin asıl yerinin burası olmadığı, 100 metre kadar yukarıda “Mektep üstü” denilen bir yerden sökülerek buraya monte edildiği şeklinde yaygın bir söylence de var. Bu duruma gerekçe olarak da köyün eski bir devirde uğradığı su baskını gösteriliyor. Hatta bir görüşe göre benzeri bir acı tecrübeyi yeniden yaşamamak için yapının beden duvarları bir yere kadar taş malzemeden yapılmış ve bunun sonrasında yığma ahşap tekniği uygulanmış.

Esasen bu söylence çok da imkansız görünmüyor. Eski devirlerde köylülerin herhangi bir sebepten dolayı evlerini bulunduğu mevkiden sökerek başka bir yerde monte etmeleri sıklıkla görülen bir durummuş. Caminin içinden dışarıdaki son cemaat yerine açılan ahşap lokmalı üç de pencere bulunuyor. Bunlar gerekli durumlarda yine ahşap sürgü yöntemiyle kapatılabiliyor. Caminin ilgi çeken bir diğer bölümü ise iki kanatlı kapısı. Kapı kanatlarının üst kesiminde birer vazo içine iliştirilmiş lale motifi karşınıza çıkıyor.

Mihrap ve minber ahşap işçiliğinin birer harikası. Minberin üzerindeki iki tarih kitabesinden anlaşıldığına göre minber, camiden yaklaşık 30-40 yıl kadar yapılmış. Eğer yapı, gerçekten buraya başka bir yerden taşındıysa, belki de minber bu taşınma işlemi sonrasında konulmuştur. Minberin, bölgeye yakın bir yerdeki Yenice ya da eski adıyla Holo’dan gelen bir usta tarafından yapıldığı rivayet edilir. Mihrap ve tavandaki süslemelerin ise Arhavili ustalarca yapıldığı söyleniyor. Yine bir ahşap harikası olan vaiz kürsüsünün de Zincirtaş (Promut) köyünden bir ustanın olduğu şeklinde bir rivayet var. Minberde ayrıca Mühr-ü Süleyman bezemesine de tesadüf ediliyor. İslami mimaride de sıklıkla kullanılan bu motifin alt kısmı, yazık ki bir parça tahrif olmuş, belki de tahrif edilmiş.

Caminin dış tarafında, mihrap kısmında ayrıca eski bir yapıya daha tesadüf edilir ki bu yapı bir dönem medrese olarak kullanılan binadır. Yapı, 10-15 öğrencinin eğitim görebileceği şekilde tasarlanmıştır.

DERNEKPAZARI TAŞÇILAR KÖYÜ MERKEZ CAMİİ

Bölgedeki en önemli ahşap işi örneklerine tesadüf edebileceğiniz camilerden bir diğer Dernekpazarı’nın 8 km. Güneybatısında yer alan Taşçılar köyündedir. Yapının Dernekpazarı’ndaki diğer tarihi camilere göre en önemli artısı düz bir zemin üzerine oturtulmasıdır. Bölgedeki diğer tarihi camilerin hemen hepsi, arazinin yapısından dolayı eğimli bir arazi üzerinde yükselirler. Yapının ustasının kim olduğu bilinmiyor.

Taşçılar köyü de bölgedeki diğer pek çok köy gibi nüfusunun önemli kısmını Avrupa’ya Belçika, İsviçre, Almanya gibi ülkelere işçi olarak gitmiş. Bundan dolayı kalan nüfus epey azalmış. Cami, daha dışarıdan itibaren ahşap işçiliği ile sizi kendisine çekiyor. Caminin hemen önünde ise bir zamanlar medrese yapısı olarak kullanılan ve yine eski mimarinin izlerini taşıyan tarihi bir bina var. Medrese, caminin hemen önüne konumlandırılmış iki katlı bir bina. Zemin kat muhtemelen olası sel felaketlerine karşı moloz taştan yapılmış. Üst kata dışarından merdivenlerle ulaşılıyor ve bu katta iki dershane var.

Yapıdaki tek kitabe caminin giriş kapısının sağ yanında yer alan hicri 1219 / miladi 1804 tarihli kitabe. Ancak kitabenin de yapıyı restore eden vakıflar idaresince buraya yerleştirildiği biliniyor. Gelgelelim kitabenin, caminin hangi kısmından alınarak buraya yerleştirildiği meçhul. Ne yazık ki bu restorasyon sırasında caminin bazı asli unsurları zarar görmüş. Caminin beden duvarları, vakıfların onarımına kadar tümüyle ahşap iken, sonrasında bir bölümü düzgün kesme taş malzemeyle değiştirilmiş.

Bölgedeki diğer camilerde yer alan ve bir kısmı cami cemaatinin sohbetine ihdas edilen son cemaat yerine ise bu camide tesadüf edilmiyor. İki kanatlı kapısının kapı kanatları birbirinin aynı süslemelerle bezenmiş. Bugün kadınlar kısmı olarak kullanılan ikinci katta yer alan müezzin mahfilinin yanı sıra minber, kürsü ve mihrap da ahşap işçiliğinin en güzel örneklerini barındırıyor. Caminin ikinci katı altı sütun üzerinde yükseliyor. Ancak hemen belirtelim ki bu sütunları dikkatle inceleyin. Zira her birisinin başlığı ayrı ayrı ahşap işçiliğinin ince teknikleri ile işlenmiş. Cami, en son 2006 yılında Vakıflar Genel müdürlüğünce restore edilmiş.

DERNEKPAZARI GÜNEBAKAN CAMİİ

Dernekpazarı ilçe merkezine 6 km. mesafede bulunan Günebakan (Zonozena) köyünde ve oldukça meyilli bir arazi üzerine inşa edilmiştir. Camide bir kitabe olmadığı için inşa tarihini tespit etmek mümkün görünmüyor. Ancak giriş kapısının üzerinde Latin harfleriyle hicri 1286 tarihi yazılı ki bu da miladi 1869 tarihine denk geliyor. Son cemaat yeri tıpkı Güneykondu mahallesi camii gibi bir sohbet alanına dönüştürülmüş. Bu alanın üzeri ise imam odası olarak tasarlanmış. Caminin orjinal minaresi yıkıldığı için yeni bir minare inşa olunmuş. Caminin giriş kapısı tamamıyla orijinal ahşap işi olup mavi bir renge boyanmış. İç kısımda yer alan ve bugün hanımlara tahsis edilen asma kat ise dört ahşap sütun üzerine yükselmekte. Yine bu asma katta yer alan müezzin mahfili de son derece süslü ve sanatkarane.

Dernekpazarı’nda geçirdiğim bir günlük süre içinde bölge halkının yönlendirmesi ile benim tespit edebildiğim başlıca camilerden birkaç örnek vermeye çalıştım. Ancak bu tarz camilerinin bölge köylerinde belki düzinelerce olduğunu tahmin etmek çok da zor değil. Bunların kayıt altına alınması, çalışılması ve tanıtılması son derece önemli. Ancak ondan da önemlisi düzgün bir restorasyon sürecine tabi tutulmaları. Bu konuda eğer mevcut ise yerel ustalardan muhakkak destek alınmalı. Zira bu harikulade yapıları inşa eden ustalar bir mimarlık fakültesinden mezun olan kişiler değil. Pek çoğu yaptığı işe imza da atmadığı için meçhul bir mezar yerinde son uykularına çekilmiş vaziyetteler. Usta-çırak ilişkisi çerçevesinde bu eserlerin dilinden anlayan ustaların bugüne ulaşıp ulaşmadıkları da muamma. Söz konusu camiler daha ne kadar Orijinal varlıklarını koruyarak ayakta durabilirler sorusuna cevap vermek zor. İşte tam da bu sebepten yolunuzu Trabzon’un iç kesimlerinde yer alan bu köylere düşürün ve gizli hazineleri çok geç olmadan keşfedin.

Dernekpazarı’nın Kalem işi Camileri – Bu yazı 2014 yılının Eylül ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 91. sayısından alınmıştır.

Exit mobile version