Gezgin Dergi

Gezgin Atölye Kayseri Gezisi

KAYSERİ’DEN GELEN DAVET 

Yazı : Bekir Talha

Erciyes’ten gelen davet diyorum çünkü ; Erciyes/Kayseri denilince bendenizin aklına Hayrettin Oğuz geliyor. Zaten dergimizin okurlarının aklına da Hayrettin Ağabeyimiz geliyordur. Halit Ömer ağabey ve bizleri aylar öncesinden davet edip , bizleri en güzel şekilde misafir edip rehberlik etmesinden dolayı davet , Hayrettin abinin şahsında tüm Kayseri’yi ve hatta Türkiye’yi kucaklayan Erciyes’ten geldi aslında.

Üç-beş derken onlarca kişi olduk ve biletlerimizi aylar öncesinden aldık. Bendeniz  ilk defa Kayseri’ye gideceği için ayrıca heyecanlı olsa da herkeste Hayrettin ağabeyin / Erciyes’in misafiri olmak ve “taassubu kıracak” olmanın heyecanı vardı. İki gün gibi kısa bir süre olsa da fotoğraf ve güzel anılar anlamıyla gayet verimli bir gezi oldu. Kayseri’ye vardığımızda yol yorgunluğuyla Hayrettin ağabeyin evine vardığımızda kitaplarla kaplı odasını gördüğümüzde şaşırmamak elde değildi. Sanki oda kitapların da Hayrettin ağabey misafir gibiydi. Gerçi kendisine sorsak muhtemelen O da benzeri bir cevap verecektir. Evde yorgunluğu bir nebze atıp Hayrettin ağabeyin muhterem validelerinin muhteşem gözlemeleriyle karnımızı doyurduk. Sonra sabah çok erken saatte yola çıkacağımız için misafirhanemize istirahate çekildik.

Kapadokya

Gün ışımadan gecenin zifirî karanlığında gündoğumundaki havalanmaya başlayacak olan balonları fotoğraflamak üzere bizim için iki günlüğüne emanet edilmiş biri arazi için özel olan cip , diğeri normal binekolan iki araba ile bendeniz ve Özgür Çetin şoförlüğünde yola çıktık. Daha aylar öncesinden amacımız muhteşem manzarasıyla Kapadokya’yı bir de “karlı” fotoğraflamaktı fakat vardığımızdaki görüntü bize sürpriz yaşatsa da memnunduk. Çünkü gayet berrak bir hava vardı. Balonlar yeni yeni verilen hidrojenin etkisiyle şişmeye başlıyordu. Ekipçe fotoğraf makinelerimizi hazırladık yavaş yavaş ışımaya başlayan günle beraber yükselen balonları çekmek için hazırdık. Balonlar birer birer havalanıyor herbirimiz farklı farklı açılardan ‘ânı’ yakalıyorduk. Vakit ilerlemeye başlıyor ve bir şeyler atıştırmak üzere Göreme’de sade bir kafede Anadolu misafirperverliğine en güzel şekilde şahit olabileceğimiz şekilde ağırlanıyor ve gözlemelerimizi çay eşliğinde atıştırıyoruz.

Uçhisar

Tekrar yol zamanı… Yolumuz Uçhisar.. Erciyes’e vâsıl olma niyetiyle çıktığımız yolda sadece birer durak hükmünde buralar. Tabii ki doğal güzelliğiyle yağlı boya tablo gibi heryer. Hele ki İstanbul gibi biryerden gelen bizler için sanırım cennet hüviyeti teşkil ediyordu. Zamanımız kısıtlı olduğu için tekrar yola koyulduk.

Aşk Vadisi

Bu sefer rotamız meşhur “Aşk Vadisi. Burası alabildiğine büyük bir vadi ve birçok peri bacasıyla kaplı etraf. Günümüzde dizlerin çekildiği, balonlarla havalananların mutlaka görmesi için çizilen rotada yer alan enfes bir nokta. Tabii eğer ziyaret etmek istiyorsanız taklitlerinden sakının.

Güvercinlik Vadisi

Bu mevki Uçhisar’a bağlı tıpkı Aşk Vadisi gibi müthiş bir manzaraya sahip kelimelerle ifade edilmeyecek güzellikte bir doğa harikası. Yalnız burada sizleri oradaki hediyelik eşya satan esnaflar ellerinde fotoğraf makinesi ile bekliyor olacak. Ziyaret eden turistlerin fotoğraflarını çekip, baskılayıp sizlere sunuyorlar. Sizlere tavsiyem dikkatli olmanız.

Ürgüp 

Ürgüp ve Göreme’de daha belirgin olmak üzere bu mevkî de doğal yapı neredeyse hiç bozulmamış hala eski evler o ‘eski’ haliyle duruyor ve bizleri bu durum çok mutlu etti. Ürgüp’e gelmişken Temenni Tepe’sine çıkmadan olmazdı. Bu mevki eski Hristiyanlara kadar dayanan tarihiyle dikkat çekiyor. Tepeden bütün ovanın manzarası gayet güzel şekilde izlenebiliyor. Bu tepede aynı zamanda, Moğol istilasında Ürgüp’te ki yeraltı şehirlerine saklanan fakat Moğollar Tarafından yakalanıp öldürülen Kılıçarslan Gazi’nin Türbesi bulunmaktadır. Tepeden tüm şehir görülebilmektedir. Temenni ismi tepede bulunan türbeye ‘çaput’ bağlama ve yardım dileme anlamında‘temenni’den gelmektedir. Tepede bulunan çay ocağında – eski kütüphane ki hala kitaplar mevcut – çay içip Ürgüplüler ile hoş kelâm ettikten sonra tekrar yola koyuluyoruz.

Güzelöz

Güzelöz , Yeşilhisar rotamızda yol üzerinde güzel bir köy. Burada bir lahza köy Havası teneffüs etmek ve suyundan yudumlamak için mola verdik. Bu kadar insanı görüp şaşıran köylülerle muhabbet ettik hâl hatır sorduk. Fotoğraflarımızı çektikten sonra rotamız Yeşilhisar.

Yeşilhisar

Yeşilhisar’ın bir önemi bize Hayrettin Oğuz’un kapak fotoğrafında sunduğu güzelliği görmek istemekle beraber bir önemi de Yeşilhisar Belediye Başkanı Abdülkadir Akdeniz beyefendinin nazik daveti idi. Kendisinin akşam yemeği daveti ile sabah erken başlayan gezimizi güzel bir aksam yemeği ve sohbet ortamı ile noktalandırdık. Kendisine çok teşekkür ediyoruz.

Kararan havayla da beraber günü sonlandırıyor , ertesi gün daha enerji dolu olmak üzere Kayseri’ye dönüyoruz.

Talas

Güzel bir uykunun ardından ikinci güne başlıyoruz. Arabalarımıza binip sabah erken vakitte yola çıkıp Talas’a geliyoruz. Talas’ta gayet güzel bir kıraathanede kahvaltı yapmak üzere çayın demlenmesini beklerken,Talas’ın ara sokaklarında restore edilmiş Talas evlerini görüyoruz. Hala bu güzelliğin devam etmesi bizleri mutlu ediyor. Tekrar kıraathaneye geçip Talaslı abimizin kendi elleri ile yaptığı sucuğu sobanın sıcağında yiyoruz. Herkesin yüzünde şehirden kaçmış olmanın , bu doğal ürünleri yemenin mutluluğu var. Hatıra fotoğraflarımızı çektikten sonra Talas’ı görmemiz için hiçbir mahsuru yok. Talas gayet güzel biryer , tarihi evlerin içerisinden ara sokaklarına girerek kaybolma korkusu taşımadan “bizden biryerde” dolaşmanın keyfi paha biçilemez. Fotoğraf Çekerek ilerlerken Cemil Baba nâm meczûb-u ilâhi büyüğün fotoğrafı ve hikayesinin anlatıldığı levhayı okurken , levhanın olduğu binadan gelen davet ile misafir oluyoruz. Aile Cemil Baba’nın torunları ve onun restore edilen evinde yaşıyorlar. Kısa bir muhabbet ile çaylarını içiyor ve bir dahaki ziyaret için davetimizi de alıp kendilerine çok teşekkür ederek Endürlük köyüne gitmek üzere marşa basıyoruz.

Endürlük Köyü

Burası Erciyes güzergâhımızda bulunan şirin bir köy. Amacımız bu gezide sadece mekan görüp fotoğraf çekmek değil , insanlar tanıyıp hâl hatır da sormaktı. Bu sebepten müsait oldukça Endürlük köyü gibi duraklarda mola verip sohbet etmeye çalıştık. Köy kahvehanesine girip güzel çaylarından içtik. Muhabbet ettik , dert dinledik. Anadolu’nun güzel insanlarının hayat hikayelerini daha fazla dinlemek istesek de yavaş yavaş kararmaya başlayan havayı da göz önünde bulundurarak Erciyes’e revân olduk.

Erciyes

Bir insana iki kitap yazdıran on binlerce fotoğraf çektirten , bir nevi kendine aşık eden bir heybet ; Erciyes. Kayseri demek Erciyes demek. Hayrettin Ağabeyin ifadesiyle “Kayseri’nin adı nasıl hala Erciyes olmuyor anlayamıyoruz.” Biz de ziyaret etmek için zirveye çıktık. Soğuğa aldırmadan fotoğraflarımızı çektik. Bir insanı nasıl kendine bağladığından artık şüphe etmeden “anlatılmaz , yaşanır” diyerek , kelime dağarcığım bu güzelliği ifadeye yetersiz kaldığı için Erciyes bahsine bir “virgül” koyuyorum.

Vezirhanı

Tekrar Şehre döndük. “Zamanın durduğu yer Vezirhanı”na esnafla tanışmak birkaç kelâm etmek üzeregirdik. Boşuna zamanın durduğu yer denmemiş. Müthiş bir mimariye sahip , birçok zanaâtkâra ev sahipliği yapmış ve yapan bu hârikulâde yerde tek tek esnaf ile tanışıp muhabbet etmek , fotoğraflarını çekmek gerçekten zamana değere katan bir olaydı

Kapalıçarşı

Kapalıçarşı Osmanlı döneminde yapılan birçok kapalıçarşıdan bir tanesi eskiden şehir içindeki surların etrafında birçok dükkan/ticarethane varken bugün sadece Kapalıçarşı’da bu gelenek devam ediyor. Gayet güzel bir mimariye sahip bu yapıyı her ne kadar Detaylı gezememişte olsak gayet keyifli bir geziydi.

Hunat Medresesi ve Camii 

Kayseri’nin merkezinde bulunan bu yapı gelişte görüleceklerine listesinin en başında yer alması gerek bir yapı. 1237 yılında Selçuklular zamanında yapılan yapıya dair hiçbir bilginiz olmasa dahi bu zarif mimarinin Selçuklulara ait olduğunu tahmin edebiliyorsunuz. Biz de Gezgin ekibi olarak medreseye giriş yapıyoruz. Medrese , avlusunda bir şeyler içebileceğiniz odalarında; hat , ebru , musıkî gibi sanat dallarında ders alabileceğiniz ve bu sanatları izleyebileceğiniz/dinleyebileceğiniz şekilde dizayn edilmiş.

Burayı da müşahade ettikten sonra Kayseri’nin sucuğunu / pastırmasını bir arada yiyebileceğimiz bir pideciye girip bütün gezinin açlığını sonlandırdıktan sonra ekipçe gezinin kritiğini yapmak üzere sade bir çay ocağına girdik. Ekibimizin yüzündeki gülümsemeleri gördükten sonra çok güzel bir gezi gerçekleştirdiğimizi farkettim. Bu gezide emeği olan başta “Erciyes fotoğrafçısı” Hayrettin Oğuz olmak üzere tüm Gezgin ekibine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sürçü lîsân ettik ise afvola.

GEZGİN ATÖLYE KAYSERİ GEZİSİ – Bu yazı 2015 yılının Nisan ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 98. sayısından alınmıştır.

Exit mobile version