“Uçma Vakti Geldi”
Önümüzde temiz bir sayfa. Yeni bir ay. Yazın güzel ışığı. Yollar uzayıp gidiyor. Yüce dağlarda eriyen karlar iplik iplik akarak derelerde birleşiyor. Yolculuklarında yüzlerce çiçeğe uğrayarak onlara hayat sunuyor. Toprak ve içindekiler uyanmış. Bu ışıkta uyanmamak mümkün mü? Çiçekler her gün güneşe bakıyor. Hayatları göç olan kuşlar ülkelerin üzerinden pasaportsuz ilerliyor. Dünya onların sınırları olmayan ülkesi. Her ülke onların, her gökyüzü kendi yurtları. İçiniz içinize sığmıyor, hep gökyüzüne ve uzaklara bakıyorsanız, sizin de uçma vaktiniz gelmiş demektir. Buyrun seyahate…
Gezgin bu ay Bursa sokaklarında sakin bir güne çağırıyor sizi. Birlikte Emir Sultandan, Yıldırım’a, Tophane’den Somuncu Baba’ya insanı dinlendiren bir şehir turu yapalım istedik. Büyük bir merak ve ilgiyle gözümüzden en küçük detay kaçmadan şehri ve civarını arşınlayalım. İki usta rehber size eşlik edecek bu ay. Kendisi de Bursalı olan yazarımız Mustafa Göleç, bir rehber niteliği de taşıyan yazısında Bursa’da görülmesi gereken tüm adresleri sıralıyor. Bir dua gibi berrak ve derin sayfalarını dolaştığımızda zamanını aşan sanattan izler bulacağımız yazısıyla Cahit Irmak, sizi Ulu Camii’n gökyüzünü andıran sonsuzluğunda dolaştırıyor. Bursa’yı onun cümleleri ile aktarmak gerekirse: “Bir de Süleyman kuşlarının kanadındaki müjdeyle uyarılan bal gözlü âdem oğulları, kıyam-ı aşk ile şehre katışınca… O zaman vezirlerden biri işbu timsale bakıp, ‘Cennet burası’ diye ünlemiş; diğeri yanılıp, ‘Cennet Bursa’ anlamış… Sonra… bir bir silinmiş her şey.. Bursa baki, cennet bilinmiş…” “… Huzur … artık dış diye bir şey yoktur. Burda, halkaları durmadan genişleyen bir tını; âzâde ân kabarcığı, sizi içe çağırmaktadır…” Daha fazlası için sizi Gezgin’in iç sayfalarına davet edelim.
Dünyanın batıdaki en uzak noktasından San Francisco sokakları ile doğudaki en uzak noktalarından biri olan Moğolistan’ın bozkırlarını dolaştık sizin için. Uçsuz bucaksız insan hayatından iki yansıma olan iki ülkenin insanlarını, hayata bakışlarını, güzel manzaralarını belgeledik; hayat bir manzaradır diyerek.
Yaşadığı şehre en çok bağlılık duyanlar kimlerdir dense tereddütsüz “İzmirliler” cevabını veririm, diyor Hakan Özhan İzmir’in kristal kıyılarını anlattığı yazısında. Onun dupduru bir şiiri hatırlatan fotoğrafları eşliğinde Egenin mavisine dalıp gideceksiniz. Hakan’ın yazısını içinizde bir serinlik duygusu ile okuyacağınızdan eminim.
Yazın sıcak günlerinde bir yerlere gitmemişseniz biz yanınızdayız. Gitmişseniz elinizde rehber olarak yine yanınızda ve yakınınızdayız. Gezgin yol arkadaşlarına serin sakin yazlar diler.
Gezgin Önsözler: 17. Sayı – Bu yazı 2008 yılının Haziran ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 17. sayısından alınmıştır.