Yazı ve Fotoğraf : MUSTAFA ONAT
Şehrin beyaz bir örtüyle kaplanmış olmasını saymazsak sıradan bir gün. Eşimle vedalaşıp, işe gitmek için evden çıkıyorum. Televizyonlarda, radyolarda günlerdir “beyaz esaret” haberleri yapılıyor. Benim içimdeyse, göğsümün içinde tutunmuş, çocukluktan kalma bir heyecan var.
Metrodayım. Etrafı seyredebileyim diye araç yer yer yüzeye çıkıyor. Varış istasyonuma yaklaştıkça türlü eylem planları yapıyorum. İneceğim istasyon anons ediliyor. Kapılara yaklaşmam gerekirken istifimi bozmuyorum. Bir sonraki istasyon geliyor ve bir sonraki daha…
Eylem planım adım adım işliyor. Ofiste kahvaltı ( poğaça – çay ) etmem gereken saatlerde Süleymaniye’deyim. İstanbul’un en sevdiğim noktasını bu kez karlar altında dolaşıyorum. Ve işte ikinci durağımdayım. Muhteşem bir tipi var. Beş metre sonrası görünmüyor. Boynumdaki atkıyı yüzüme sarıp bir süre çöküyorum olduğum yere. Sonra kar seyreliyor. Bilmem kaç kez baktığım bu noktadan, sanki ilk kez görüyormuş gibi uzun uzun bakıyorum şehre.
Masamda bekleyen işler… Islak kıyafetler, makinemdeki fotoğraflar ve eylemlerimi sürdürme kararlılığıyla dönüyorum eve.
Mercan / Fatih, • Nikon D800 • F: 6.3 • 1/400sn. • ISO-100
Özel not: Bu fırsat sunulmuşken; ‘Gezgin’in kapılarını da, sayfalarını da bize hep açık tutan, gönlü güzel hocam ve ağabeyim Halit Ömer Camcı’yı ve dergiye emeği geçen tüm dostlarımı içtenlikle kutlarım. Nice 100. sayıları görmek arzusuyla…
GEZGİN’İN GÖR DEDİĞİ : Beyaz Esaret – Bu yazı 2015 yılının Haziran ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 100. sayısından alınmıştır.