Gezgin Dergi

Katmandu

Çin ile Hindistan arasında yer alan, Dünya’nın en yüksek noktası Everest’e ev sahipliği yapan bağımsız ülke Nepal. Ve Nepal’in tapınaklarıyla ünlü başkenti Katmandu.

Yazı ve Fotoğraflar: Bahman Zahori

İstanbul Atatürk Havalimanından Nepal’in başkenti Katmandu’ya Türk Hava Yolları ile direkt uçuş yaklaşık 6,5 saat sürüyor. Uzun zamandır aktarmalı olarak gerçekleşen uçuşun direkt sefer olması üzerine 3 günlük Katmandu gezimizi eşim ile birlikte Aralık ayında gerçekleştirmeye karar veriyoruz. Uçakta Avrupalı turistlerin çoğunluğu dikkatimizi çekiyor.

Uçuşumuzun son 1 saatlik kısmında uçağın sol tarafında meşhur Himalayalar selam duruyor uçaktakilere ve hemen deklanşöre basmaya başlıyoruz. Dağcıların ve gezginlerin gözdesi, dünyanın en yüksek dağı Everest, şehrin 150 km kuzey doğusunda olduğu için uçaktan görmek mümkün olmuyor.

Katmandu Türkiye’den 3 saat 45 dakika ileride yaşıyor. İlk olarak kapıda vizelerimizi alıyoruz. Vize almak çok basit. 10 dakikada işlem bitebilir ancak uzun bir sıra söz konusu olduğu için yaklaşık 1 saat beklemek zorunda kalabilirsiniz. 15 günlük vize bedeli için form doldurmak, 25 dolar bedel ödemek ve 1 adet vesikalık fotoğraf vermek yeterli. Fotoğrafınız yoksa 5 dolar karşılığında orada çektirebiliyorsunuz.

Havalimanından taksiyle Thamel bölgesindeki otelimize giderken güler yüzlü şoförümüze sadece 3 gün için Katmanduya geldiğimizi söylediğimizde çok şaşırıyor. Gezi sonunda kendisine çok hak verdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim. Kendisi zaman kaybı yaşamamamız için 1 günlük 40 dolar karşılığı (Parabirimi Nepal rupisi ve 1 dolar 100 rupi) bizi Patan, Bhaktapur, Boudhanath ve Pashupatinath Tapınağına götürebileceğini söyleyince kabul ettik.

Arabayla otele doğru giderken ilk göze çarpan hareketlilik ve trafik yoğunluğu. Trafik tam anlamıyla düzensiz. Trafik kurallarına pek uyulduğu söylenemez. Kornayı çalanın yolu açılıyor, yollara insanlar atlıyor. Dar, bozuk, tozlu yollarda küçük araçlar, rikşalar (üç tekerlekli bisiklet), tuktuklar (üç tekerlekli motor taksiler) ve kutsal saydıkları inekleri ile trafikte tam bir kaos var ve bu normal düzen olarak kabul ediliyor. Ayrıca şehirde toz ve yere tükürme problemi var. Çok ilginçtir turistler değil ama halkın kendisi tozdan dolayı maske kullanıyor. Nepalliler kadın, erkek, çocuk, yaşlı her yere tükürüyor. Bu onların yaşam biçimi olmuş. Ama burada olmamızın keyfini hiçbir şey bozmamalı.

İlk günün heyecanı

Şoförümüz bizi ertesi sabah 08:30 da almak üzere otele bırakıyor. Otelde hoş geldin ikramı olarak sunulan sütlü, baharatlı Nepal çayımızı içiyoruz. Eşim çok beğendi ama şahsen klasik Türk çayını tercih ederim. Odamıza eşyalarımızı bırakıp o günü değerlendirmek için kendimizi hemen dışarı atıyoruz. Otelimizin de bulunduğu Thamel’de her milletten insan var. Bizim Mahmutpaşa ve Eminönü’nü andıran bu muhitte renk renk kumaşlardan yapılmış yerel kıyafetlerin satıldığı dükkanlar, oldukça ucuz fiyatlara kaliteli kaşmir, mont, polar, pantolon, ayakkabı, uyku tulumu ve dağcılık ekipmanları ve iyi markaların taklitlerinin de satıldığı birçok dükkanlar, internet kafeler, içinde her şeyin bulunabileceği marketler, küçük kafeteryalar var. Ancak alışveriş yapma niyetimiz yok; önceliğimiz fotoğraf. Kathmandu daha ilk gün bizi içine alıyor ve kalabalığın içinde eriyoruz. İstikametimiz maymunlar tapınağı…

Namaste / Merhaba

Nepal’de %80 Hindu %10 Budist ve %10’da diğer dinlerden inanmışlar yaşıyor. Hindistan, Nepal ve Bangladeş’te yaygın olmak üzere Hinduizm 900 milyon inananıyla Hıristiyanlık ve Müslümanlıktan sonra üçüncü din. Katmandu’da UNESCO tarafından koruma altına alınmış, çok sayıda Budist ve Hindu tapınağı bulunuyor. Sadece Katmandu vadisinde 2500’e yakın tapınak bulunduğunu öğreniyoruz. Herkes birbirinin dinine oldukça saygılı. Şehrin en ilgi çekici yanlarından biri bu tapınaklar. Nepalliler adım başı her tapınağın önünde durup ‘Nameste’ selamını verip dualarını okuyorlar. Nepal’de din çok önemli, insanlar çok dindar. Namaste ise Nepal’deki anahtar sözcük. Merhaba, güle güle, teşekkür ederim, buyrun, kolay gelsin gibi birçok anlama geliyor.

Geleneksel tören ve merasimleri, ibadet eden insanları ve ziyaretçileri tarafından yerine getirilen ilginç ritüelleri ile bu tapınakları ziyaret etmek ve fotoğraflamak oldukça heyecan verici.

Maymunlar Tapınağı (Swayambhunath Stupa)

Thamel’den Maymunlar tapınağına yürüme mesafesi oldukça fazlaydı o yüzden gidiş dönüş 10 dolara anlaştığımız Rikşa ile dünyaca ünlü ve kocaman Budist Tapınağı olan Swayambhunath Stupa’ya yol almaya başladık. Ancak ben Kathmandu’nun Thamel dışında kalan ara sokaklarını, yaşam alanlarını da fotoğraflamak istiyordum o yüzden eşim rikşada kalırken ben uzun bir yürüyüşten sonra tapınağa vardım. Tapınağa çıkan uzun merdivenleri görünce insan içinden ‘eyvah buraya mı çıkacağız’ diyor. Merdivenlerin sonu yok gibiydi. Dinlenerek sağlı sollu Buda heykellerinin de bulunduğu 365 basamağı çıktık. Etrafımızdaki kutsal sayılan maymunları görünce biraz olsun yorgunluğum gitti ve fotoğraf makineme sarılıp ard arda fotoğraflarını çektim. Aman dikkat fotoğraf makinelerinizi sıkı tutun, açıkta yiyecek bulundurmayın, maymunların saldırısına uğrayabilirsiniz.

Bu arada tapınak çevresinde çiçek satan kadınlarda dikkatimi çekti. Bu çiçekleri sevgililerine değil ibadetlerinin parçası olarak Tanrılarına hediye olarak alıyorlar. Eşime aldığım ve boynuna taktığı çiçek kolyeyi havalimanı polisinin almasına ise sadece şaşırdık.

Dua Çarkları

Tapınağa giriş ücreti turistler için 2 dolar. Tapınağın girişinde bulunan çarklar üzerinde Buda’nın öğretileri yazıyor ve bu çarklar saat yönünde döndükçe Budizmin de dünyanın dört bir yanında döndüğüne inanırlarmış. Gökyüzüne doğru yükselen heybetli Tapınağın üstüne bakınca altın kaplama üzerine yapılan Buda’nın gözleriyle burnu bizi karşıladı. Aslında o burun bizim bildiğimiz burun değildir. Aydınlanmayı temsil eden üçüncü göz olarak da biliniyor. Buda’nın gözlerinin de ziyarete gelen Budistleri gördüğüne inanıyorlar. Stupa’nın en tepesinden yere doğru uzanan renk renk sayısız mantraların (dua kağıtlarının) yazılı olduğu rüzgar bayrakları asılmış. Etrafta onlarca mum ve tütsü ile mistik bir ortamda olduğunuzu daha net hissedebiliyorsunuz. Ayrıca Kathmandu şehrinin muhteşem manzarasını da yukarıdan fotoğraflama şansınız oluyor.

Aralık ayında gündüz hava sıcaklığı 15 derece civarındaydı. Ancak geceleri 0 dereceye kadar iniyordu. Benim gibi yaz sıcağında fotoğraf çekemeyenler için Aralık ayını tavsiye edebilir ancak günlerin kısa olmasından dolayı saat akşam 5’te havanın kararması bir dezavantaj.

Otelimize Rikşa ile yorgun argın dönüp biraz dinlendikten sonra yemek için akşam saatlerinde kendimizi yine Thamel’in sokaklarına attık. Ancak ülke de elektrik sıkıntısı büyük bir sorun. Oteller, kafeler ve restorantlarda sürekli jeneratör çalışıyor. Sokak satıcıları karanlıkta mum ışığı ile satış yaparken etraf gerçeküstü bir güzellik kazanıyor. Katmandu’da sokaklarda sık sık meyve satan seyyar satıcılara rastlamanız mümkün. Ayrıca meyve satan küçük dükkânlar da var. Muz, üzüm, elma, ananas, karpuz en çok rastlanan meyveler. Fiyatlar oldukça ucuz. Bol bol meyve tüketmenizi öneririm. Biz akşam yemeği için daha önce araştırma yaparak bulduğumuz Anatolian Restaurant’i bulmayı başardık. Eşim” Momo” diye mahalli bir yemekten bahsediyordu. Tereddütsüz sipariş verdik bizim mantının daha büyük olanından ve tavsiye edilebilir harika bir lezzet. Ucuz bir ülke Nepal. Yemek, içmek, konaklama ve alışveriş gerçekten çok uygun. Önemli olan temiz, güvenilir yerler bulmak ve her zaman pazarlık yapmak. Devletin resmi dili Nepali, Sanskritçe ve Moğolca olmasına rağmen hemen hemen herkes İngilizce biliyor.

Pashupathinath Tapınağı

Sabah Nepal kahvaltımızı yapıp kapıda bizi bekleyen şoförümüzle ilk olarak Pashupathinath Tapınağına doğru yaklaşık 5 km yol aldık. Giriş ücreti kişi başı 10 dolar. Dünyada sayılı Hindu tapınaklarından biri ve en büyük Tanrı Şiva tapınağı. Hinduların hacı oldukları tapınaktır. Bagmati Nehri’nin kenarına kurulmuş tapınak Unesco Dünya Mirasları listesinde. Dünyanın her yerinden binlerce ziyaretçi çeken tapınakta ölüler yakılıp külleri nehre savruluyor. Bu şekilde kutsal saydıkları Ganj nehrine ulaşarak günahlardan arındıklarına inanıyorlar.

Ölüm sınıf farklılıklarını ortadan kaldırmıyor

Kast Kast sistemine göre her sınıf kendisine verilen yerlerde ölülerini yaktırmaktadır. Bir ölünün yakılması yaklaşık 3 saat sürüyor ve bu görev ailenin erkek çocuğuna düşüyor. Yakılma işlemine ölünün ağzından ateş verilerek başlanıyor ve yakılma esnasında yayılan keskin koku sanılanın aksine ölüden değil ağırlıklı olarak odunlardan geliyor ve bu odun kokusu ölü kokusunu maskeliyor. Yakılan küller nehre atılıyor ve bu nehirde ölülerin altın dişlerini arayan gençlere sık sık rastlanıyor. Burada yakılarak küllerin nehre atılması bir Hindu için onur verici bir ritüel.

Ölümün yaklaştığını düşünen yaşlı Hindular birçok bölgeden gelerek tapınağın etrafında yaşayarak burada ölümü bekleyebiliyorlar. Cenazeye sahip ailenin erkekleri saçlarını en arkada bir tutam kalacak şekilde sıfıra vuruyor ve matemlerini dile getiriyorlar.

Yine bu tapınak hayattan kendisini tamamen soyutlamış olan sadece ibadet eden, çalışmayan, evlenmeyen, yıkanmayan, saç ve sakallarını hiç kesmeye Saduların çok olduğu bir yer. Sadular ne kadar yoksul ise ruhları o kadar olgun kabul ediliyor ve çok saygı duyuluyor. Sadece sadular yakılmıyor, gömülüyor ve doğrudan cennete gittiklerine inanıyorlar.

Ölü yakılma merasimi izlemek isterseniz Pashupatinath Tapınağına mutlaka gitmelisiniz. Ve en az 3 saatinizi buraya ayırmanız gerekiyor. Biz o kadar heyecanla fotoğraflar çektik ki ne görüntü ne de koku bizi rahatsız etti. Hatta ölüleri için ağlayan, ağıt yakanlara ‘Başınız sağ olsun’ demek geldi içimizden.

Patan Durbar Meydanı

Vadinin içinde kurulan Katmandu şehrinde üç tane durbar meydanı var; Katmandu Durbar meydanı, Patan Durbar meydanı, Bhaktabur Durbar meydanı. Katmandu eskiden krallıkla yönetilirken, Katmandu, Patan ve Bhaktapur 3 ayrı krala aitmiş ve biri bir tapınak yaptığında diğeri daha fazlasını yapıp ilkinden daha görkemli olması için uğraşırmış.

Meydana girmek için yaklaşık 6 Dolar ödemeniz gerekiyor. Patan’da müze olarak faaliyetini sürdüren kraliyet sarayı geçmişin görkemini sunan ağaç oyma, bakır ve bronz el işçilikleri ile görülmeye değer. 239 yıl boyunca meşruti krallık yönetimi ile idare edilen Nepal’de 2008 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve dünyadaki tek Hindu krallığı da tarihe karışmış oldu.Üç katlı pagoda şeklindeki Altın Tapınak’ta burada bulunuyor.

Nepal’in etnik yapısı çok çeşitli olduğu için çektiğim portrelerde de farklı ırktan insanlar oldu. Hintli, Tibetli, Moğol, Çinli, Nepalli… Fotoğraflara daha sonradan bakınca sanki 5 ayrı ülkeye gidip portre çekmiş gibi hissettim kendimi. Nepal halkı fotoğraf çektirmeyi seviyor. Özellikle de çekilen fotoğraflarına bakmayı çok istiyorlar ve mutlu oluyorlar. Eşimle her zaman olduğu gibi çocuklara vermek üzere yanımızda çikolata ve şekerleme getirmiştik. Çocukların mutluluğu görülmeye değerdi.

Bhaktapour Durbar Meydanı

Katmandu’ya 13 km mesafede olan dar sokakları, geniş meydanları ile bizi en çok etkileyen yer burası oldu diyebilirim. Kişi başı 15 dolar ile giriş ücreti en yüksek olan yer de burası. Ama ödenen parayı fazlasıyla hak ediyor. İnanın yüzlerce fotoğraf çekebileceğiniz bir yer.

Meydanda yer alan en önemli yapı 73 metre yüksekliğinde ve 5 kattan oluşan Nyatapola tapınağıdır ki Nepal’in en yüksek tapınağı da budur. Tapınağın merdivenlerinde her iki tarafta da sırayla insan, fil, aslan, ejderha ve

Tanrı Shiva heykelleri var. Burada en güçlünün Tanrı Shiva olduğu tasvir edilmektedir.

Şoförümüz bize burası için 3 saat verdiğinde çok gibi gelmişti ama inanın burada günler geçirebilirsiniz. Thamel’e kıyasla sakin bir yer olduğu için konaklama amaçlı da burayı tercih eden turist oldukça fazla. Tapınakların içinde buğday ayıklayan kadınlar, tapınakların kenarlarında kafalarında fesler takılı sohbet eden yaşlı erkekler. Tüm kapıları gülümseyerek ve onları selamlayarak Namaste ile açmanız mümkün. Sonrasında rahatça fotoğraf çekebilirsiniz.

Bhaktapur oldukça büyük bir alana yayılmış durumda yürüyerek bir baştan bir başa gitmeniz 35 -40 dakika sürebilir. Antik şehrin içinde hayat devam ediyor. Şehrin içinde mahalleler, evler, çocuklar ve tabii tapınaklar her şey yerli yerinde duruyor. Şehirdeki bir meydan sizi başka bir meydana götürüyor. Her biri bir öncekinden daha güzel ve ihtişamlı tapınaklarla dolu meydanlarda gezmek inanılmaz keyif verici. Biraz fotoğraf biraz tapınak ziyareti derken geliyorsunuz son nokta olan 55 pencereli kraliyet sarayının olduğu noktaya. Burada oturup meydanı seyrederek bir fincan çay veya kahve iyi gidiyor.

Bhaktapour’da kilden yapılan çömlekçilikte çok ilerlemiş durumda. Kadın, çoluk çocuk hepsi çalışıyor. Türkiye de gördüğümüz kırmızı çömlek kil yerine burada kullanılanlar siyah renkteydi.

Boudhanath Stupa

Günün sonunda vardığımız Boudhanath Stupa’sı gerçekten çok büyük ve görkemli. Budistlerin hacı olmak için geldikleri bu Stupa Katmandu’ya 8 km mesafede. Hacılar, Budist rahipler ve bizim gibi turistler sürekli olarak stupanın etrafını saat yönünde tavaf ediyorlar. Biz de mecburen aynı yönde onlara eşlik edip yürüyerek fotoğraflarımızı çektik. Bu tavafı yılda 108′e tamamlamaları gerekiyormuş. Bir günlük dönüş de günde en az 3 kere olmalıymış. Budistlere göre insanın kurtulması gereken 108 adet kötülük var. Bu yüzden 108 sayısını birçok yerde görmek mümkün. Tesbihleri bile 108 taneli

Etraftaki hediyelik eşya satan dükkânlardan sürekli yükselen Om mani padme hum mantrası adeta bu ortamın mistisizmini tamamlıyor.

Şoförümüz ile son gün bizi havalimanına götürmesi için sözleşerek ayrıldık. Thamel havalimanı arası 10 dolar.

Hava kararmaya başlamıştı yani fotoğraf bitmişti. Gece çok karanlık olduğu için fotoğraf için uygun değildi. Yorgunluğumuzu 1,5 saatlik Nepal masajı ile attık. Otelimizde su sarımtırak akıyordu biz buna pek aldırmadık sadece diş fırçalarken kapalı su kullandık. Ertesi sabah kahvaltı sonrası ilk işimiz Thamel’e çok yakın olan Katmandu Durbar meydanını gezmek oldu.

Katmandu Durbar Meydanı

Katmandu Durbar’a girmek için şehrin girişinde yaklaşık 8 dolar ödeniyor. Ödemeden girilebilir gibi geliyor insana sonuçta bir meydan ve etrafı acık ama görevliler sürekli bilet kontrolü yapıyor. Meydan cıvıl cıvıl, hareketli ve çok kalabalık. Uçuşan güvercinler, yerde yatan inekler, satıcılar, turistler ve yine her yanda irili ufaklı tapınaklar var. Sağınızda solunuzda Sadular elinizde fotoğraf makinesini görünce sizi süzerek tur atmaya başlıyorlar. Çünkü ilginç olduklarını sizin dayanamayarak fotoğraflarını çekeceğinizi biliyorlar. Hemen ellerini açıp para istiyorlar. Elbette bu kişiler gerçek Sadu değiller. Sadu rolü yapan ve fotoğraf çekimlerinden para kazanan fakirler.

Kutsal Çocuk Kumari’ler

Katmandu Durbar meydanının bir köşesinde yaşayan tanrıça dedikleri küçük bir kız çocuğu olan Kumari’nin evi yer alıyor. Avlulu bir ev, kapıdan içeri giriyorsunuz ve Kumari’nin çıkıp size gözükmesini bekliyorsunuz. Bir iki dakikalığına pencerenin önüne geliyor. Ve kesinlikle fotoğraf çekilmesine izin verilmiyor. Kumari’nin diğer çocuklardan farklı olduğu düşünülüyor. Bizim gördüğümüz 8-9 yaşlarındaydı. Birçok çocuk arasından en güzel ve en cesur olanı seçiliyormuş. Kumari ailesinden alınıyor ve bir koruyucu ailenin yanında özel bir evde yaşıyor. Maalesef okula gidemiyor bütün gün boyundan büyük işlerle ve ibadet ile meşgul oluyor. Ailesine ise bir miktar maaş bağlanıyor. Küçük kız ergenliğe adım attığında saflığının bittiğine inanıldığı için evine geri gönderiliyor ve kendisine küçük bir maaş bağlanıyor. Ancak eğitimsiz olduğu için ve geçmişte Kumari ile evlenen bir erkeğin ilk gece ölmesinden dolayı kimse Kumari ile evlenmek istemiyor. Bu döngü böyle devam edip gidiyor. Bugünlerde aileler eskisi gibi çocuklarının Kumari olmasını istemiyorlar.

Durbar meydanında Kumari’nin evinin yan tarafında bir açık pazar kuruluyor. Bu pazarda bir sürü hediyelik eşya bulabilirsiniz. Bir de zamanın hippilerinin takıldığı Freak Caddesi dedikleri bir cadde var. Nepal müziği almak isterseniz bu caddeye bir uğrayın. Ayrıca oturup bir şeyler içebileceğiniz yerler de mevcut. Nepal’de alışveriş yaparken şunu bilmelisiniz ki size söylenen rakamlar gerçeğin neredeyse 4-5 katı. Her alışverişinizde mutlaka pazarlık yapın. Fotoğraf severler için cennet bir yer olan Nepal’e gidip Everest, Pokhara ve Chitwan’ı görmeden döndüğümüz için en yakın zaman da tekrar gelmek üzere telefon numarasını da aldığımız şoförümüzle vedalaştık.

Sevdiğim bir söz ile yazımı tamamlamak isterim; Söz James Mıtchener’e ait.

Gittiğiniz ülkenin yemeklerini yemeyecek, geleneklerini görmezden gelecek, dininden korkacak ve insanlarından kaçacaksanız evde kalmanız daha iyi olur.

Bu yazı 2014 yılının Mart ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 85. sayısından alınmıştır.

Exit mobile version