Yazı : Serkan Duman – Fotoğraf: O. Metehan Kurt
Tarih sahnesindeki yeri insanoğluyla denk düşen, pek çok kültüre medeniyet beşiği olmuş büyülü bir şehir Adıyaman. Adıyaman denilince akla gelen ilk şey Nemrut; Nemrut denilince akla gelen ilk şey Adıyaman. Bu iki anlamlı sözcüğü birbirinden ayırmak pek kolay olmasa gerek, zira tarih onları birbirine öylesine kenetlemiş ki yeni bir yapı meydana getirmiş. Medeniyetlerin birbirini ağırladığı, saygıda kusur etmediği ve bütün güzelliğini fütursuzca ellerine teslim ettiği 2150 m yüksekliğinde bir dağ olmasının yanı sıra Nemrut, yüksekliği on metreyi bulan heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle dünyanın harikaları içinde yerini almıştır. Dünyanın en güzel gündoğumu ve günbatımı görünümleri Nemrut’ta hafızalara kazınır. UNESCO bu güzelliğe karşı ilgisiz kalamamış, Dünya Kültür Mirası içine Nemrut’u da dâhil etmiştir. Adıyaman’ı bilenler, görenler Adıyaman’ın sadece Nemrut’tan ibaret olmadığını bilirler. Adıyaman iz’lerin kentidir. Bakmayı değil, görmeyi bilen her göz Adıyaman’ı oluşturan her küçük izde anlamlar arar, bu iz’lerden ucu bucağı görünmeyen bir bütün çıkartır. Bu bütün, insanlık kavramıyla özdeştir.
Söyledik sadece Nemrut’tan ibaret değil diye. Daha neler var sorusuna cevap olarak verilecekler arasında; Karakuş (Kadınlar Anıt Mezarı) Sofraz ve Karadağ Tümülüsleri, Cendere ve Göksu Köprüleri, Haydaran Kaya ve Turuş Mezarları, Göksu, Palanlı ve Kitap Mağraları ve daha saymakla bitmeyecek tarihi doğal güzellikler Adıyaman’ın ünlüleri arasında başlarda yer almaktadır.
Plaka 02 / Adıyaman – Bu yazı 2007 yılının Ağustos ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 7. sayısından alınmıştır.