Küba 11 milyon nüfusu ve 110.860 km kare yüzölçümü ile Meksika körfezi girişinde karayipler denizi ve kuzey atlas okyanusu arasında bulunan tropikal iklimin hüküm sürdüğü sevimli bir Ada devletidir.. Küba dendiğinde akla ilk gelen, ülke ile adı nerede ise bütünleşmiş olan devrimin lideri FİDEL CASTRO RUZ. Puro ve Müzik. Kristof Kolomb’un ilk yolculuğunda (1492 de) keşfettiği ve İspanya toprağı olarak ilan ettiği yer. 1511 yıllarında Küba da yerleşim kuruluyor. İspanyollar adaya geldiğinde adada 80 ila 100 bin arasında yerli taynolar var. İspanyollar tarım ve hayvancılık işlerinde çalıştırmak üzere gemilerle Afrika’dan ve ülkelerinden köleler getirmişler.
Yazı ve Fotoğraflar: Osman Atalay
1865 yıllarında köle ticareti yasaklanınca, bu kez Meksika ve Çin’den sözleşmeli işçiler getirilmiş. Şekerkamışı, tütün ve hayvancılık en önemli ihraç kalemini oluşturmuş o yıllarda. 1895 yıllarında Kübalı şair ve edebiyatçı Jose Marti’nin başlattığı bağımsızlık mücadelesi 1902 yılında zaferle sonuçlanarak İspanya’nın sömürgesine son vermiş. Bu kez Amerikanın desteği ile ülkenin başına geçen diktatör Batista ülkeyi sömürmeye başlamış. 26 yıl süren Batista yönetimi Fidel Castro ve bir gurup arkadaşının başlattığı mücadeleyle 1959 yılında Kominist bir devrimle sonuçlanmış. Castro, Küba’yı Amerika’nın kumarhanesi ve mafya işlerinin merkezi olmaktan kurtarmaya çalışmış.
Küba hala sosyalist bir yönetim şekli ile idare edilmektedir. 2006 yılında Castro yakalandığı rahatsızlıktan ötürü ülke yönetimini geçici olarak kardeşi Raul Castro’ya devretmiş bulunuyor. 1961 yılından itibaren Küba’ya uygulanan Amerikan ambargosuna rağmen Küba kendi ayakları üzerinde durmaya devam ediyor. Küba’nın siyasi muhalif örgütlenmesine mevcut sistem müsade etmiyor. Muhalifler Amerika tarafından desteklenmekte. İktidar tüm baskı ve ambargolara rağmen kendisine her dönem yakın müttefikler bulmayı başarmış. Soğuk savaş dönemine kadar Rusya’nın yardımları, soğuk savaş dönemi sonrasında yerini Çin, Kanada, İspanya ve Hollanda ile ticari ve siyasi ilişkiler geliştirmeye zorlamış. Son yıllarda Küba özellikle anti amerikancı tutumu ile orta doğu ülkelerinin de ilgi odağı oldu.Venezuella ile ilişkilerini üst düzeyde sürdürürken petrol ihtiyacını bu ülke ile kapatmayı başarmış. İran ile girdiği yakın ilşkiler ve İslam ülkeleri ile sürdürdüğü temaslar sonucunda ise diplomatik ve siyasi destek sağlamayı başarmış. Bu gün Küba da yaklaşık 22 İKÖ üyesi ülkeler Büyük Elçilik düzeyinde temsil ediliyor. Ayrıca Küba’ya okumaya gelen 45 000 civarında yabancı öğrencinin eğitim görmesi de Küba’ya siyasi anlamda moral desteği ve prestij sağlamakta. Ülke de uzun yıllardır devam eden tek partili sosyalist bir devlet yapısı mevcut , kendi doğal kaynakları ile kalkınmaya çalışan Küba yer altı ve yer üstü kaynaklarını işlemeyi ve kullanmayı becerebilme gücüne fazlası ile sahip. Kobalt, Nikel, Demir, Bakır, Tuz, Kereste; ayrıca Pirinç, Tütün, Kahve, Şeker kamışı, Balıkçılık ve Hayvancılık ülkenin en önemli kaynaklarını oluşturmakta. Devlet kontrollü bir ekonomik yapıya sahip olması ve ambargoların sonucunda ülkede aylık maaşların ortalama 30 dolar civarına düşmesine sebep olmuş. Amerikan ambargosu aslında Küba’nın uzun yıllar belini kırmış. Havana sokaklarında gözümüze ilk çarpan trafik ve araçların azlığı..1950 ve 60 model eski amerikan ve Fransız arabaları turistlerin adeta ilgi odağı. Ulaşım ciddi problem olarak gözümüze çarpıyor. Sokaklarda ve şehirlerarası otoyollarda sürekli otostop yapan insanlar var. Fakat her şeye rağmen otobüsler ve kamyonlar yolcu taşımacılığında kullanılmakta. At arabaları ve bisiklet de yaşamın içinde faal. Evler eski batı mimarisi olarak dikkat çekerken, genelde yorgun ve bakımsız oluşu göze çarpıyor. Turizme yapılan ciddi bir yatırımla beraber evler ve binalar boyanmaya ve onarılmaya başlanmış. Konut problemi Küba’nın en önemli problemleri arasında. 2 odalı küçük evlerde kalabalık aileler zor koşullarda kalıyor. Aynı şekilde yeni konutların da yapımı dikkat çekiyor. Küba yaşamında batılı lüks tüketim maddelerini görmeniz hemen hemen imkansız gibi. Sokaklarda Coca Cola hamburger kozmatik ve tüketim çılgınlığından en ufak bir eser görmeniz mümkün değil. Bunun karşılığında reklam panoları ve duvarlarda renkli fotoğraflı sloganlar hakim. Sloganların ‘Devrim asla yalan söylememek ve ahlaklı olmaktır.’ ya da ‘Ülkene sahip çık.’ gibi Kübalılık bilincini aşılayan moral ve özgüven sözleri ile dolu olduğunu görüyoruz. Küba’nın ve başkent Havana’nın sokakları ve caddelerinde dolaşırken temizliğin had safhada olduğunu söylemek gerek. Nüfusun %51 Afrika ve Avrupa karışımı,%37 beyazlar, %11 siyahlar, %1’de Çinlilerden oluşması farklı ve zengin bir görüntü oluşturuyor. Havana sokaklarında lüks mağazalar yerine alımsız sade az çeşitli malların bulunduğu dükkanlar var. Devlet kontrollü sistemden kaynaklanan sıkıntılar var gibi görünüyor. Tabi bu sıkıntı biz batılı yaşam tarzına alışmış tüketim toplumunun insanlarına çok şaşırtıcı gelebilir. Cep telefonu, araç, bilgisayar, ev vs. gibi mülk ve eşyalara sahip olmak çok da kolay değil Kübada. Fakat.
11 milyon nüfuslu bir Küba da akşam yastığa başını koyduğunda aç yatan bir Allahın kulu yok. Sistem her Aileye gıda ihtiyacını garantilemiş. Okul, Eğitim, Sağlık, özellikle Okul masrafları ve giyim masrafları tamamen devlet tarafından karşılanıyor. Okuma yazma oranı % 95. Oysa 1960 devrimin ilk yıllarında Küba da bu oran %30 lardaymış. Eğitime devrim çok büyük önem vermiş. Dünyanın özellikle Asya, Afrika ve Latin Ülkelerine doktor ve üniversite hocaları ithal ediyor. Sağlıkda verilen hizmet ve kalite dünyanın sayılı ülkelerinden biri haline getirmiş Küba’yı, sağlık hizmetleri ücretsiz. Özellikle batılı ve Asyalı ülkelerde çok rastlanılan sokaklarda dilenen ve geceleri sokaklarda yatmak zorunda kalan sefalet fotoğraflarına Küba’da rastlayamazsınız. Son yıllarda Turizme kapılarını açan Küba aslında programlı bir şekilde ülkenin sıkıntılarını çözmeye yönelik adımlar atmaya başlamış görünüyor. Ülkenin resmi dini yok. Katolikler çoğunlukta bulunurken %2 civarında Musevi var. Bir de Afrika dinleri inanç olarak mevcut. Ayrıca 70’li yıllardan bu yana nüfusun bir kısmı müslümanlığı benimsemiş.
Puro, Müzik, Devrim ve Küba – Bu yazı 2008 yılının Temmuz ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 18. sayısından alınmıştır.