Bu mezarlığa ‘soylu olmayan’ giremiyor
Dünyada bir çok devlet adamı, asker, politikacı, edebiyatçı, düşünür, aktör/aktrist hatta sporcu ‘anıt’ haline gelen mezarlarıyla ölümünden sonra da şöhretini koruyor. Bazen o şehrin bazen bütün ülkenin tarihini bu anıt mezarlarda okumak mümkün olabiliyor. Bu yüzden birçok anıt mezar devasa yapılarıyla, farklı mimarileriyle, yazıtlarıyla turistlerin uğrak yerleri arasında bulunuyor. Ancak sözkonusu mezarlıklar olduğunda ‘turistik’ ifadesi biraz daha mesafeli olmaya başlıyor. Zira mezarlıklar genellikle zenginiyle fakiriyle soylusu halkıyla daha çok o bölgede bulunan insanları ‘ağır’lar. Dünyada varolan sınıf ayrımı bir bakıma ölümle ortadan kalkar. Ancak istisnaları var… Moskova’daki ….Paris’teki … ya da Buones Aires’te bulunan Cementerio de la Recoletta gibi…
Yazı ve fotoğraflar: Memduh Taşlıcalı
Dünyanın en ilginç mezarlıklarından biri olan ünlüler/soylular mezarlığı Arjantin’in başkenti Buones Aires’te daha çok seçkinlerin oturduğu Recoletta bölgesinde bulunuyor. Ekonomisi ve siyasi geçmişiyle Latin Amerika’daki Türkiye diyebileceğimiz Arjantin’de sosyalist söylemlere rağmen sınıf farkı bu mezarlığa kadar uzanmış. Zira, yaklaşık 6 bin civarında ‘sakin’i bulunan mezarlıkta herkes ya eski bir devlet adamı, general, soylu ya da şair. Adeta küçük bir mahalle gibi tasarlanan mezarlığa her yeni gelen bir öncekilerin referansını kullanmış! Üstelik bugün artık referanslar da yetersiz. Zira, isteseniz de bu mezarlıkta yer bulamıyorsunuz. Her biri küçük anıta benzeyen bu mezarlıklarda genellikle aynı aileden üçer tabut üst üste içeri girildiğinde görünecek şekilde yer alıyor. Bu mezarlardan birine konulacak kişinin ancak bu tabutlar arasında kendine yeni bir yer bulması gerekiyor. Kapısı içerisinde asırlık bakraç ağacın bulunduğu küçük bir parka açılan Cementerio de la Recoletta, bugün dört bir tarafı binalarla çevrili garip bir yapı sergiliyor. Buones Aires’e gelen turistlerin neredeyse tamamının uğradığı bu mezarlıkta adeta Arjantin tarihi yatıyor. Eski başkanlar, generaller, soylular, şairler vs… Ancak, pek çok turisti buraya çeken şüphesiz Madonna’nın Evita filmiyle daha da tanınan ülkenin efsanevi first lady’si Eva Peron’un mezarı oluyor.
Genç yaşta ölmesine rağmen hayat hikayesi buruk bir ihtirası hatırlatan Peron’un taşradan zirveye uzanan hayatı burada bir anıtın üzerinde birkaç isimle birlikte yer alan armasıyla bir kez daha hatırlanıyor.
Mezarlığın kurulmasını isteyen dönemin başkanı Martin Rodriguez. 1820 yılında verilen emir, 1822’de gerçeğe dönüşüyor. O günden bugüne Cementerio de la Recoletta 1881’de ve 2003’te iki kez tamamen elden geçiriliyor. Ünlüler mezarlığını önemli kılan özelliklerden biri sadece Katoliklere değil diğer mezheplere hatta dinlere de açık olması. Küçük caddeleri andıran boşluklar ve her biri birbirinden farklı tarzda mimarileştirilen mezarlıklar içerisinde gezinirken birden küçük stüdyolardan kurulu bir mahallecikteymişsiniz havasını hissediyorsunuz. Her biri kapı/kapıcık kendince bir mesajı ve ihtişamı anlatmaya çalışıyor. Meğer mimarlar Buones Aires’in soylu ve varlıklı insanlarının yaşarken ki hallerini mezarlarına da yansıtmayı istemişler.
Önemli ölçüde başarmışlar da…. Dahası birçok mezarda orada bulunan kişinin hayatını özetleyen figürler de dikkat çekiyor. Örneğin ünlü bir şairin kızı olan Liliana Crociati’nin 26 yaşında balayında iken ölmesi hemen mezarı başında bulunan heykelle resmediliyor. Kaldığı otele çığ düşünce kar yüzünden boğulan Crociati’nin binlerce kilometre uzakta bulunan köpeği Sabu’da aynı anda ölüyor. Babası acısını kızının ölmeden önce giydiği giysileri, parmağındaki evlilik yüzüğü ve köpeği ile birlikte heykelini yaparak gidermeye çalışıyor. Bir başka şair Carlos Guidoy Spano’nun seçkinler içindeki sade hayatı taşlardan yapılmış mezarlığı ile anlatılmaya çalışılıyor. Soylular mezarlığında belki tabutların içindekiler göremese de Mısır medeniyetinden Gotik mimariye uzanan geniş bir sanat galerisi yaşıyor.
Ayrıca, Buones Aires’e kadar gittiyseniz 2 saatlik bir uçuşla Patagonya bölgesinin batısında Şili’ye sınır Bariloche bölgesine kaçamak yapabilirsiniz. Latin Amerika’nın güney uçlarına inecek kadar zamanınız olmasa bile burada güney yarımkürenin İskandinav ülkelerini hatırlatan bitki örtüsünü, buz mavisi gölleri, çılgınca akan nehirleri görebilirsiniz. Bariloche Patagonya’nın yüzlerce kilometreye ulaşan stepleriyle taban tabana zıt bir coğrafya sergiliyor.
Bu yazı, Gezgin dergisinin 2010 yılının Nisan sayısında yayımlanmıştır.