Bir fındığın içini
Yâr senden ayrı yemem
Bugün gördüm yârimi
Öldüğüme gam yemem
Yazı: Seda Yeşildal – Halit Ömer Camcı – Fotoğraflar: Halit Ömer Camcı
Bütün sene ‘fındığı’ bekleyen Karadeniz sahilinin gönlü geniş insanları için fındık toplamak; narin dalları, yeşilin en güzel renginde yaprakları ve ancak toplayanının bildiği ‘göğ’ kokusu ile bir rüyanın içinde dolaşmak gibidir. Ağustos ayının sonlarından eylül ortalarına kadar süren fındık sezonu bütün bir yılın bereket, hayal, ümit, hesap-kitap dönemidir. Bütün yıl beklenen bu bir ay senenin özeti, başlangıcı-bitişi, her şeyidir. Senenin geri kalan zamanları ile ilgili tüm hayallerin gerçekleşmesi, bu bir aydaki gayrete ve berekete bağlıdır.
Karadeniz halkı için birçok önemli olayın ‘miladı’ fındık toplama zamanından hemen sonradır. Erkek evlat askere gidecekse fındık toplandıktan sonraki celp dönemi beklenir, gelinlik yaşta bir kız varsa dünürler onu istemeye fındıktan sonra gelmelidir. Fındık; bereketin, çoğalmanın, mutluluğun, aile saadetinin, barışın ve esenliğin ve daha birçok şeyin sembolü sayılmıştır. Karadeniz’in denize bakan yakasında yaşayan insanlar için günlük hayatta konuşma içinde geçen birçok özlü sözün özündeki kelime fındıktır. Karadeniz bölgesi bir bayrakla temsil edilmek istense bayraktaki figür hiç şüphesiz fındık olmalıdır.
Bir ömrün özeti gibidir…
Senenin on bir ayı şehirde çalışılmış, uzak diyarlara gidilmiş, başka memleketlerde yaşanmış-memuriyetler yapılmış ama işte o son ay (fındık ayı) tüm fındıkçıları memlekete bağlayan, onları Ora’lı yapan zaman gelmiştir. Taa Al(a)manyalardan, Danimarkalardan, Avrupa’nın ismi söylenmesi zor ülkelerinden, kimi zaman uçakla en yakın hava alanına kimi zaman binlerce kilometrelik yola rağmen karayoluyla memlekete gelinir. Köylerde bekleyen neneler, dedeler, cicianneler için yazın bu zamanı hasretle yolu gözlenenlere kavuşma ayıdır da. Bütün bir senenin acısı o bir ayda çıkarılır. Kışın neler olduğu, kimin öte alemlere göç ettiği, kimin evlenip yuva kurduğu, kimin askerden döndüğü ya da askere gittiği… (ve daha neler neler) fındık zamanının muhabbet konuları olur. Hasılı fındık zamanı bir ömrün özeti, göçüp gidilmiş de cennette dünya günleri anlatılırmış gibi bir zaman aralığı olarak yaşanır..
Sabahın şefkatli elleri
Sabahın şefkatli elleri fındıkçıları çok erkenden uyandırır, zaten fındık toplanacaksa erken kalkılmalıdır. Bahçeler büyük, fındık dalları zorludur. Fındık, dalından yere düştü mü toplamak daha zor, kayıp daha fazladır. Dışardan (özellikle doğudan ve artık Gürcistan gibi başka ülkelerden) gelen çalışanların barınacakları yerler aylar evvelinden ayarlanmıştır. Gece yatacakları yerler, yemeklerinin yapılacağı mutfaklar, prefabrik evler tarzında ve kolay kullanımlı bir yaşam alanı olarak düzenlenmiştir. Gündüz çalışanların yiyecekleri yemeklere, çay molalarında içecekleri çaylara kadar her detay tek tek düşünülmüştür. Eğer bahçeler çok büyük değilse fındık komşu evlerden yevmiyeli çalışacak eş-dost akrabalarla toplanır. Böyle durumlarda fındık toplamak dostların bir araya geldiği, şarkıların-türkülerin söylendiği, her gün ağaç altında pikniklerin yapıldığı bir şölene, sonsuzluktan çalınmış bir mutluluk zamanına dönüşür. Sıcaktan bunalınınca taze meyvelerden yapılmış hoşaflar yada soğuk yayık ayranlarıyla çalışanlar serinletilir. Yorgunluktan bitap düşülünce sesi en güzel ve yanık olanlarından birine ‘bi türkü çığır da dinliyelim’ denir. Bazen başka bahçelerde fındık toplayan işçilerle karşılıklı âşık atışmaları gibi türküler söylendiği olur. Türkünün ilk dörtlüğünü bir bahçedeki ses, diğer dörtlüğünü diğer bahçedeki ses söyler. Fındık toplamak, birlikte yaşamak, dertleşmek, paylaşmak demektir.
Masallardan kaçmış gibi bahçelerde hayali ordular
Birden fazla (bazen onlarca) fındık dalının bir araya gelmesinden oluşan bloglara fındık ocağı adı verilir. Ocaklar bahçede belli aralıklarla dikilir. İnce gövdeli fındık dalları topraktan tek bir dal halinde çıkar ve eğilmesi kolay olur. Uzun bir fındık dalının eğileceği kadar bir mesafe diğer ocakla olan mesafeyi de belirlemiş olur. Bu bahçe planı fındık toplayıcısının işini daha az zahmetle ve temiz yapmasına yardımcı olur. Bir ocağa iki insan düşecek şekilde bir iş tanzimi yapılarak fındıklar toplanmaya başlanır. Sırayla ocaklara geçen işçiler (amele, imece, ırgat gibi yöresel isimlerle anılırlar) paralel ocakları toplayarak bahçe sonuna kadar gider; döner, geri kalan ocak sıralarına başlarlar. Ordu nizamı gibi bir disiplinle fındık toplamak bahçede hiçbir ocağı unutmadan toplama yapmaya yardımcı olur. Sepet, şelek, gıdık gibi farklı isim ve şekillerle anılan sepetlere toplanan fındık, sepetler dolduktan sonra çuvallara boşaltılır. Fındık çuvallarının hava alan ve hacmi geniş çuvallar olması önemlidir. Çünkü bazen birkaç gün çuval içinde kalabilen fındığın içerdeki nemi dışarı atması ve sıcaktan birebir etkilenmemesi gerekir. Aksi halde fındık acıyarak, yenilmez bir meyveye dönüşür. Çuvallar eğer bahçe düz değilse (Karadeniz’in genelinde olduğu gibi) yukardan aşağı alanlara doğru yuvarlanarak bir yerde toplanır. Bahçeler düzse bu yuvarlama işlemi yerine at, eşek, katır gibi yük hayvanlarının sırtlarına yüklenerek toparlanır.
Fındıklar, çuvalların toplandığı yerlerden traktörlerle genelde bahçe sahibinin evinin önünde yer alan harmanlara götürülür. Çuvallardan dökülerek harmana yığılan fındıklar tırmık yada ayakla havalandırılarak alanın tamamına serilir. Fındık ilk toplandığında kapsüllü bir haldedir ve henüz yenilecek durumda değildir. Yenilebilir bir ‘kuruyemiş’ haline gelmesi için harmanlarda kapsülleri ile kurutulmaları ve daha sonra bu kapsüllerinden ayrılmaları gerekmektedir. (kimi yörelerde kapsül kelimesine ‘kavsul’ adı da verilmektedir.) Karadeniz’in güneşli günlerinin sonuna gelen fındık toplama zamanı fındıkçılar için çok önemlidir. Fındıklarını kurutacakları güneşi bulamazlarsa fındık randıman (kalite dolayısıyla değer) kaybına uğrar. Bundan dolayı fındığı dalında olgunlaşan her bahçe sahibi elinden geldiğince acele ederek dalda tek tane fındık bırakmamacasına fındığını toplamaya gayret eder.
Harmanda kapsülüyle kurutulan fındık; zamanı geldiğinde, köy köy dolaşan patozcuların yardımıyla kapsüllerinden çıkarılıp tane haline getirilir. Patoz, artık kapsülünden ayrılabilecek kadar kurumuş fındığı kabuğundan ayıran, traktörlerin arkasına bağlı bir sistemle çalışan bir araçtır. Bir elektrikli süpürgenin tozları vakumlaması gibi patoz da bir hortum aracılığı ile harmanda serili olan fındığı vakumlayarak içinde fındığı ince bir duyarlılıkla döğen bölmeye alır.
Kapsülle giren fındık artık tanelenmiş vaziyette çuvallara dolar ve ertesi günü çeç edilmiş (tane) olarak yeniden harmanlara serilir. Bir hafta kadar daha kurutulan fındık harmanlardan çuvallara doldurularak ya fiskobirliğin satın alma ofislerine ya da fındık esnafının depolarına taşınarak üretim ve satış devrini tamamlamış olur.
Başak yapmak
Fındık bahçelerden toplandıktan sonra, toplayıcıların dikkatinden kaçan ve dallarda kalan fındıklar bahçe sahibi olmayan diğer insanlar tarafından da toplanabilirler. Buna başak adı verilir. Başak kültürü fındık arazilerinin paylaşıma açılmasını, köy haneleri arasında ortak kullanımı ve birlikteliği pekiştiren bir unsurdur. Hiç toprağı (yani bahçesi) olmayan insanlar dahi fındık mevsiminde nasipsiz kalmaz. Bazı başakçılar bahçe sahiplerinden daha fazla fındık toplayabilirler. Küçük hanelerinin bütçelerine büyük katkıda bulunabilirler.
Sağlık, mutluluk ve enerji kaynağı
İnsan beslenmesi ve sağlığı açısından fındık, kuruyemiş çeşitleri arasında önemli bir konuma sahip bulunmaktadır. Fındığın besleyici ve duyumsal özellikleri, onu gıda ürünleri için benzersiz ve ideal bir malzeme haline getirmektedir. % 60,5 oranında yağ içerdikleri için fındıklar iyi birer enerji kaynağıdır. E vitamini açısından bitkisel yağlardan sonra fındık en iyi ikinci kaynaktır. E vitamininin antioksidan görevi ve koroner kalp rahatsızlığı ile kanserle olan ilişkisinden dolayı, fındığa ve fındık ürünlerini içeren doğal gıda maddelerine ilgi günden güne artmaktadır. Ayrıca cilt güzelliği için de gerekli bir vitamindir E vitamini. Günde sadece 25-30 gr fındık yiyerek, günlük E vitamini ihtiyacınızın %100’ünü karşılayabileceğinizi biliyor muydunuz? Bundan başka fındıkta bol miktarda bulunan beta-sitosterol adlı maddenin, kolesterolü düşürmekte ve kanser gibi pek çok hastalığı önlemekte çok önemli bir rolü vardır. Ayrıca kalsiyum, fosfor, magnezyum, potasyum başta olmak üzere pek çok minarelin de bulunur fındıkta.
Daha bitmedi! Fındık, tansiyonu dengeler, kemik gelişimine katkıda bulunur. Netice itibariyle fındık, günlük dengeli beslenmede hayatî bir besin ve katkı maddesidir, sizi bu bahsolunan hastalıklardan korumada önemli bir payı vardır. Karadeniz insanının sağlıklı ve uzun ömürlü olmasının sırrını fındıkta aramak gerekir belki de. Bakınız meşhur kardiyolog Mehmet Öz ne demişti: “Sabahları, badem, ceviz, fındık yiyorum.” Bizden söylemesi… Bu arada, ceviz deyince aklıma geldi, fındığın etimolojisine baktığımızda, Helenlerin ‘karüa pontika’ diye bir tabir kullandığını görüyoruz. ‘Karüa pontika’nın anlamı ‘Karadenizli ceviz’dir. Zamanla bu ‘Karadenizli’ kelimesi, yani ‘pontika’ çeşitli değişikliklere uğrayarak bugün bildiğimiz ‘fındık’ olmuştur. Böyle bir bilgi var, dile meraklı gezginlere aktaralım istedik.
Fındık… Yaklaşık beş bin yıldır bilenen, tarihi kayıtlarla günümüzden 2300 yıl evvel Türkiye’nin kuzeyinde yetiştirildiği belirtilen ve son altı yüz yıldır Türkiye’nin ihraç ettiği fındığın faydaları saymakla bitmiyor. Faydasından başka, kullanıldığı alanlar da o kadar çok ki! Kimi zaman çocuklarımızın çok sevdiği “çokokremlerle” kahvaltı masamızda yerini alıyor. Tatlı ve pastalarda, dondurmada, çerez, çikolata, şekerleme ve bisküvi sanayinde, pek çok yemek ve salatada kullanılıyor. İçinde fındık olan o kadar çok yemek tarifi var ki, inanamazsınız! Fındıklı baklava, fındıklı çorbayı duymuşsunuzdur, peki ya fındık unuyla yapılan vejetaryen çiğ köfteye ne demeli? Fındıklı cacık tattınız mı hiç? Bu daha çok Artvin yöresinde bilinen bir lezzet; yoğurt sulandırılmadan yapılıyor. Bu haliyle fındıklı cacık, kızarmış ekmek dilimlerine sürülerek, ya da köftenin, efendim, cipsin yanında sos olarak servis ediliyor. Merak etmeyin, yazının sonlarında siz sevgili fındık severlere fındıklı tariflerden bir örnek sunacağız. Gelelim diğer kullanım alanlarına… Tıpkı ayçiçeği, mısırözü gibi fındık yağı var. Bundan başka fındığın odunu da işe yarıyor; sepet, baston, sandalye, çit vb. aletlerin yapımında kullanılıyor. Yaprağı ve zurufleri gübre olarak değerlendiriliyor. Baksanıza, çok geniş bir kullanım alanı var.
Hani gören göz için hemen her nesne bir şey anlatır, bir ders verir ya, fındığın da enteresan bir özelliği nedir, biliyor musunuz? Tabii başta söylemeliyiz ki bu özellik, insanların algılamasıyla alakalıdır, herkesi bağlamaz. Efendim, fındık ağacına uzaktan, şööyle bir baktığınızda, eğer ağacı bilmiyor, tanımıyorsanız, fındık ağacı oluğunu anlamayabilirsiniz, çünkü meyveleri, yani fındıklar, ağacın yapraklarıyla örtülmüş, saklanmıştır. Adeta susan, görünmeyen fındıklar, sanki hâl diliyle övünmenin, “işte benim, buradayım, bunları ben yaptım!” diyerek kendini göstermenin çok da gerekli olmadığını anlatır bize. Eh, insan olarak fındıktan ders almalı vesselam!
Hani pek çok kişinin itibar ettiği, merakla takip ettiği burçlar vardır, çoğumuz bilir, “Burcun ne senin?” diye sorarız. Tabii daha çok kökeni Orta Asya olan Aslanlı, Kovalı, Balıklı burçlardan bahsederiz. Bundan ve Çinlilerin, Kızılderililerin, Hintlilerin burçlarından başka, bir de gizemli âyinleri, kehânetleriyle meşhur druid rahipleriyle Keltlerin de burçları vardır. Efendim bunun fındıkla alakası nedir diye düşünüyorsanız, hemen izah edelim. Kelt kökenli bu burç sisteminde sizin karakterinizi ağaçlar söyler, her burcu bir ağaç sembolize eder. Çamlar titizdir, meşeler cesur, ıhlamurlar şüpheci…
Fakat biz esas mevzua, yani fındığa gelelim. Eğer 24 Eylül ve 3 Ekim tarihleri arasında doğduysanız, siz bir “fındık”sınız Kelt burcuna göre. Gelin burçları bir tarafa bırakalım ve sadece, bir inanışa göre fındık ağacının ne şekilde tarif edildiğine bakalım, işte size fındığın evsafı: Çekici, anlayışlı, insanları nasıl etkileyeceğini bilen, fazla talepkâr olmayan, sosyal hayatta aktif ve girişken hatta dövüşkendir. Popülerdir. Psikolojik durumu çabuk değişir. Kaprisli bir âşıktır fakat dürüsttür ve eşine toleranslı davranır. Kusursuz bir yargı yeteneği vardır. Esoterik mevzulara fazla girmeden şunu da söyleyip geçelim, rüyada görülen fındık kimi zaman iş hayatında başarıya delalet ederken, kimi zaman da üzüntü ve kedere işaretmiş. Bu da ilginç! Belki de fındıktan alınan verime göre bir mânâ veriliyordur rüyaya. İyi bir hasat döneminde başarıyı simgelerken, fındıktan alınan verimin tatminkâr olmadığı zamanlarda üzüntü ifadesi oluyordur belki de, fakat bunu ehline havale etmek lâzım.
Renklerden yeşil, insanı sakinleştirir…
İç mimarların tavsiyesidir, evini boyayacaksan yeşile boya. İnsanı sakinleştirir. Karadeniz insanı bundan dolayı mı sakindir? Her taraf yeşilin en yumuşak, en dokunaklı tonuyla renklenmiştir. Renk demişken, fındığın kozmetik sahasında da adı geçer. Herhalde bu daha çok hanımları ilgilendirir, çünkü fındıkkabuğu diye güzel bir saç boyası rengi vardır.
Fındık Sözlüğü
Atlama: Fındık ağaçlarının budanması
Başak: Bahçede kalan fındıkların herkes tarafından toplanabilmesi
Çeç etmek: Fındığı kabuğundan çıkarmak
Çeç: Kabuğu çıkarılmış fındık
Çotanak: Olgunlaşmış bir kaç fındığın bir aradaki durumu
Dozillik: Fındıktan yapılan oyuncak
Fındıklık: Fındık tarlası
Fındık ocağı: Dörtbeş fındık ağacının birlikte olduğu yer
Fındık kancisi: Fındık içi
Fındık culufu: Fındık kabuğunu saran yeşil kısım
Goruk: İçi boş fındık
Göğ: Fındığın açık yeşil, olgunlaşmamış hali
Gıdık: Fındık toplamak için küçük sepet
Harer: Büyük fındık sepeti
Harman: Fındıkların toplandığı ve yığın yapıldığı yer
Irgat: Fındık işçisi
İçhane: Fındığın fabrikada kırıldığı yer
Karamuk: Bir fındık hastalığı
Kavsul: Fındık kabuğu
Kavsuk: Taze fındığın iç zarı
Kanziya: Fındık fabrikası
Kesici: Fındık üretimini tahmin eden tecrübeli kişi
Köme: Pekmezden yapılan cevizli, fındıklı sucuk
Kötmek: Kuru fındık kökü
Kopali: Fındık kıran alet
Kelez: Çürük iç fındık
Masdı: Sepet yapmaya yarayan körpe fındık dalı
Ocak: Birçok fındık dalının bir grup oluşturuğu fındık blokları
Sayvan: Fındık harmanlarındaki bekçi kulübesi
Solama: Fındığı toplanan bahçenin daha sonra aranmasıyla bulunan mahsul
Soguleş: İç boş fındık
Sürgün: Fındık dalının dibindeki körpe fidan
Şelek: Harerle gıdık arası büyüklükte sepet
Tekleme: Dalda tek tük kalan fındıklar
Tırmık: Fındık harman aleti
Tirmit: Fındık mantarı
Pürçek: Fındık salkımı
Püs: Fındık dallarında çiçeklerin üst üste toplanmış durumdaki görüntüsü
Efendim, hanımlardan bahsettik madem, hani şu sözünü ettiğimiz “finduklu tarifler”den bir tanesini verelim artık.
Finduklu pişuuyler yapalim daa!
Siz sevgili fındık severlere çay saatlerinizde ağzınızı tatlandıracak bir tarif verelim: “Perişan Kurabiye”. Bakmayın adının “perişan” olduğuna, tadı gerçekten harika, üstelik de zahmetsiz. Denemeye değer! Buyurun:
Perişan Kurabiye için malzemeler:
250 gr. margarin,
4 yumurta,
1 su bardağı az kıyılmış fındık,
1 su bardağı çekirdeksiz kuru üzüm,
1 paket vanilya,
1 paket kabartma tozu,
5 su bardağı un
Yapılışı:
Bütün malzemeleri bir güzel karıştırın. Sonra bu karışımdan kaşıkla küçük parçalar alarak yağsız bir tepsiye koyun. Önceden ısıtılmış fırında altı pembeleşinceye kadar (15-20 dk.) pişirin. Üzerinin pembeleşmesini beklemeden fırından alın. Kurabiyemiz hazır! Geriye güzel bir çay demleyip afiyetle yemek kalıyor efendim.
Fındık Çeşitleri
Tombul fındık
Kargalak Fındık
Uzunmusa fındık
Cavcava fındık
Kalınkara fındık
İncekara fındık
Çakıldak fındık
Kuş fındık
Acı fındık
Yassıbadem fındık
Yuvarlakbadem fındık
Palaz fındık
Foşa fındık
Mincane fındık
Kan fındık
Sivri fındık
Ham fındık
FINDIK RÜYASI – Bu yazı 2007 yılının Eylül ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 8. sayısından alınmıştır.