Kültür turizminde Japonların önde oldukları söylenir. İnsanın deniz kenarına gidip güneşte yanmak yerine tarihi ve turistik yerleri gezerek bilgi, görgü ve kültürünü artırmak istemesi daha akıllıca olsa gerektir. Ülkemizde de son yıllarda kültür turizminin gittikçe ağırlık kazandığı görülmektedir. İnsanımız artık gelişen ekonomilerine paralel olarak ülkelerinde önemli yerleri görmek için çaba sarf etmektedirler. Bu durum tabii ki sevindiricidir.
Yazı Süleyman Berk ve Fotoğraflar Halit Ömer Camcı, Süleyman Berk
Gaziantep’e ilk defa 1988 yılında gitmiştim. O zamanlar tek gidiş gelişli karayolu bulunan şehri, kalenin etrafına yayılmış orta halli bir Anadolu şehri olarak hatırlıyorum. 2008 yılında fotoğrafçı dostlarımla gittiğimde bu sefer şehir hem çok büyümüş hem de modern bir görünüme kavuşmuştu. Bu yılın başında tekrar ziyaret etme imkânı bulduğum şehri çok temiz ve düzenli buldum.
Otoban ve karayolu etrafa seyahati zevkli kılmaktadır. Önemli bir turizm mekânı olan Şanlıurfa Halfeti, Antebe daha yakın… Tertemiz ve gizemli bir yer Halfeti mutlaka görülmeli..
Gaziantep ekonomisinin büyüklüğü ve misafirperverliğiyle 500.000 kadar Suriyeli mülteciyi kendi içerisinde eritmişti. Sanayisi epeyce gelişmiş Gaziantep, kültür ve turizm konusunda da önemli mesafe katetmiş… Şehirde, biri devlet ikisi özel üç üniversite bulunmaktadır. Dünyanın en önemli müzesi olan Zeugma Mozaik Müzesi ve tertemiz Hayvanat Bahçesi mutlaka görülmesi gereken yerlerdendir. Tabii ki, Yuşa(as) makamı, şimdi müze olan Gaziantep Mevlevihânesi, Alaüddevle Camii, Antep Kalesi, Zincirli Bedesten, İnceoğlu Hanı, Yeni Han, Millet Hanı, Tekke Camii vs. mutlaka gezilmeli…
Gaziantep iki milyona yaklaşan nüfusu ve gelişmiş ekonomisiyle hem Türkiye’nin hem de Güney Doğu Bölgesi’nin gözde şehirlerindendir. Tarih ve kültür bakımından zengin bir mirasa da sahip olması Gaziantep’i önemli kılmaktadır. Kurtuluş Savaşında halkın gösterdiği kahramanlık bu şehre “Gazi” unvanını kazandırmıştır.
Şehirlerimiz hızla yenilense ve modern bir görünüme kavuşsa da, şehrin çekirdeğini oluşturan yerlerdeki eski binalar ve yapılar, şehrin geçmişle ilgili insana bilgi vermektedir. Artık Tarihe ve kültüre olan ilgi de buraların restorasyonu ve tanıtım çalışmalarıyla kendini göstermektedir.
Şehrin en önemli ziyeret yerlerinden birisi de şüphesiz Zeugma Mozaik Müzesi’dir. Zeugma Müzesi barındırdığı eserler bakımından kategorisinde önde gelen müzelerdendir. Meşhur “Çingene Kızı” dahil bir çok mozaik burada güzel bir sunumla ziyaretçilerini beklemektedir.
Evliya Çelebi’nin XVII. yüzyılda anlattığı şehir bile bugün bizi hayrete düşürmektedir. Seyyah Evliya Çelebi’yi dinliyoruz: “Ayıntap kenti tümüyle 32 mahalledir. 8.067 toprak ve kireç örtülü, bayındır, bakımlı, yüksek saraysı evleri vardır. Tümüyle yüz kırk mihraplı yoğun cemaate sahip, arasta Meydanı’ndaki Boyacıoğlu Camii, sanatlı, ferah, büyük kubbeli ve görkemli yapılardır. Ayıntap’ta 300’ü aşkın sarayın özel hamamı vardır. Tümüyle 3.900 dükkânlı büyük bir çarşısı ve saraçhanesi üstleri örtülü kargir, sağlam, sıra düzeni içinde süslü dükkânlardır. Tamamı tamamına 70 çeşmesi vardır.”
Gaziantep’te gezilmesi gereken yerlerin başında şehrin kalesi gelmektedir. Gaziantep’te eski şehrin etrafına kurulduğu kale, bütün ihtişamıyla ayakta durmaktadır. Allaben deresinin kenarın doğal bir kaya üzerine kurulan kale, şehrin her yerinden rahatlıkla görülmektedir. Kalenin içine kurulmuş olan Kahramanlık Panorama Müzesi’nde, Gaziantep halkının İstiklal Harbi’nde gösterdiği kahramanlık resim, heykel ve maketlerle başarılı bir şekilde anlatılmıştır. Ayrıca, kaleden şehri kuşbakışı seyretme imkânı da bulabilirsiniz.
Güneydeki diğer illerimizle birlikte Gaziantep mutfağı da nam salmış durumdadır. Lahmacunun ve kebabın hakkı verilerek yapılmaktadır. Gaziantep’in zengin mutfağını anlatmaya gerek yok!.. Antebin kebabını, lahmacununu ve baklavasını kısacası mutfağını tattıktan sonra eğer şikemperver iseniz buranın meftunu olursunuz. Antepli dostlarım alınmasınlar; mübârekler yemek için dünyaya gelmişler sanki!..
Bir de Antep’te Türk Kahvesi değil, “Menengiç Kahvesi” içilir; nerede mi tabii ki Tahmis’in otantik mekânında… Antep İstanbul gibidir misafirinin gönlünü kapar bir gelen bir daha gelir, mangal yürekli baklava dilli insanlar.
Saklı Cennet Halfeti
Gaziantep’e kadar gidince sınır komşusu olan Halfeti ilçesine gitmemek olmazdı. Zaten Urfa’ya uzanan otoban yolculuğu çok keyifli hale getiriyor. Otobandan çıktıktan kızıl rengindeki topraklarda Fıstık ağaçlarının seyrine doyum olmuyor.
Eski Halfeti, Birecik Barajı yapımı nedeniyle büyük kısmı sular altında kalınca 15 km ötede yei bir şehir kurulmuştur. Birecik halkı bu durumu iyi değerlendirmiş Birecik Barajında teknelerle yerli yabancı turistlere geziler düzenlemektedirler. Eski Halfeti son derece temiz ve insana güven telkin eden bir mekân olarak insanlara yüzünü göstermektedir.
Su altında kalan taş mimari evleri nedeniyle “Saklı Cennet” veya “Kayıp Kent” olarak da anılmaktadır. Halfeti aynı zamanda “Siyah Gül” ile meşhurdur. Dünyada siyah açan tek çiçek Halfeti Gülü’dür ve Halfeti’de yetişmektedir.
Hele Tekne gezisinde, fotoğraflarda papuç kısmı sular altında kalan minaresini görmeye alıştığımız Savaşan Köyü’nü mutlaka görmelisiniz. Camininsu altında kalan damını da görebiliyorsunuz. Burada bulunan salaş çay bahçesinde çay içmek tekne gezisinin en güzel tarafıdır. Eski Halfeti de eski Halfeti Camii de gözden çıkarılmış gibi ama kurtarılmayı bekler gibi sulara direnmektedir.
Gaziantep de Halfeti de mutlaka gezilip görülmesi gereken yerlerin başında gelmektedir.
Güneyin Gözde İki Mekânı : GAZiANTEP – HARRAN – Bu yazı 2016 yılının Haziran ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 112. sayısından alınmıştır.