Pazartesi , 7 Ekim 2024

Gezgin’in Ruhu …

100.sayı. Bir dergi için, hem de son derece sınırlı imkanlarla, ekonomik zorluklarla çıkan bir dergi için, eski-yeni rakiplerinin olduğu bir ortamda, hemen hepsi gönüllü yazarları ile çıkan bir dergi için çok önemli bir sayı. 100 ay boyunca aksatmadan çıkabilmek, her seferinde daha iyisi için uğraşmak, kaliteden taviz vermeden okuyucuya ulaşmaya çalışmak.

Yazı : KEMAL CEM

Eskilerin ifadesi ile Gezgin dalya dedi. Az da olsa katkıda bulunmaya çalışan ve bir kaç sayı yazan biri olarak belki de en son yazı kaleme alacaklardan biriyim. Ama derginin ilk günden beri editörlüğünü yapan, adeta evladı gibi ona bakan sevgili dostum Halit Ömer Camcı ısrar edince kıramadım. Madem babası evladı için bir şey yapmamı istiyor, beceremesek bile zorlayalım dedim.

Böyle özel bir sayıda gezilecek yerlerden birini mi anlatmalıydım yoksa seyyahın not defteri tarzında yani eskisine benzer şeyler mi karalasaydım? Bunları düşünerek laptopumu açmıştım ama bunlardan ziyade derginin yaşadığı bir çok zorluktan sonra dalya demesinin önemine vurgulayayım, en azından girişi böyle yapayım dedim kendimce.

gezginin-ruhu-gezgindergi-losangles (2)

Benim gibi derginin yazarı olmaktan çok sadık takipçilerinden iseniz herhangi bir dergiye göre Gezgin’in 100. sayısını çıkarmasını niye bu kadar önemli gördüğümü anlayabilirsiniz. Bir kaç yazı kaleme almıştım. Uzun yolculuklar için tavsiyeler, uçakta iseniz, otel bakılırken vb tarzında tavsiyeler. Tesadüfün hoşluğuna bakın ki bu yazıyı da bir uçak yolculuğunda kaleme alıyorum. Hem de epey uzun bir yolculuk.

gezginin-ruhu-gezgindergi-losangles (3)

8 yıl önce neler tavsiye ediyorduk gezmek isteyenlere, şimdi neler ? Mekanlar açısından çok ciddi farklılıklar yok. Allah’ın yarattığı yerler aynı, insanlar geçen süre içinde bozmamışsa. Gidilecek, görülecek, bazen zevk alınacak, bazen de ibret alınacak o kadar çok yer var ki dünyamızda. İmkanı olup da gitmeyenlere, gidip de hayatına yeni bir renk, bakış açısı ve hatta ufuk katmayanlara, evlerine oturup kısır bir hayatın gelgitleri içinde boğulanlara üzülüyorum. İşi veya ulvi bir hedef için kendini bir yere- mekana adayanlara, sürekli okuyanlara değil tabi ki sözüm. Ama atalarımız da boşuna sormamışlar: çok okuyan mı bilir, çok gezen mi diye? Kutsal Kitabımızda bile Allah’ın nimetlerini görme adına yeryüzünü gezmekten bahsedilir.

gezginin-ruhu-gezgindergi-losangles (1)

İşte bu dergi bu yüzden oturanlardan çok yola çıkanların, en azından çıkmaya niyet edenlerin dergisi. Ve belki de ben sırf o yüzden diğerlerine göre daha çok seviyorum bu dergiyi. Beraber bulunduğumuz bütün ortamlarda yanından hiç ayırmadığı fotoğraf makinesi ile adeta hayatın her anını kareler içine alan bir editörü de olunca derginin, takip etmeyip de ne yapacaksınız.

8 yıl önce yazımı uçakta yazdıktan sonra dergiye yollamam için inişi beklemek zorundaydım. İnternet yoktu. Ama şimdi hemen bütün büyük havayolu şirketlerinde internet hizmeti var. Yanınıza almanız için kitaplar, aletler tavsiye ederdim. Ama şimdi çok gelişmiş TV sistemleri var uçaklarda. Ben klavyeme eğilmiş yazıyorum ama ABD den Avrupa’ya doğru Atlantiği geçen uçağımızda, etrafımdaki insanların büyük çoğunluğu kendi özel ekranlarından bir şeyler izliyorlar. Ekrana bakmayanların bir kısmı da laptop veya tabletlerinden bir şeyler izlemek ya da dinlemekle meşgul. Teknoloji süratle ilerliyor ve hayatımızın içine her yönüyle giriyor. Bu da günümüzün gezginleri ile 10 yıl öncesinin, 20-30 yıl öncesinin gezginlerini birbirinden ayıran farklar ortaya çıkarıyor. Ellerinde koca makinelerle fotoğraf çekmeye çalışanların yerini kısmen de olsa çok daha küçük ama üstün özelliklere sahip makinelerle gezenler almış durumda. Go-Pro gibi çok akıllıca düşünülmüş kameralar her yeri kaplamış durumda. Ve çok daha önemlisi de geziden dönmeyi beklemeden, telefonun çektiği her yerden kendi canlı yayınını yapabilen modern zaman gezginleri çıkmakta. Bir kaç ay sonra, bir kaç yıl sonra daha neler göreceğiz tahmin etmekte zorlanıyoruz.

gezginin-ruhu-gezgindergi-losangles (6)

Evet teknoloji gelişiyor ama değişmeyen, değişmeyecek olan bir taraf var; gezginlerin içindeki heyecan; görme, keşfetme, yaşama ve aktarma duygusu, coşkusu hep aynı kalacak. Cihazlar değişebilir, teknikler farklılaşır ama heyecan, coşku hep vardır. O kalktığı zaman, bir anlamda ruhunu kaybettiği zaman gezgin diye birisi kalmaz.

gezginin-ruhu-gezgindergi-losangles (2)

İşte bu dergi 100. sayısında bu heyecanı hala duyanlar için çıkıyor. İlk çıktığı günden beri hep öyle gördük ve eminim ki görmeye de devam edeceğiz. Umarım daha uzun süre aynı coşku ve istek ile çıkmaya, o heyecanı yaşatmaya, bizleri oturduğumuz yerlerimizden kıpırdamaya zorlamaya devam eder. Nice 100.
sayılara …

Gezgin’in Ruhu – Bu yazı 2015 yılının Haziran ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 100. sayısından alınmıştır.

Yazar : GEZGİN YAZAR

Türkiye'nin Gezi, Seyahat ve Fotoğraf Dergisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir