Gezgin Dergi
Yazı: Murat Kalay Fotoğraflar: Adnan Büyükdeniz
Ankara’nın 100 km batısında, eski Ankara-İstanbul yolu üzerinde bulunan Beypazarı, bu ay sizler için seçtiğimiz görülmeye değer bir mekân. 2011 yılı bildiğiniz üzere Toplumların kültürel mirasını korumak amacıyla kurulan UNESCO tarafından Evliya Çelebi yılı ilan edildi. Bu nedenle Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden alıntıyla başlamayı uygun gördüm.
” İlk kurucusunu bilmiyorum. Fakat ilk fatihi Kütahya beylerinden Germiyanoğlu Yakup Şah’ın veziri Dinar Hezar’dır. Onun için şehre “Germiyan Hezar” da derler.
Haftada bir gün güzel süslü bir pazar kurulup, bütün kıymetli eşyalar bulunur. Halkının uğraşları tiftik keçisi olduğundan, pazarında sof çok satılır. Müşterisi vardır. Senede bin kantar sof ipliği satılır. Sofu olmaz fakat güzel mümeyyizi olur. Pazarına her hafta etraf köylerinden 10 bin insan toplanır.’’ …
Sözlerden de anlaşılacağı üzere Beypazarı eskilerden buyana önemli bir ticaret merkezi konumundadır.
1800’lü yıllardan günümüze ulaşan tarihi konakların restore edilmesiyle açık hava müzesi görünümünü alan Beypazarı, el sanatları ve saray mutfağı tarzındaki yemekleriyle Türk Kültürü’nün mirasçısı olmaya devam etmektedir.
“Telkari Sanatı” ile yerin adını dünyaya duyuran gümüş işlemeliciliğinin yanısıra bakırcılık, yorgancılık, dokumacılık gibi eski el sanatları da belde de yaşatılıyor. Yöreye gelen turistler el sanatları atölyelerini gezme fırsatı bulabiliyor. Yöreye has Beypazarı güveci, etli dolma, höşmerim ve 80 katlı baklava gibi tescillenen lezzetleri, turistik işletme haline getirilen tarihi konaklarda ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor.
Turizmi canlandırmaya yönelik yapılan projeler neticesinde artan konaklama ihtiyacını karşılamak üzere turistik işletmelerin sayısı da artmış. Kapsamlı tanıtım çalışmaları sonucunda beldeyi ziyaret eden turist sayısı geçmiş yıllara oranla %1000 artmış.
Beypazarı’nı ziyaret edenlerin ilk durağı şehre hâkim bir yer, Hıdırlık Tepesi olmakta. Şehri kuş bakışı izlemek isterseniz, sizinde ilk durağınız olabilir. Beypazarı’nın sembolü olan tarihi konakları Alaattin sokakta görebilirsiniz. Yöresel ürünlerin satıldığı stantlar da kuruluyor bu sokağa. Sevdiklerinize buradan hediye alabilirsiniz.
Yerin kültürünü yansıtan eserlerin, antika eşyaların sergilendiği bir konak var. Müze olarak kullanılan tarihi konak, yerin geçmişine ışık tutan bir miras niteliğinde.
Görülmeye değer bir başka mekân da seminer ve çeşitli organizasyonlar için kullanılan Halk evi. Hafta sonları siyah beyaz fotoğraflar sergileniyor. Görmekte fayda var.
Yöresel el sanatlarının sergilendiği Halk Eğitim Merkezi, mutlaka görmeniz gerekenler arasında.
Gümüşçüler çarşısı belediye binasında bulunuyor. Beldenin simgelerinden olan Telkari Gümüş İşlemeciliği’nin el işi takıları, sevdiklerinize onları özel hissettirmenizi sağlayacak güzel bir hediye olabilir.
Hani yola çıkarken sevdiklerimize sorarız – bir istediğin var mı oradan diye?
Sevdiklerimiz, sağlıklı gidip dönmemizi dilerler. Bazen de sorarlar – Orasının neyi meşhur?
Şüphesiz sorulan şey yiyecek içecektir. Beldenin Beypazarı Kurusu meşhur. Sadece burada üretilen ve tazeliğini bir yıl koruyan lezzeti üretim yerleri taş fırınlardan alabilirsiniz.
Buraya kadar gelinir de kaplıcasına gidilmez mi? Yaklaşık 20 km mesafedeki Dutlu-Tahtalı Kaplıcası’na bir kez de olsa girmekte fayda var. Sağlık bir yana kaplıcalar çok keyifli oluyor.
Orman evleri yaz kış hizmet vermekte olup, vaktiniz varsa Karagöl Yaylası’nı da görmenizi tavsiye ederiz. Ormanlık alanları ve doğal gölü sayesinde önemli bir mesire yeri niteliğinde.
Kısacası Beypazarı görülmeye değer, kendine has kültürüyle eşiz bir mekân. Mimariyle ilgileniyorsanız buradaki konakları görmenizi mutlaka tavsiye ediyoruz.
Yolunuz açık, sağlığınız daim olsun.
Nereye Gidilir / Beypazarı – Bu yazı 2011 yılının Şubat ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 48. sayısından alınmıştır.
