Cumartesi , 23 Kasım 2024

Suuçtu Şelalesi

Su, bütün medeniyetlerin çıkış noktasıdır. Su hayattır, su yaşamdır ve su medeniyettir. Şehirlerin su kenarına kurulması boşu boşuna değildir.                                                                                                                                                                                                               

 

Yazı: Selman Paksoy – Özgür Çetin Fotoğraflar: Selman Paksoy

20. yüzyıla gelininceye kadar birçok şehir hala su kenarına ya da suya yakın yerlere kuruluyordu. Gelişen teknoloji ve altyapı olanakları şehirleri su havzalarından biraz uzaklaştırsa da hala birçok şehir için su vazgeçilmez bir yaşam kaynağıdır.

Suyun yüksek bir yerden serbest bir şekilde düşmesiyle meydana gelen şelaler ise hem dünyada hem de Türkiye’de ilgi gören doğal güzelliklerden biridir. Bu güzelliklerden biri de doğup büyüdüğüm Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinin sınırları içinde bulunan Suuçtu şelalesidir. Yaklaşık 38 metre yüksekten dökülen su hem gezi meraklıları için doğal bir sayfiye alanı oluşturur hem fotoğrafseverler için dört mevsim farklı fotoğraf imkanları sunar.

Nasıl Gidilir?

Suuçtu’ya gitmek çok da zor değil. Bursa’dan çıkıp İzmir (ya da Balıkesir) yönüne doğru hareket edince yaklaşık 80 km sonra Karacabey Harası’nı (at yetiştirme çiftliği) Mustafakemalpaşa tabelasını göreceksiniz. Karacebey Harası’ndan sonra birkaç kilometre boyunca sol tarafınızda göreceğiniz yolda at pansiyonları size hoşgeldiniz diyecek. Bu pansiyonlarda Türkiye’nin ve dünyanın en ünlü yarış atları stres atıp dinleniyor ve yarışlara hazırlanıyorlar. Geniş bir alana yayılan pansiyonları geçtikten sonra solda Mustafakemalpaşa tabelası sizi karşılayacak. İlçeye girdikten sonra Yalıntaş Köyü yolunu bulmanız gerekiyor. Sırasıyla Kayabaşı ve Muradiye Sarnıç köylerinden geçtikten sonra (ki 17 km’lik bir yolumuz var) Suuçtu şelalesine ulaşıyorsunuz. Yolun biraz virajlı ve yükselen bir rakıma sahip olduğunu hatırlatayım. Hiz limitlerine ve yol durumuna dikkat ederek ilerlemenizde fayda var.

 

Dört Mevsim Görmek Lazım

Rakımı 464 metre olan Suuçtu, her mevsim farklı bir tad veriyor insana. Özelikle fotoğraf çekmeyi seviyorsanız 4 farklı mevsimde buraya gelerek farklı sonuçlar alabilirsiniz. Suuçtu’nun etrafındaki farklı çeşitliliğe sahip ağaçlar özellikle kış ve sonbahar aylarında beyazın ve sarının tonlarını cömertçe bizlere sunuyor. Ayrıca etrafta yaşayan farklı hayvan ve bitki türleri de bu tonların cazibesini artırıyor. Şelalenin etrafında bol miktarda bulunan kayın ve gürgen ağaçları doğal floranın en önemli temsilcileri olarak bizi selamlıyor.

Piknik Alanı da Var

Suuçtu’ya ailenizle giderseniz piknik yapabileceğiniz alanlar da bulunuyor. Burada Orman Bakanlığı’na ait bir mesire yeri de var. Ayrıca şelaleye yakın noktalarda açık hava lokantası ve alabalık yiyebileceğiniz tesisler de bulunuyor. Eğer yanınızda yiyecek bir şey getirmediyseniz bu restoranlar size yardımcı olacaktır.

Fotoğraf için güzel bir mekan Suuçtu için en güzel fotoğraf konularından biri uzun süreli pozlama. Özellikle suyun akışını gösterecek uzun süreli pozlamalar ilgi çekici oluyor. Bu yüzden yanınızda sehpa götürmenizi tavsiye ederim. Ayrıca güneşli günlerde ışığın şiddetini azaltacak (varsa) ND filtrelerinizi de çantanıza koymanız gerekiyor. Öte yandan bu ziyareti soğuk günlerde yapmayı planlıyorsanız uygun bir şekilde giyinmelisiniz. Yine benzer şekilde fotoğraf makineniz için kılıf ve çanta gibi aksesuarları da unutmayın.

Videoyu da Unutmayın

Sadece Suuçtu için değil gittiğiniz birçok mekan için video çekimi yapmayı da unutmayın. Günümüzde birçok fotoğraf makinesinin video çektiği düşünülürse bu özelliği kullanın derim. Çünkü ilerde bu videoları izlerken yaptığınız ziyaretle alakalı anılarınızı canlı tutabilirsiniz.

Suuçtu şelalesi mesire yerleri, piknik alanları, doğal florası ve bitki örtüsündeki zenginliği ile hem yakın yerleri ziyaret etmeyi sevenler hem fotoğraf tutkunları için uygun bir mekan olarak karşımıza çıkıyor. Bu arada Mustafakemalpaşa’ya gelmişken tatlısının tadına bakmayı da unutmayın!

Bu yazı 2011 yılının Şubat ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 48. sayısından alınmıştır.

Yazar : GEZGİN YAZAR

Türkiye'nin Gezi, Seyahat ve Fotoğraf Dergisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir