Çarşamba , 24 Nisan 2024

Doğadan Gelen Sağlık

Yazı: Özlem Omay / İ.Tolga Özdemir  Fotoğraflar: Halit Ömer Camcı

Bitkiler yeryüzünde yaşamın ve yaşamanın kilit noktasındadır dersek sanırız yanlış ifade kullanmamış oluruz. Çünkü güneş ışığı sayesinde, kendi besinini kendisi yapan bitkilere pek çok canlı türünün yaşamını borçludur.

gezgindergi_dogadan_gelen_saglik(11)

Yine tıbbi ilaç, vitaminler, parfüm, kozmetik yapımında kullanılan ve özellikle son yıllarda tüketimi hızla artan bitki çayları da tüketim açısından önemli bir yer tutmakta. Uzun yıllardır Anadolu köylerinde, dağlardan toplanılan ve adına yayla çayı ya da dağ çayı denilen çeşitli bitkilerin sıcak suda demlenmesine dayalı tüketimler mevcutken, doğadan uzaklaşıp, binalara hapsolunmaya başladıkça kahvaltının vazgeçilmezi olan, çay bitkisinin (Thea sinensis) fermente olmuş yapraklarından hazırlanan koyu renkli, buruk veya acı lezzetli sıvı en çok tercih edilen olmaya başladı.

gezgindergi_dogadan_gelen_saglik(12)

Son yıllarda modern şehir insanları ihtiyaçları olan sağlık ve huzurun doğadan geldiğini yeniden hatırlamaya başladıkça, bitkisel çaylar büyük bir sektör haline geldi.

Doğa Koleji’nin şanslı örencileri için ise doğa konseptli eğitim modeli içinde aldıkları uygulamalı tarım dersi ile doğal yaşam, doğadan gelen sağlık kavramları ‘yeni bir keşif’ değil, içinde bulundukları ortamın tam da kendisi.

gezgindergi_dogadan_gelen_saglik(4)

Burada latince çiçek isimlerinin arasından kahramanlık isimlerini en fazla çağrıştıran, Agapanthus, Anthemis, Tagates gibi isimleri ile anılan öğrenciler, kendilerine ait alanlarda uzman eğitimciler ile birlikte sebze, meyve dikimi, reçel ve Beykoz kampüsünde bulunan ineklerin sütünün sağılarak yoğurt yapımı, biber közleme gibi çeşitli aktiviteler ile yaparak öğrenme ilkesini hayata geçiriyorlar.

Okulun kendi alanında yetiştirilen, bitkileri toplayıp yaptıkları taze bitki çaylarını yudumlarken yapılan sohbetlerde pratiğe geçirdikleri bilgilerinin tekrarı yapılırken, genel olarak bitki çaylarının insan sağlığına faydasını ve özel olarak da içtikleri bitkinin nelere iyi geldiğini öğreniyorlar.

Bilim dünyasının bitkiler konusunda ayrıntılı bir çalışma içine girmesi ile birlikte, yakın etkileri olan bitkilerin karıştırılarak çaylarının içilmesi söz konusu iken, her şeyin olduğu gibi bunların da aşırı tüketiminin doğurabileceği zararlara da dikkat çekiliyor.

gezgindergi_dogadan_gelen_saglik(10)

Bugüne kadar, kekik, nane, adaçayı, ıhlamur, biberiye, fesleğen, papatya, rezene çaylarını içen öğrenciler, bir sonraki derste yeni bir bitki çayı deneme heyecanını taşırlarken, diğer yandan evlerinde aileleri ile tüketim konusunda da aktif bir rol oynuyorlar. Yeri gelmişken burada da kısaca yoğunlukla içtiğimiz çayların özelliklerinden söz etmemiz gerekirse;

Nane Çayı; Nane, Eski Roma ve Mısırlılar zamanından bu yana, taze olarak günde en az iki yaprak antibakteriyel olarak kullanılan, taze olarak günde iki yaprak olarak tüketilmesi tavsiye edilen bitkidir.

Çayı, mutlaka tok karnına içilmesi gereken ve baş ağrısı, grip, stres gibi hastalıkların yanı sıra mide yanmasına birebirdir. İdrar söktürücü özelliğe sahiptir. İçerdiği mentol, midenin normal işlevini görmesine neden olur. Vücuda giren grip mikrobuna karşı savaştığı gibi, ileri yaşlarda ülsere yakalanma riskini de azaltır. Sabahları mide bulantısını keser.

gezgindergi_dogadan_gelen_saglik(9)

Rezene Çayı; Yemekten ortalama 15 dk sonra içilmesi halinde, reflü, hazımsızlık, şişkinlik ve gaz gibi sindirim sorunları yaşayan kişiler için sorun çözücüdür. Çocuklarda iştah açıcıdır. En az bilinen faydalarından birisi, ağızdaki kötü ya da acı tadı yok etmesidir.

Biberiye Çayı; Cilt sıkılaştırıcı olarak tonik yerine de kullanılan bu çay içilmesi halinde diüretik etkiye sahiptir. İdrar söktürür ve yüksek tansiyona iyidir. Ancak günde iki bardaktan fazla içilmesi halinde ise düşük tansiyona bağlı baş dönmesi yapabilir.

Ihlamur Çayı; Gerginliği giderici özelliği mide-bağırsak spazmlarını da çözer. Aç karnına içilmesi halinde, fazla iştahı keser. Öksürük kesici, terlemeyi giderici ve balgam sökücüdür.

gezgindergi_dogadan_gelen_saglik(8)

Adaçayı; Halk arasında kötürüm olarak bilinen felçli hastaların direncini arttırdığı da bilinen adaçayı yaprakları sıcak suyun içerisinde üç dakikadan fazla kalmamalıdır. Diş ve dişeti hastalıkları için birebirdir. Soğuk suyu gargara olarak da kullanılır. Mantar ve virüs enfeksiyonlarında da
destekleyicidir.

Böğürtlen; Dikenli ve çalı görünümünde bir bitki. Ekilmemis yerlerde, çit, yol ve hendek kenarlarında çok bulunur.Meyve birçok meyvenin oluşturduğu bileşik küre biçimindedir. Kullanılan kısımları yaprakları ve çiçek tomurcuklarıdır.

Yapraklar çiçek açmadan toplanır, gölgede kurutulur. Yapraklarda tanen ve organik asitler ihtiva eder. Hafif kabız edici özelliği olmakla beraber; diş etleri, bademcik ve boğaz iltihaplarında, ishal ve basurda kullanılmaktadır.

gezgindergi_dogadan_gelen_saglik(7)

Kuşburnu; Çok yoğun vitamin zenginliği nedeniyle gözlerin dostudur. Vücuda dirilik sağlar. 100 gram kuşburnunda bir sandık portakala eşdeğer C vitamini vardır. İyi bir raşitizm ilacı, etkin bir kan temizleyicisidir. Güçlü bir kurt düşürücü ve bağırsak yumuşatıcısıdır. Mide kramplarına ve sindirim sistemi zorluklarına karşı faydalıdır. Romatizma ağrılarını gideriyor. Basur tedavisinde iyi sonuç veriyor.

Papatya; Çiçek durumu başları, çiçek açmadan önce toplanarak gölgede kurutulur. Çay halinde sabahları aç karnına bir bardak içilebilir. İdrar çoğaltıcı, iştah açıcı, yatıştırıcı ve gaz söktürücü etkilere sahiptir. Basur memelerinde ağrı kesici, tedavi edici etkiye sahiptir.Boyar madde olarak da kullanılır.

Hindiba: Hem salatalarda, hem de haşlanarak zeytinyağı ve limon ilavesiyle kullanılabilen hindiba, iyi bir idrar söktürücüdür. Hindiba, karaciğer hastalarının, romatizmalıların ve şeker hastalarının sofralarının başköşesine oturtması gereken otlardan biridir. Bunlardan başka bağırsakları yumuşatır, müzmin romatizma, gut, böbrek ve safra kesesi hastalıklarında yararlıdır.

gezgindergi_dogadan_gelen_saglik(5)

Hindiba köklerinden yapılan kahve, iyi bir iştah açıcıdır. Romatizma hastaları ilkbahar ve sonbaharda 4–6 hafta arası sabah ve akşam hindiba çayı içerek kür yapabilirler ve faydasını da hızla görürler. Hindiba çayı hazırlamak için kişi başına 1–2 tatlı kaşığı doğranmış hindiba kullanılır.

Yoğurtotu çayı; Böbrekleri, karaciğeri ve dalağı hastalık yapıcı maddelerden arındırır. Lenf kanseri dahil, lenf sistemi hastalıklarında, hastalık ne kadar ağır olursa olsun, bu çay her gün (3-5 bardak) içilebilir. Bitki çayı, içten çay ve dıştan (haricen) kompres-yıkama biçiminde kullanıldığında, çok büyük bir hızla, deri hastalıklarını, yaraları ve kan çıbanlarını iyileştirebilir. Ayrıca bu ılık çayla yüz yıkandığında, pörsük, sarkık ve kırışık deri gerginleşir.

Bitkinin sıkılarak elde edilen özsuyu da, her gün hasta deriye sürülüp, kuruması beklenerek kullanılabilir. Bitki, epilepsi (sara), histeri, parkinson hastalığı (kasların istem dışı hareketliliği ), sinirsel rahatsızlıklar, idrar tutukluluğu, kum ve taş rahatsızlıklarında da önerilir. Çok irileşmiş olsa da guatr hastalığı, yoğurtotu çayı ile gün boyunca ısrarla sürekli derin gargaralar yapıldığında ve arada bir yutulan yudumlar yoluyla uygulanan 4-6 haftalık bir kür sonucunda önemli ölçüde küçülebilir.

Son zamanlarda, ses telleri aksaklığı veya ses kısıklığı (disfoni) sıkça rastlanan bir durum olup, bitki çayı ile yapılan gargaralar, bu aksaklığı kısa sürede düzeltebilir. Bu durumda bitki kaynatılır ve gün boyunca, elden geldiğince sık ve derin gargaralar yapılır.
İsviçreli herbalist Künzle’ye göre, ağır böbrek hastalıkları ve böbrek iltihaplanmalarında da, tüm tedaviler başarılı olamamışsa bile, yoğurtotu güvenilir bir bitkidir. Böbrek hastalıkları için, yoğurtotu, altınbaşak ve sarı ballıbaba ile eşit oranda karıştırıldığında, çok daha etkili bir çay elde edilmiş olacaktır.

gezgindergi_dogadan_gelen_saglik(3)

Yogi çayı; Hintli yogilerin içtiği baharatlı bir çaydır. Tam da kış mevsimine uygun, yani ısıtıcıdır. Ayurvedik bir çay yogi çayı ve yoğun baharatların karışımından oluşmaktadır. Bu çayı hazırlamak için ufak bir tencereye bir parça kabuk tarçın, 4-5 kakule tanesi, 1 ufak kök zencefil, 2 karanfil ve 4-5 adet tane karabiber koyun. Üzerine 2 su bardağı su ilave edip 5 dakika kadar kaynattıktan sonra dilerseniz içine 1 tatlı kaşığı siyah çay ekleyip biraz demlendirip süzün. Dilerseniz sütle karıştırıp için.

Isırgan Otu çayı; Isırgan, birçok rahatsızlığa iyi gelen ve sonbahardan ilkbaharın sonuna kadar bahçelerde bol miktarda yetişen bir ottur. Özellikle metabolizma rahatsızlıklarına, mide, bağırsak, böbrek, romatizma ve gut hastalıklarına iyi gelir. Ayrıca nefrit, sarılık, idrar yolları taşları ve özellikle kansere karşı günde 3-4 fincan ısırganotu çayı çok yararlıdır. Isırgan çayını hazırlamak için kişi başına bir tatlı kaşığı kuru veya bir avuç taze ısırganotu yeterlidir.

Yeşil Çay; Yeşil çayda bulunan polifenoller antioksidan özelliğe sahip olduğundan kalp hastalıkları riskinin azaltılmasında etkili olabilmektedir. Bu nedenle kahve ve siyah çay yerine yeşil çay öneriliyor. Diğer yandan seyrek görülmekle beraber uzun süreli kullanımlarda yeşil çay nefes almada güçlük, dudaklarda, dilde ve yüzde şişkinlik gibi ciddi alerjik reaksiyonlara yol açabilmektedir.

Kekik Çayı; Kekik çok güçlü bir antiseptik olarak biliniyor. Kekik yağından elde edilen timol birçok ilaçta, hatta ameliyatlarda yara temizlemek için kullanılıyor.

Eski zamanlarda salgın hastalıklarda kullanılan kekik günümüzde de grip salgınlarında bol bol kullanılmalı. Ve boğmaca olana, öksürene, bronşite yakalanana, midesi rahatsız olana, ishal olana, adet sancısı çekene kekik çayı içirmeli. Böcek sokmalarında deriye sürülerek kullanılan kekik, cilt hastalıklarında da banyo suyuna atılarak kullanılabiliyor.

Zencefil; Ayurveda ve Çin Tıbbı’nda 5 bin yıldır kullanılan zencefil, ısıtıcı bir ottur. Özellikle metabolizma rahatsızlıklarında temizleyici, düzenleyici ve canlandırıcı bir etkiye sahip. Ayrıca faranjitte, ishal, gaz gibi durumlarda, kan dolaşımını artırmak için, kas hastalıklarında ve romatizmal ağrılarda kullanılıyor. Soğuk algınlıklarında çayını içebilir, öksürük için zencefil-zerdeçal-bal karışımını sabah ve akşam aç karnına şurup niyetine kullanabilirsiniz. Zencefil canlandırıcı olduğu için akciğerleri temizler, gazı önler ve terlemeyi artırarak cildin de temizlenmesini sağlar.

Doğadan Gelen Sağlık – Bu yazı 2007 yılının Mayıs ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 4. sayısından alınmıştır.

Yazar : GEZGİN YAZAR

Türkiye'nin Gezi, Seyahat ve Fotoğraf Dergisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir