Cumartesi , 20 Nisan 2024

Havaalanı Maceraları : X-RAY den Geçmek Kolay Mı?

İnsanın adının önüne Gezgin konup bir de uzman sıfatı ile yazmaya başlayınca hayata bakışı değişebiliyor. Gözlem yeteneğiniz hayli fazla ve aynı zamanda dikkatli biri iseniz yaşadığınız olaylarda, geçtiğiniz yollarda, uğradığınız mekanlarda, gezdiğiniz diyarlarda ilginç noktaları yakalar , farklılıkları görebilirsiniz. Bir müddet sonra tecrübeli biri olarak aynı yerlerde aynı hatalar yapılmasın, Amerika’nın keşfi ile tekrar uğraşılmasın diyerek dostlarınızla bu tecrübelerinizi paylaşabilirsiniz. Bu paylaşımın; şayet istifade etmeyi bilen birilerine yapılmışsa, kendilerinin farkında olamayacakları kadar zaman-enerji-para-tecrübe kazandıracağı muhakkaktır.

Ama hayatınızın tabii seyri içinde yaptığınız bu iş sizden bir vazife olarak istenmeye başlayınca veya bu dergide olduğu gibi kendi kendinize kaşınmış iseniz birden bire o eski kolaylığını kaybeder, en zor işlerden biri haline gelir. Uçakta, otobüste, vapurda inerken, binerken dikkat kesilirsiniz. Aynı özeni arabada, trende hatta gezinizin bir parçası ise faytonda bile göstermeye başlarsınız. Otelde oda bakarken, araba kiralarken, alışveriş yaparken, müze gezerken, restorantta yemek yerken de durum farklı değildir.

İşte ben denizin de hayatı, hayata bakışı işin içine Gezgin Kültür gibi kaliteli bir dergide yazmaya başlayınca bir nebze de olsa değişti. Özellikle de ülkemiz ile ülkemizin batı tarafında kalan ülkeler arasındaki uygulamalar, ulaşım şekilleri, müşteri memnuniyeti, olaylara yaklaşım tarzları, turizm zihniyetleri dağlar kadar farklı olunca, bunları da eskiye oranla daha fazla fark eder hale gelince asabiyet katsayılarımda artış olmaya başladı. Neden bahsettiğimi daha rahat anlamanız ve konuya da bir yerden girmek için hava alanlarımızdan başlayalım.

Efendim, bildiğiniz gibi bütün dünyada hava alanları güvenliği ile ilgili arama ve kontrol hassasiyetleri meşhur 11 Eylül’den beri arttı. Gelişen teknoloji ile yeni arama cihazları ortaya çıkarken aranacak eşyalar da çeşitlendi. Hangi eşyanın çanta içinde, hangisinin çanta dışına çıkarılacağı bile standarda bağlandı. Mesela; bütün elektronik eşyalar çantanın içinde yer alabilirken laptoplar ve video kameralar çantanın dışına çıkartılıp ayrı şekilde x-ray cihazından geçirilir. Hemen bütün dünyada uygulama bu şekildedir.

İstanbul Atatürk Havalananının da dış hatlar terminalinde en dış kapıda polis noktası, x-ray chazı bulunuyor. Batı ülkelerinin hemen hiçbirinde, Amerika’da hiç bir yerde dış kapıdan girerken kontrol olmaz. Bizim ülkemizin hassasiyetlerini dikkate alarak bu konuya takılmadan geçiyoruz. Emniyet görevlisi sizden laptopunuz varsa çantanızdan çıkarmanızı ister. Laptopu ayrı bir tepsiye koyarsınız. Cihaz x-ray dan geçer. Sonrasında yapılması gereken ise laptopu çantanıza koymaktır. Ama öyle olmadığını, terör karşısında çılgınlık diyebileceğimiz düzeyde güvenlik uygulamaları yapan Amerikalıların bile düşünemediği ciddiyetteki kontrol mekanizmasının ülkemizde var olduğunu fark edersiniz. Görevli laptopunuzu çalıştırmanızı ister. Durduk yerde laptop açılıp çalıştırılır. Görevli şöyle bir bakar ve tamam der. İç hatlar terminalinde ise dış kapıdaki arama noktasında değil de biletli yolcunun geçebildiği ikinci noktada laptop çalıştırma uygulaması yapılır. Laptop niye çalıştırılır? Kötü niyetli birisi bunu basit bir programla halledebileceği gibi daha başka yollarla da aşmak mümkündür. Ayrıca bataryam bitmiş diyerek açmadan geçtiğim durumlar da olmadı değil. Laptop çalıştırmak benim gibi bilgisayardan iyi derecede anladığını düşünen birini sebebi üzerinde düşündürürken bunun başka ülkelerde olmaması da enteresan. En azından “ne yapalım bizim ülkede böyle” diyerek kabullenseniz bile farklı uygulamaları görünce daha bir şaşırırsınız. Mesela; İstanbul’da değil de İzmir’de iç hatlar terminaline giriş yapılırken bırakın laptopu açtırmayı, çantanızdan bile çıkartmanızı istemiyorlar. Anlattığım örneklerin hepsi çok kısa bir süre önce bizzat yaşadığım olaylardır. Bir kaç sene önce İstanbul’da bir oyuncağın içindeki pilleri de çıkartmamı istemişlerdi. Şimdi en azından bu yok diye şükrediyorum.

Peki tavsiyemiz ne? Ben bir x-ray cihazına doğru ilerliyorsam laptopu çantadan çıkarıyorum. Üzerimde metal-elektronik ne varsa çantama koyuyorum. Ceket-palto ne varsa sormadan çıkarıyorum. Bunlar standart olanlar. Sonrası ülkeye, polis memuruna, hava alanına göre değişiyor. ABD de sormadan ayakkabımı, çoğu zaman kemerimi de çıkarıyor, Türkiye’de ise memurun bakışlarına göre laptopumu açmak üzere hazır bekletiyorum.  Size de böyle yapmanızı tavsiye ederim.

Hava alanı maceralarımız x-ray cihazı ile bitmiyor tabiki…

Bu yazı, Gezgin dergisinin 2008 yılının Haziran sayısında yayımlanmıştır.

Havaalanı Maceraları : X-RAY den Geçmek Kolay Mı? | Yazı: Kemal Cem Fotoğraf: Halit Ömer Camcı

Yazar : KEMAL CEM

Gezginin Günlüğü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir