Cuma , 26 Nisan 2024

AFGANİSTAN : Getigcer Köyü

Gençlik heyecanları genelde unutulmaz; ilk aşk, ilk kavga, ilk seyahat… Aradan yıllar geçmiş olsa da o ilk heyecan verici unsurlarla karşılaştığınızda dudaklarınızda hüzünlü bir tebessüm oluşur; yorgunluğunuzun ve zamanın idrakine erişirsiniz. Bir duygu belirir; zaman nasıl da hızlı geçiyor. Devrimler çağının sonuna yaklaşıldığı bir dönemdi. Afganistan işgali, ergenliğe adım attığımız yıllarda yerelden çıkıp evrensel düşüncelere daldığımız günlerin en önemli konu başlığıydı.

Yazı ve Fotoğraflar : Süleyman Gündüz

Bir duygu belirir; zaman nasıl da hızlı geçiyor. Devrimler çağının sonuna yaklaşıldığı bir dönemdi. Afganistan işgali, ergenliğe adım attığımız yıllarda yerelden çıkıp evrensel düşüncelere daldığımız günlerin en önemli konu başlığıydı.

gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (4)

Öğrenci evimizde ülke dışından ilk konuklarımız Afganlılardı. Giyeceklerimizi ve soframızdaki aşı paylaşmıştık onlarla. O günlerde varabilmek, benzeşir duygularla omuz omuza vermek ve yan yana durabilmek için can attığımız dostlar diyarıydı.

35 yıl önceki heyecanı aynı şekilde yeniden duyabilmek mümkün mü bilmiyorum? Aradan geçen zaman bazı duygularımızı aşındırmış olsa da; varacağım coğrafyada yaşayanlar kardeşlerim, dostlarım.

gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (5)

Yüreğimi dinliyorum: 35 yıl içinde gelişen olaylar bir hayal kırıklığı oluşturduğundan geçmişin idealist duyguları önemli bir yara aldı, yerini yenilmişlik duygusu kapladı. Uçağa biniş kartımızı alıp, valizimizi teslim ederken karışık duygular içinde idim.

Günün ilk ışıklarıyla Hindi Kuş dağlarının üzerinden süzülerek Kabil’e indik, mihmandarlarımız Ahmet Munip ve Abdülbasit’le buluşup şehre doğru yola çıktık.

gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (6)

İlk izlenim her zaman önemlidir derler. Batıya gittikçe zaman hızla akar, burada durmuş gibi. Hayat doğal akışında seyretse, bunu doğunun gizemi olarak anlayabilirdik. Ama Afganistan bir kısım zorlukları içinde barındırıyor ve yaşıyordu. 35 yıl öncesiyle bugün arasında tek fark: araçların çoğalması ve birkaç yeni binanın yapılmasıydı.

Kabil’de dinlediğimiz hikâyelerden sonra tedirginlik hâkimdi güne ve geceye.

gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (7)

Geceleyin 50 yıllık gecikmiş bir buluşmayı tamamlayıp otelimize dönmek üzere sokaklarda yürüdüğümüzde kendi ayak seslerimizin dışında, tek tük hızla hareket eden araçların gürültüsü, kamu ve elçilik binalarının önünde kum torbalarının ardında bekleyen askerlerin fısıltıyla konuşmalarından başka ses duyulmuyordu. Ayak seslerimiz bile tedirginlik yaratıyordu üzerimizde.
Müslümanların yaşadığı diyarlar huzurun ve emniyetin adıydı bir zamanlar. Seyyahların hatıratlarında Doğu Türkistan’dan Budapeşte’ye ve Endülüs’e insanların korkusuzca yolculuk ettikleri yazılıydı. Kim bozdu bu durumu?

gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (8)

Sabah gün doğmadan Kuzeye Tahhar’a hareket etme kararı aldık. 10 saatlik bir araba yolculuğu yapacağız. Kabil, Parvan, Bağlan, Hindi Kuş dağlarından Salang geçidini geçip Kunduz üzerinden Tahhar’a varacağız. Yol güzergâhımız sorunlu olduğundan; kalacağımız yere gün solmadan ulaşmak için hızla hareket ediyoruz.
Hindi Kuş dağlarının zirvesine ulaştığımızda dostum rahmetli Gazi Bahaddin Yıldız’ı düşündüm. O, bu dağları ve bu ülkeyi ne kadar çok seviyordu. Birkaç yıl önce bu dağlarda geçirdiği bir uçak kazasında vefat etmişti.

gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (9)

Akşam ezan sesleriyle Tahhar’a giriyoruz. Geceyi Talaqan’da geçirip ve sabah erkenden Hoca Bahuddin’e bağlı Getigcer köyüne hareket ediyoruz.
Bir yanımızda Afgan ovası diğer yanımızda Tacikistan dağları akarken kerpiç evlerden oluşmuş köylerden geçiyoruz. Yol boyunca 1979 Sovyet işgalinde tahrip edilmiş zırhlı araçlar ve tanklar görüyoruz.

gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (10)

Hava kapalı, soğuk ve incecikten bir yağmur var. Karın habercisi olduğunu söylüyor Abdülbasit.

Getigcer köyünün girişinde koyun sürüleri ve çobanlar karşılıyor bizleri. Toprak yolda ilerleyip Kerpiç evlerin arasından geçerek M. Musab’ın yönetmenliğini, Mehmet Parmaksız ve Sinan Kol’un çekimini yapacağı Molla Miraceddin İsa’nın ailesinin yanına ulaşıyoruz. Selamlaşıyoruz; Selamünaleyküm-Subhunhayr, yahşımısız. Tanışıyoruz.

gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (11)

Baba Molla Miraciddin, 2010’daki seçimlerde desteklediği parti konvoyuyla Rostaq’a giderken ABD’nin hava saldırısına uğramış ve şehit olmuş. Molla Miraceddin Getigcer’in eski muhtarı, halk hekimi ve eczacısı imiş. Geride bir eş ve 6 yetim çocuk bırakmış. Belgeselin ana konusu: “Yasemin İsa’nın bir günü”.

1980’lı yıllardan bugüne Afganistan bu tür nice öyküleri içinde barındırıyor ve her gün bir yenisi ekleniyor.

gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (12)

Bir müddet buralarda konaklayacağız. Akşamları kalacağımız yer ise: Hoca Bahuddin kasabasında TİKA’nın inşa ettiği ve hizmet sunduğu kliniğin misafirhanesi.

Belgesel çekimi esnasında bölge insanıyla kısa sürede kaynaşıyoruz. Ayni dilin farklı lehçelerini konuşuyoruz, aramızda tek fark dildeki Farsçanın etkisi. Özbek, Tacik ve Peştun dilleri Farsçanın lehçesine dönüşmüş durumda.

gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (13)

Giysilerimizin de farklı olduğunu ifade etmeliyim. Kuşkusuz Afgan giysisi bir karakter taşıyor. Köyümüzde 15 bin insan yaşıyor ve elektrik yok. Su kuyu sularından gideriliyor. Evler kerpiç duvarlarla çevrilmiş bahçe içinde. Her evin misafire uygun bir odası var. Sabah kahvaltımız çay ve tandır ekmeği, öğle ve akşam pirinç lapası. Siyah ve yeşil olmak üzere iki tür çayımız var.

gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (14)

Anne Melike’nin tandır ekmeği temel gıdamız. Sabuhuddin, Yasemin, Şefik, Atıf ve 5 yaşındaki Medina sorumluluklarımızla bizleri yüzleştiren geleceğimiz. En büyük kardeş Veyusiddin günlüğü 58 Afgani’ye (1 Amerikan Dolarının karşılığı) başka bir köyde işçilik yapıyor ve ailenin tek geliri bu.

gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (15)

Yaşanan işgallerden dolayı ruhların dışında büyük bir yoksulluk hâkim coğrafyaya.

Havalar düzeldi. Gün erken başlıyor Amu Derya nehrinin havzasında.

Güneş yükseldiğinde hummalı bir çalışma göze çarpıyor. Yazın sonunda biçilen çeltikler (pirinç) kurutulmak için yayılıyor. Çeltik ayak sürerek karıştırılıyor. Kerpiç evlerinin aşınan yüzeylerini tamir ediyor bir kısım insanlar. Öte yandan kışa hazırlık için odun toplamak üzere eşeklerle Amu Derya’nın bir kolu olan Panj nehrini geçerek ormana gidiliyor. Çocuklar için sabah camide Kur’an öğrenimi ve öğle sonrası okul.

gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (16)

Her şey topraktan veya toprağın süzgecinden geçmiş. İnsanlar ne kadar da toprakla bütünleşmiş. İnsanın kendisi, giyecekleri ve yiyecekleri hepsi topraktan veya toprağın bahşettiği. Cips paketlerini ve naylon poşeti saymazsak teknolojinin türettiklerinden sadece alüminyum tencere, güğüm ve demlik var. Onlar da topraktan. Burada huzur da, keder de, yoksulluk da paylaşılan bir durum. Fotoğrafçı için bulunmaz bir coğrafya. Çektiğiniz her fotoğraf sizi inşa eden medeniyetin bir parçası. Burada insan, oluyor ve insan kalıyor. Bazı coğrafyalara seyahat bir okul gibidir; öğretici ve terbiye edici. Her şeye rağmen Afganistan benim ülkem ve Afganlılar benim insanlarım.

Her fotoğraf benim hikâyemdir.

AFGANİSTAN : Getigcer Köyü – Bu yazı 2015 yılının Ocak ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 95. sayısından alınmıştır.

gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (17) gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (3) gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (2) gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (1) gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (22) gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (21) gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (19) gezgindergi-dunya-afganistan-getigcerkoyu (18)

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir