Cumartesi , 27 Nisan 2024

Alaçatı Ot Festivali

Yazı ve Fotoğraflar: Kadir İrkin 

Alaçatı, Ege’nin en güzelidir o. En güzel süslerini bahar da takınır. Her mevsim güzelliği bir başkadır ama baharda bambaşka lezzetlidir. Karanlık, soğuk ve gri geçen uzun bir kışın ardından takvimde bahar aylarının gelişini görmek bile insanı her şekilde mutlu ediyor. Şehirlerdeki kısıtlı parklarda bile bu bahar coşkusunu hissederken, gelin bu dozajı maksimuma çıkarıp bir de baharı Alaçatı da tatmayı deneyin, mutluluğunuz zirve yapacaktır.

Daha önceki yazılarımda değinmiştim, keyifli ve acelesi olmayan yolculuklar için otobanları pek tercih etmem, baharın bu harika yarımadadaki ilk dokunuşlarını daha iyi görebilmek için aceleniz yoksa eski yoldan gidiniz Alaçatı’ ya. Yarımadanın kılcal damarlarını görmeniz ve hissetmeniz lazım. Urla’ ya kadar trafik biraz mutsuz etse de Urla’ dan sonra doğanın enfes şöleni görülmeye değer, rengarenk çiçekler, rengarenk ağaçlar, yemyeşil otlar Alaçatı’ ya kadar eşlik ediyor bize. Deniz kokusunu saymadım bile..

Alaçatı her şeyiyle özel bir karaktere sahip, özgün dokusu, mimarisi, örnek olacak çizgisi, yaşattığı kültürleri, geçmişin izleri, yemekleri, zeytinyağı, sakızı, rüzgârı, kekiği ve anıları ile dopdolu. Halen sokaklarında geçmişin canlı tanıkları dolaşıyor, halen oturduğunuz bir kahvede sohbet edip geçmişi hakkında detaylı bilgi alabileceğiniz insanlar var. Sokaklarında her attığım adımda, her solukta keyif aldığım çok nadir yerlerden biridir.

gezgindergi-turkiye-alacati-ot-festivali (4)

Birçok konuda son yıllarda turizmin ve kültürün fenomen yerlerinden biri olan Alaçatı, ot festivali girişimleri ile bu konuda da fenomen olma yolunda ilerliyor. Neden olmasın ki, Ege ve Akdeniz in özgün ot yemek kültürünü temsil etmek, en çok zaten Alaçatı’ ya yakışırdı zira nüfus mübadelesi ile yıllarca harmanlanmış bir kültürün parçasıydı. Nesilden nesile aktarılmaya devam eden bir kültürün buluşma noktası.

Dünya sağlık örgütü tarafından yapılan araştırmalarda, en sağlıklı ve doğru beslenmenin Ege-Akdeniz kıyıları ve Girit’te olduğu tespit edilmiş. Bu bölgelerin temel ortak özellikleri deniz mahsulleri zeytinyağı ve ot yemekleri gelmektedir. Alaçatı’ nın rüzgârı, iklimi, kültürü her şeyiyle ot kültürünü yaşatacak ve sürdürecek nitelikte. Burada yetişen her şey fazlasıyla lezzetlidir.
Bir güneyli olarak et kültürünün içinde büyümeme rağmen ot yemekleri benimde ilgimi çekiyor, Özellikle nefis zeytinyağları ile harmanlanmış otlar tam bir şifa kaynağı. Deniz mahsullerinin yanında ise keyfi zirveye taşır. Yazıyı yazarken bile etkileniyorum, o derece..

Ot festivali kapsamında ilk önce kortej yürüyüşü ile karşılaştık, yöre insanın pozitif enerjisi ile katılımcılığı hemen hissediliyor. Bilmeyen birisi bütün bu etkinlikleri ticari bir faaliyet olarak görme hatasına düşebilir ama bu kültürü hisseden biri asla böyle düşünmez. Nesillerce aktarılan bu yemek kültürünün, otları tanıma kültürünün yaşatılma coşkusu bambaşka bir şey.

gezgindergi-turkiye-alacati-ot-festivali (5)
Kasabanın çeşitli bölgeleri etkinlik için hazırlanmış, çocuklar için yapılan faaliyetler, yöresel yemekler için açılan stantlar, birçok yerde rastlayacağınız kokusuyla büyüleyici lavanta stantları, resim ve fotoğraf sergileri, zeytinyağı satış reyonları ve Alaçatı’nın diğer kendi standart yaşamı. Festival de aynı zamanda farklı türlerde ot toplama ve tamamen amatör yemek yarışması yapılıyor.
Normal bir günde zaten Alaçatı sokaklarında dolaşıyorsanız bu ot yemeklerinin enfes kokusu sizi baştan çıkaracaktır. Ya bir butik otelin mutfağından, ya da yerel halktan Şefika Teyze’nin mutfağının penceresinden yayılarak. Her zaman bu lezzete ulaşabilirsiniz, zeytinyağı ve sarımsak kokusu elele verip, sokaklara hızla yayılıp davet eder insanı.. Bir de böyle festival zamanı ise buranın havasındaki enfes koku karışımını tarif etmem mümkün değil. Güzel bir aromaya sahip sızma zeytinyağı, sarımsak, çibez salatasına ekmek bandırmamış birine tabi bu lezzeti tarif etmem ise hiç mümkün değil..

Hangi otun yenilebilinir olduğu, hangi ottan neler yapılabilinir bunu bilmek gerek, bu da zaten bu festivalin en büyük amaçlarından biri. Giritliler şöyle dermiş, “keçinin yediği her ot yenilir”. Tabii bunun için keçileri takip etmeyeceğiz ama bu festivaller sayesinde bu ot yemek kültürünün tekrar güncel hale gelmesi çok güzel bir şey.

gezgindergi-turkiye-alacati-ot-festivali (6)
Bazı otlar kısa bir süre haşlanıp salata, meze gibi yeniliyor, kimisi kızartılıyor kimisinin ise etle beraber yemeği yapılıyor. Etle yemeği yapılan ot çeşidi olan şevket-i bostan festivalin gözdesi. Ben et severim diyenler için hem çok faydalı hem çok lezzetli bir seçenek, mutlaka denemelisiniz. Zeytinyağı, sarımsak ve limon ile yapılan, soğuk servis edilen ot yemekleri, en pratik, en lezzetlileridir benim için. Ama hepsinin ortak özelliği doğal şifa kaynağı olmalarıdır.

Alaçatı gezilerimizde rotamızın olmazsa olmazı Hacı Memiş Mahallesi, festival zamanı olsun olmasın bu ritüeli mutlaka gerçekleştiririz. Alaçatı dokusunun halen orijinalliğini koruduğu, yöresel insanların halen eskiden olduğu gibi yaşadığı endemik bir ortam. Eşimin ailesinin de mübadele zamanı geldiği ve bir zamanlar yaşadığı bu mahallede, birlikte anılarının izlerini süreriz. Hüzünlü biter çoğu zaman.

gezgindergi-turkiye-alacati-ot-festivali (7)

Mesela Bakkal Hasan Amca, yaklaşık elli yıllık bu mahallenin bakkalı, modernleşme adı altında tek tip olmaya karşı özgünlüğünü koruyan, çocukluğumuzun tipik bakkal dükkânı. İçeri girip çocukluğumuzun sembol içeceği olan gazozu alırız, zaten ilk yudumda geçmişe ışınlanırız, zaten geçmişe hızla geçiş yapmak için ortamda oldukça müsait. Hasan Amca eskiye ait her şeyi hatırlar, sanki daha dün yaşamış gibi anlatır, gözlerimiz dolar. Buradaki eski yaşamları bilen, o günleri yaşayan insanların Alaçatı’nın çok hızlı gelişmesi karşısında hüzünlerini görmek oldukça dramatik. Bu sene öğrendik ki artık Hasan Amca’da kapatmış bakkal dükkanını..

gezgindergi-turkiye-alacati-ot-festivali (1)
Ot kültürünün tanıtılmasında büyük katkı sağlayacak bu festivalin amacına her sene daha fazla yaklaştığını söyleyebilirim. Ama yemek kültürlerini sevenler; ot yemekleri için, otları tanımak için festivali beklemenize gerek yok. Ege’ nin pazarları bunu sürekli sağlıyor zaten. Bir cumartesi günü, lezzet uğruna yola düşün. Alaçatı pazarına gelin, bir sürü otu taze taze koklayın, mutlaka tadın. Restoranları zaten yüzlerce yıllık yemek kültürünü sizlere sunacaktır.

gezgindergi-turkiye-alacati-ot-festivali (2)

Alaçatı’nın geçmişinde yaşayan ve artık bitmekte olan bir neslin, Alaçatı’ ya bıraktığı eşsiz bir miras olacak bu yemek tarifleri. Ve artık o yemek tarifleri ile sonsuza kadar yaşayacaklar. Güzel aromalı bir yemeğin kokusunda hep onları anacağız, tıpkı babaannemin yemekleri gibi diyeceğiz. Bir zamanlar Marika ’nın Fatma’ ya öğrettiği ot yemekleri yeni nesillere böyle aktarılacak.

Bu yazı 2014 yılının Mayıs ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 87. sayısından alınmıştır.

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir