Pazartesi , 7 Ekim 2024

Baharat Kokulu Liman Kenti AKABE

Yazı ve Fotoğraflar : Gülay Karakaş

Her yurtdışı seyahati benim için hayatı durdurmak gibi. Zamandan kendime ayırdığım çok ama çok güzel bir parça, rutin içinde beni motive eden deneyimler demeti. Ayrıca berbat coğrafya bilgim yüzünden ülkeleri yerinde tespit etmem açısından önemli, biraz masraflı ama güzel.

gezgindergi_akabe19

Heyecanlı bekleyiş 

İklim değişikliği yüzünden bavul hazırlarken biraz kafam karıştı ama o işi de az hasarlı olarak hallettim. Biraz ağır oldu ama kadınların bavulu ne zaman hafif olur ki? (O ağır bavul ayağımın üstüne bavul düştü ve ufak bir yaralanmaya sebep oldu.)

gezgindergi_akabe14

Nasıl bir ülke göreceğimi merak ediyordum. Biraz araştırma yaptım. Daha önce de Arap ülkelerine gittim ama tabii ki her ülkenin kendine has bir tadı, kendine özgü bir havası vardı. Şimdi Ürdün’deki Akabe şehrine gidiyoruz. Burası Ürdün’ün güneyinde Akabe Körfezi kıyısında yer alan önemli bir liman şehri ve şehir Ürdün’ün denize açılan tek limanı. Biz de dalışlarımızı ve gezimizi bu şehirde gerçekleştireceğiz.

gezgindergi_akabe17

Genelde havaalanına kendim giderim ama bu sefer mâaile havaalanına geldik. Dalış hocamı beklerken oldukça heyecanlıydım. Karşımda kimi göreyim! İki sene önceki Bodrum eğitim dalışından arkadaşım Mete. Tanıdık yüz görmek çok güzeldi. Biz sohbete dalmışken Erkut ve Levent Hocamız da geldi. Toplam on iki kişiydik. Yaklaşık 3 saatlik yolculuğun ardından Akabe’ye inerken yeryüzü ışıl ışıldı.

gezgindergi_akabe07

Titreten deniz 

Ürdün’de kahvaltı kültürü bizimkine çok benzer olduğundan sıkıntı çekmedik. Kahvaltıdan sonra tekneye doğru hareket ettik. Akabe şehrinden Kızıl Deniz’e açılınca hem İsrail, hem Mısır hem de Suudi Arabistan görülebiliyor.

İlk gün iki dalış yaptık. Önceki dalışlarımda iki dalış arasında mola verip yemek yerdik ama bu kez dalışları peş peşe yaptık. Su altı inanılmazdı. Türkiye’de görmediğim balıkları ve mercanları görme şansım oldu. Birinci dalışta bir tank batığı, ikinci dalışta ise muhteşem balıklar gördüm. Balon balıklarını ve nemoları (anemon-palyaço balığı) izlemek harikaydı.

gezgindergi_akabe01

İlk dalıştan sonra o kadar çok üşüdüm ki, çay içerek ısınayım dedim ama titreyen elimin sarsıntısından ve etrafa saçılan sıcak çaydan insanlar sağa sola kaçıştı. Hiç bu kadar titrediğimi hatırlamıyorum. Çay içmede başarılı olamasam da yemekleri yemekte sıkıntı çekmedim. Teknedeki yemekler çok güzeldi, özellikle humusa bayıldım. Oda arkadaşım Selen ise bize enfes bir darbuka konseri verdi. Meğer Mısırlı Ahmet’ten ders almış.

gezgindergi_akabe09

Baharat kokulu şehir

Geri dönüşte deniz kenarından başlayarak şehri keşfe çıktık. İnsanlar sahilde oturup nargile, çay, kahve içerek gün batımını izliyorlardı. Biz de fotoğraf çekerek gün batımını seyre katıldık. Burada kahvelerin ve bazı yemeklerinin içine koydukları değişik bir baharat var. Şehre bu baharatın kokusu sinmişti.

gezgindergi_akabe13

Şehrin en büyük camisi olan Şerif Hüseyin Camii’ni ziyaret ettik. Bu beyaz caminin mimarisi farklı ve zarif. İnsanlar ise gayet sıcak ve yardımsever. Türk olduğumuzu öğrenince daha da sıcak davrandılar. (Gerçi beni çoğunlukla Arap zannedip, Arapça konuşmaya çalıştılar.) Ürdün’de dikkatimi çeken en önemli şey, insanlar yaya geçidine gelip beklediklerinde araçların kendiliğinden durarak yol vermeleriydi.

gezgindergi_akabe02

Akşam yemeği için Ali Baba Restaurant’a gittik, daha önceden araştırdığım yemeklerden Ürdün’ün milli yemeği “mensef”i (altına pilav serilmiş pilav tabağı ve ekşi yoğurtta pişirilmiş kuzu etiyle epey doyurucu bir yemek) ve kebapları tattım. Bizim damak tadımıza çok uzak değil, Ürdün’de bir Türk aç kalmaz.

Yosun mu balık mı? 

İkinci gün benim sol kulağımda problem olduğu için o gün dalmadım. Arkadaşlarım gemi batığı ve Japanese Garden dalışları yaptılar. Bu gemi Kral Abdullah’ın emriyle batırılmış. Şu anki kral II. Abdullah’ın ve ailesinin fotoğraflarını şehrin her yerinde görmek mümkün.

gezgindergi_akabe11

Akşam yine şehri keşfe çıktık, bu sefer ara sokaklara girip sokak lezzetlerini deneyelim dedik ve falafel yedik. Falafel nohuttan yapılıp yağda kızartılarak servis edilen bir yiyecek. Türkiye’de de artık çok tüketiliyor.

Üçüncü gün iki farklı dalışta çok farklı balıklar görme şansım oldu. Dalış rehberimiz Talat, eliyle müren besledi, anne müren hep aynı kayada yaşarmış. Kaplumbağa ve denizatı, balon balığı, aslan balığı ve “eel fish” gördüm. Eel fish deniz altında tarla gibi bir alanda yosun gibi duran ama yaklaşınca dönerek kuma giren enteresan balıklar.

gezgindergi_akabe16

Sessiz Petra 

Dördüncü gün ise antik kent Petra’ya gittik. Petra, Ürdün’ün Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasında bulunan UNESCO Dünya Miras listesinde yer alan bir antik kent. Petra’ya Akabe’den yaklaşık ir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra ulaştık.

gezgindergi_akabe20

Burası, kumtaşı kayaların renginden dolayı ‘Gül Kızılı Şehir’ olarak da anılıyor. Atlar ve develerle de gezilebilen muhteşem bir kanyon içinden geçerek önce El Hazne kısmına vardık. Ürdün vatandaşlarından 50 kat fazla giriş ücreti verdiğimiz için biraz bozulduk ama sonra manzara görünce her kuruşuna değdiğini anladık.

gezgindergi_akabe10

Antik kent MÖ 400 ile MS 106 yılları arasında Nebatilere başkentlik yapmış ve Roma İmparatorluğu tarafından işgal edilene kadar başkent olarak varlığını sürdürmüş. Sonraki yüzyıllarda deprem ve ekonomik sıkıntılardan dolayı kent gözden düşmüş ve zaman içinde unutulmuş.

Petra’da El Hazne altında kral mezarları bulunmuş. Petra antik kenti tiyatro, tapınak, ev gibi yapılar kireç taşına oyularak yapılmış. Kent, tapınaklar, amfi tiyatro, mezarlar ve rölyeflerden oluşmuş ve yaklaşık 100 km2 alana yayılmakta.

gezgindergi_akabe04

Gerçekten antik kentle ilgili tek diyebileceğim şey muazzam oluşu. İçeriye girer girmez tarih insanı sarıp sarmalıyor. Sessizliği bozan tek şey, at ya da develerle yanımızdan geçerken “Taksi!” diyen sürücülerdi. Evet, deveden taksi…

Baharat Kokulu Liman Kenti AKABE – Bu yazı 2015 yılının Mayıs ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 99. sayısından alınmıştır.

Yazar : GEZGİN YAZAR

Türkiye'nin Gezi, Seyahat ve Fotoğraf Dergisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir