Yazı : Seda Yeşildal
İstanbul’da yaşayıp da Çemberlitaş’ı bilmeyenimiz yoktur herhalde. Pek çoğumuzun önünden gelip de geçtiği Çemberlitaş’ın tarihi hakkında bilgimiz var mı peki? Yada niçin Çemberlitaş dediğimizi biliyor muyuz? Bugün Çemberlitaş diye bildiğimiz sütunun bulunduğu meydan, Bizans’ın başlıca meydanlarından birisiymiş. Bizans dönemindeki adıyla Forum Constantinus M.S. 330 yılında başkentin Roma’dan İstanbul’a nakli sebebiyle, şehrin ikinci tepesi olarak kabul edilen tepedeki meydanın ortasına dikilmiş. İmparator Constantinus şerefine yapıldığı için “Konstantin Sütunu” da denilen, halk arasında Yanık sütun olarak da bilinen eser, Istanbul’un en eski antik sütunu. Sütun inşa edildiğinde, tepesinde, bir elinde haç, diğer elinde mızrak taşıyan bir Apollon heykeli varmış. Sütunun altında gizli bir oda olduğu ve bu odada Hıristiyanlığa ait kutsal eşyaların, emanetlerin ve haçların bulunduğu yolunda bir rivayet vardır. Hatta bazı araştırmacılar, Hıristiyanlıkta önemli bir sembol olan Kutsal Kâse’nin burada olabileceğini bile iddia etmişlerdir. Meşhur gezginimiz Evliya Çelebi ise buranın tılsımlı olduğunu söylemiş. Orijinal sütun, Bizans döneminde çeşitli sebeplerle pek çok kez hasar görmüş ve onarılmış, Osmanlı döneminde meydana gelen yangınlarla tahribat biraz daha artmış, hatta bir yıldırım düşmesi sonucu parçalanmış, bu durumlar da yeni tamiratları beraberinde getirmiştir. Bu yüzden sütun, ayakta kalabilmesi için demir çemberlerle takviye edilmiş. Sütunun Çemberlitaş diye anılması da bundan sonra olmuş. 1971–72 yıllarındaki restorasyon çalışmalarında yapılan yanlışlık sebebiyle sütundaki çatlaklar giderek artmış ve Büyükşehir Belediyesi tarafından 2001 yılında projelendirme ve 2003 yılında yeni restorasyon çalışmaları başlatılmış. Bugün söz konusu restorasyon çalışmalarının üzerinden kaç yıl geçti ve sütunun etrafı hâlâ iskeleyle çevrili. I. derece önemli eski eser kapsamına giren ve bu yüzden restorasyonu uzun süren Çemberlitaş’ımızı etrafındaki demir iskeleler olmadan göreceğimiz günleri dört gözle bekliyoruz…
Çemberlitaş’ı Özledik – Bu yazı 2007 yılının Eylül ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 8. sayısından alınmıştır.