Cuma , 26 Nisan 2024

Coşkulu Bir Kimliğin Müziği MEHTER

Yazı: Nurya Çakır – Fotoğraflar : O. Metehan Kurt – Halit Ömer Camcı

Vakt-i sürûr-ı safâ Mehterbaşı Ağa! Hey! Hey! “Merhaba ey mehterân!” Merhaba Mehterbaşı ağa, hasduuuuu…..ur! Der fasl-ı Acem aşîrân, cihâd-ı ekber marş! Haydi ..yâ Allah… Mehterân çalmaya başladı, kalp ritmim hızlandı, ayaklarım ve ellerim tempo tutmak için konumlarını aldı. Herhalde mehteri duyupta onun ritmine kendini kaptırmayan çok az kişi vardır. Mehter müziği bir zaman makinesi gibi insanı alıp götürür, kendinizi birden İstanbul surlarında buluverirsiniz. Sizin sesiniz geçmiştir surları döven top seslerini. Şanlı tarihinizle gurur duyarsınız. Birden kimliğiniz baskın çıkmıştır tüm duygularınıza. Siz de bulunmak istersiniz o an bilmem hangi meydan savaşında, ya da zafer kutlamalarında. Çok az şey insana aynı hazla geçmişini hatırlatır.

bir-kimligin-muzigi-mehter-gezgindergi (1)

Mehterânın çok kısa bir sürede insanı nerelere götürdüğü ve insanda ne gibi değişiklikler yaptığı ortada. Mehterânı savaş meydanında duyan düşman askerlerinin üzerinde oluşan etkiyi düşünmek istemiyorum. Müzikleri böyleyse kendileri nasıl acaba diyen binlerce asker!

bir-kimligin-muzigi-mehter-gezgindergi (12)

Mehter farsça bir kelime.Ulu-büyük manasına gelen Mihter kelimesinden alınmış. Mehterin dünyanın ilk ve en eski alaturka ordu bandosu olduğu, kaynaklarda belirtiliyor. Hunlar zamanında tuğ olarak adı geçen ve dünyanın en eski askeri bandosu olan mehtere ilk olarak Orhun Kitabelerinde rastlanmakta. Bu kitabelerde Kübürge ve Tuğ olarak geçen mehter ,11.yy’da yazılmış olan Divan-ü Lügat-it Türk’te Hakanların huzurunda müzik yapan askeri bir bando olarak geçiyor. Osmanlı İmparatorluğuna da Anadolu Selçuklu Devletinden geçmiş. Osman Gazinin kurduğu bu ilk Beylik Bizanslılara karşı büyük başarılar kazanıp topraklarını genişletmeye başlayınca, Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat’a yararlılığını göstermek için bazı hediye ve ganimetler göndermiş. Bu olaydan çok memnun kalan hükümdar da 1284 tarihinde Osman Gazi’ye bir ferman göndererek kendisini kutlamış ve emirlik payesi ile egemenlik sembolü sayılan Tuğ , Alemtabıl (davul) , Nakkare (çiftenara) ve hakkaniyeti, adaleti temsil eden ak sancak hediye etmiş. Osmanlıda Tab-ı Ali Osman adı ile anılan ilk mehter nevbeti (Mehterin aynı makamda art arda çalınıp söylenmesi) 1289 tarihinde Bileciğin bir kasabası olan Söğüt’ün Büyük Mescid meydanında Osman Gazi ve silah arkadaşlarının huzurunda bir ikindi vakti çalınmış. Selçuklu Hükümdarlarına gösterdikleri hürmetten dolayı da ayakta dinlenmiş. Fatih Sultan Mehmet’e kadar ayakta dinlenen mehter hakkında Hadidi tarihinde :

bir-kimligin-muzigi-mehter-gezgindergi (2)

Henüz var padişahlarda bir adet Ayak üzere durur çalınsa nevbet” demiştir. Fatih ‘İkiyüzyıl önce ölmüş bir padişah için ayağa kalkılmaz ’ diyerek mehteri oturduğu yerden dinleyerek bu adeti kaldırmıştır. Mehter tüm savaşlarda, çok uzaklardan duyulan gittikçe yaklaşan gök gürültüsüne benzer yabancı bir sesle, düşmanın moralini bozup, savaşacak güç bırakmayarak harbi en kısa ve en zaiyatsız biçimde bitirmeyi kendine görev edinmiştir. Savaşlarda düşman askerleri, önce türk askerine verdiği kahramanlık ve heyecan ifade eden mehter musikisini susturmaya çalışmış, daha sonra Türk Sancağına saldırmışlardır. Harblerde geceleyin ordugah nöbetçilerinin uyumaması içinde devamlı nevbet çalınırmış. Mehteran’ın savaştaki bu görevi dışında da mehter çalması vaki idi. Cüluslarda, kılıç alaylarında, zafer müjdesi alındığında, arife divanlarında, şehzade düğün ve sünetlerinde nevbet vurulurdu. Fatih döneminde ikindi namazlarından önce de mehter çalındığı bilinmektedir. Mehter 18. yy.Topkapı Saray’ında Demirkapı denen yerde, Tophane, Beşiktaş, Galata, Kasımpaşa, Eyüp Sultan, Rumeli Hisarı, Kavak, Beykoz, Anadolu Hisarı, Üsküdar gibi semtlerde geceleri yatsı namazından sonra ve halkı sabah namazına kaldırmak için güneş doğmadan hemen önce çalınırdı.

bir-kimligin-muzigi-mehter-gezgindergi (3)

Mehter teşkilatına ait iki türlü mehterhane vardır. Biri resmi teşkilata bağlı olarak çalışan çalıcı mehterler, diğerleri ise esnaf mehterleridir. Bunlardan ilki resmi mehter padişah mehteri ki buna ‘’Mehterhane-i tabl-i alem-i hassa’’ adı verilirdi. Ayrıca vezirlerin, serdarların, dış ülkelerde görevli elçilerin, yurt içindeki şehir, kasaba ve köylerinde kendilerine ait mehterhaneleri olduğu bilinmektedir.

bir-kimligin-muzigi-mehter-gezgindergi (4)

Hükümdar Mehterleri beş vakit çalarken, vezir mehterleri ikindi ve yatsı namazlarından sonra günde iki defa vururdu. İkindi nevbeti akşam yemeği vaktini, yatsı nevbeti uykunun işaretini verirken, sivil mehterlerin yatsı namazından sonra ve sabah namazı öncesi növbet vurdukları bilinmektedir. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Budin (Kızılelma) sarayında, her gece bu saray yakınında bulunan bir kulede 9 katlı mehterhanenin sabahlara kadar nevbet vurduğundan, ora sakinlerini ve askerlerini eğlendirdiğinden bahsetmektedir. Mehter başlıca beş sazdan meydana gelmektedir. Bunlar kendi içinde nefesli ve vurmalı olmak üzere iki kısma ayrılırlar. Nefesli Sazlar: Zurna, boru, kurenay, mehter düdüğü Vurmalı Sazlar: Davul, zil ve kös’tür.

bir-kimligin-muzigi-mehter-gezgindergi (5)

Zurna; Mehterin ana sazı olan zurna, erik veye zerdali ağacından yapılan, ağız tarafında delikli lülesi bulunan ağız tarafına doğru gittikçe genişleyen ağaçtan bir borudur. Kaba zurna ve Cura olmak üzere iki cinsi olup, mehter zurnası kalın ses çıkaran kaba zurnadır.

Boru; sarı pirinçten yapılan bu saz, sağ elle kavranarak dudak hareketleriyle çalınır.

Zil; bakır kalay karışımı bir madenden yapılıp daire şeklindedir. Ortaya yakın yeri kabarık olup iç tarafı yayvandır. Sağ ve sol ellerde birer tane bulunur.

Nekkare; yüzlerine deri gerilmiş iki bakır kasedir. Mehterde çalınana çifte nara, tekkelerde çalınanına kudüm adı verilir. Günümüzde çift dümbelek adı verilmektedir.

bir-kimligin-muzigi-mehter-gezgindergi (6)

Davul; sağ elde tokmak, sol elde ince değnekle omuza asılı olarak çalınan davul, uzaklardan duyulacak kadar güçlü ses çıkarabilen deri kaplı bir sazdır.

Kös; Bakır madenden yapılmış, üzerleri çoğunlukla deve derisiyle kaplanmış, iki büyük tokmakla çalınan vurgulu bir sazdır. Şekli yarım lop yumurtaya benzeyip, küçükleri at üzerinde, büyükleri develerde, en büyükleri filler üzerinde taşınırmış. Mehterde nevbet halinde kösler ortada, yürüyüşlerde at sırtında taşınır. Tarih boyunca kösler sadece padişah mehterinde yer almıştır. Sadrazamın orduyu kumanda edeceği zamanlarda sadrazam mehterinede kös çalınırdı.

bir-kimligin-muzigi-mehter-gezgindergi (10)

Cevgen; gümüşten veya sarı prinç madeninden yapılan bu sazın ucuna çıngıraklar takılıdır. Cevgenin aşağı kıvrık uclarında at kılından yapılmış püsküller yer alır. Bu aleti kullanana Cevgani adı verilir. Mehter bölüklere ayrılmaktadır. Aynı çalgı aletini çalanlar birer bölük oluşturup, her bölüğün ağa tabir edilen amiri yer alır. Davulcu başı baş mehter ağa adıyla anılır. Ayrıca bir de mehterbaşı vardır. Mehter takımının yürüyüş nizamı önde çorbacıbaşı ünvanını taşıyan, başında üsküf bulunan mehteran bölüğü komutanı, arka solda zırhlı muhafızı ile birlikte yeşil sancak, ortada istiklal alameti olan beyaz sancak, sağ tarafta ise zırhlı muhafızı ile birlikte kırmızı sancak yer alır. Kırmızı sancağın arkasında yeniçeriler tarafından taşınan hücüm tuğu yer alır. Sancakların ardından üçerli kol halinde üç sıra halinde dizilmiş dokuz tuğ yer alır. Yani her sazdan dokuz adet yer alır. Altmışdört kişilik mehter takımına dokuz kat mehter adı verilir. Bunlar içinde sadece padişah mehteri oniki kat olup, savaş zamanı bu sayı oniki katına çıkarılırdı. Tuğlardan sonra ortada mehterbaşı yer alır. Mehteran başından sonra sıra ile mehter sazcılarından iki kat fazla çevgenler (okuyucular), zurnazenler, boruzenler, nekkareler, zilzenler ve davulcular yer alır. En arkada ise genellikle at sırtında kös bulunmaktadır. Mehterin kendine has yürüyüşü vardır. Pekçok kişi iki ileri bir geri dese de aslında yürüyüş üç adımda bir sağa ve sola selam vermek şeklindedir ve hep bir ağızdan Rahim Allah! Kerim Allah! denilir. Yürüyüşe sağ ayakla başlanır. Üç adımda bir durulur. Bu duruşta hafif sağa veya sola dönülür. Yoksa denildiği gibi geri bir adım yoktur. Hatta bu yanlış bilgi üzerine kurulu fıkra bile vardır. Şöyle ki; Cennet kapıcısı Rıdvan cennetin kapısını çalanlara seslenir: ‘Kimdir o?’ ‘Bizler Fatih Sultan Mehmet’in askerleriyiz.’ derler. Bunun üzerine Rıdvan; ‘Girin cennete’ der. Aradan uzun bir süre geçer. Kapı tekrar çalınır. Rıdvan tekrar sorar: ‘Kimdir o?’ deyince, ‘Bizler Fatihin mehter takımıyız, anca geldik’ derler. Mehter takımının nevbet nizamı yarım daire şeklindedir. Nekkareler oturarak, diğer sazlar ayakta çalar. Kösler yarım dairenin az önünde yer alır. İçoğlan başçavuşu adı verilen kişi ortaya gelerek; Vakt-i surür-i sefa mehterbaşı ağa hey.. hey. diye bağırır. Bu sırada nevbette hazır duran mehteran dikkat çekmek için nekkarezenler üç defa tempo tutarlar. Daha sonra mehterbaşı mehterin önüne gelerek Merhaba ey mehteran ! diyerek sağ eli göğsü üzerinde mehteranı ve seyircileri selamlar. Mehteran hep birlikte elleri göğüs üzerinde, Merhaba mehterbaşı ağa diyerek selamına karşılık verir. Bundan sonra Mehterbaşıağa ‘Has dur!’ der. Mehter nevbet için hazırlanır. Der fasl… diyerek çalınacak parçanın adı söylenir. Haydi ya Allah ! der mehter çalmaya başlardı. Nevbet bitincede mehter Gülbankı okunur; “Allah Allah Celi ü Cebbar Muin-i Settar, Halikul- leyl vennehar Layezal, Zülcelal birdir. Anın birliğine. Resulu Enbiya Peygamberimiz . Cenab-ı Ahmed-i Mahmud-u Muhammed Mustafa. Ali-i evladı-ı rasülü mücteba imdat-ı ruhaniyetine Bilcümle alem-i islamın sıhhatü selametine Ordularımızın devam-ı muzafferiyetine Üçler, yediler, kırklar, göçenler demine devranına. Huu diyelim. (Mehter hepbir ağızdan hu der.) Eli kan, kılıcı kan, sinesi üryan, Ciğeri püryan, meydan-ı şehadette, Allah yoluna revan.. Kahrımız, gazabımız, düşmana ziyan.. Adüvvden korkmadık, korkmayız hiçbir zaman Kur’an’da da zafer vadediyor, Hazreti Yezdan Uğrun açık olsun, Ey Serdar-ı Mücahit Ömrün gün gibi bedid Fahr-ı alemi hoşnut etsin Hak Gaza-i Ekberin etsin mübarek ve said.” der ve fasl sona erer. Mehteranın kıyafetleri ise şöyledir. Mehterbaşı Ağa, Başmehter Ağa, Aletbaşı Ağa ve Cevganiler başlarına kırmızı renkte destar kavuk takarlar. İçlerine sarı renkli üç etek giyerler. Üzerlerine kırmızı renkli kaput yada çuha adı verilen kıyafetler giyerler. Bellerinde şal kuşak sarılıdır. Alt kısımda ise yine kırmızı renkli şalvarları yer alır. Ayaklarında da sarı renkli mest, papuç veya yemeni yer alır. Mehteranın diğer fertleri ise; başlarına yeşil destar kavuk takar, içlerine sarı renkli üç etek giyer, üzerlerine siyah, mor veya lacivert kaput, kırmızı şalvar ve kırmızı papuçlar giyer. Bellerine şal bağlarlar.

bir-kimligin-muzigi-mehter-gezgindergi (8)

Bugünkü mehterhane günümüze pekçok aşamalardan geçerek gelmiş. 1826 yılında II. Mahmut’un Yeniçeri ocağını kaldırmasıyla mehterhane de ortadan kaldırılmış. 1831 yılında Donizetti Paşa idareciliğinde yeni bando takımı oluşturulmuş. II. Meşrutiyet zamanında Mehteri Hakani adıyla yeni bir mehterhane kurulmuş. 1914 yılında Askeri Müze bünyesinde yeni bir Mehterhane açılmış. 1935 yılında aslına uygun olmadığı gerekçesiyle kuruluş kapatılmış. 1952 yılında Cumhurbaşkanı Celal Bayar gittiği İngiltere Kralı cenazesinde gördüğü Gayda takımından esinlenerek, mehterhanenin yeniden kurulması emrini verdirmiş. Böylece 29 Mayıs 1953’de İstanbul’un 500. fetih yılında mehterhane üçüncü kez kurularak nevbet vurmaya başlamış.

bir-kimligin-muzigi-mehter-gezgindergi (9)

Bugün mehter dinlemek isteyenler İstanbul Harbiye Askeri Müzesinde Pazartesi ve Salı günleri hariç 3-4 arası bu görsel şöleni seyredebilirler. Bir başka mehter topluluğuda Cuma günleri Eyüp Sultan’da. Kimi özel günlerde Topkapı Sarayı gibi özel adreslerde de mehter izleme imkanı bulabilirsiniz. Şimdiden iyi seyirler…

Coşkulu Bir Kimliğin Müziği MEHTER

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir