Pazartesi , 7 Ekim 2024

D300 ile Basel Yollarında

Nikon’un 2007 yılının Ağustos ayında yaptığı D3 ve D300 duyurusu beni fazlasıyla heyecanlandırmıştı. Her iki makineyi de Kasım ayındaki Türkiye’de düzenlenen basın toplantısında görünce heyecanım daha da arttı. Basel gezisinde hem kullanmak hem de İngilizce’de ‘Road Test’ ya da ‘Field Test’ olarak adlandırılan türde bir inceleme yapmak için elime aldığımda ise heyecanım iyice arttı. Sürekli yeni ürün inceleyen ve haftada 4-5 cihazı kutusundan çıkaran biri olarak her seferinde aynı heyecanı yaşarım: Yeni bir ürünü eline almanın getirdiği o güzel duygu.

Ancak bu sefer durum biraz farklıydı. Çok önemli bir etkinlik olan Basel Karnavalı için fotoğraf çekmeye gidiyorduk (dergimizin Genel Yayın Yönetmeni Halit Ömer Camcı ile beraber) ve bazı şeyleri riske atabilecek durumda değildik. Yeni bir makine kullanmanın getirdiği bazı şeyleri önceden kestirememe, kullanım ile ilgili bazı noktalarda alışamamış olmak ve ürün hakkında çok fazla teknik detaya hakim olamama gibi sıkıntılar vardı ortada.

Geziden sadece 3 gün önce elimize geçti fotoğraf makineleri. Halit de ben de heyecanla ürünü keşfetmeye ve fotoğraf çekmeye başladık. Ürüne alışmamız fazla uzun sürmedi çünkü her ikimiz de Nikon D70 sahibi idik. Tuşların yerleşimi, kullanım şekli ve sistematik nispeten aşina olduğumuz detaylardı.

İLK BAKIŞTA D300
D300’ü ilk gördüğümde dikkatimi çeken en önemli nokta devasa ekran oldu. 3 inç (7.62 cm) büyüklüğündeki LCD ekranın renk desteği 922.000. Ekran ve renk desteği devasa olunca çekilen fotoğraflardaki hatalar bilgisayara atmadan da rahatlıkla görülebiliyor. Hele ki benim emektar D70’in 1.8 inç’lik ekranı düşünüldüğünde 3 inç’in ne kadar büyük olduğu daha iyi anlaşılıyor.

Genel olarak cihaza baktığımızda tasarım olarak önceki model D200’ün izlerini taşıdığını görüyoruz. Özellikle üst yüzdeki tuşların bire bir aynı kaldığını söyleyebilirim. Sadece bu tuşlara bazı ek fonksiyonlar atanmış o kadar. Arka yüzde de fazla bir değişiklik yapılmamış. Aynen D200’ün formu korunmuş. Bir iki noktada farklılıklar bulunuyor. Onun dışında aynı forma devam edilmiş. Arka yüzdeki en önemli fark D200’de 2.5 inç olan ekranın 3 inç’e çıkarılmış olması. Ayrıca Nikon ürünlerde gördüğümüz LCD ekran koruyucu plastiği D300’de de bulunuyor. Bu plastik parça LCD ekran üzerine takılıyor ve ekranın yüzünüz tarafından kirletilmesinin önüne geçiyor ki çok başarılı bulduğum küçük bir ayrıntı.

gezgindergi-nikon-d300-basel (3)

DEĞİŞİKLİKLER
Kaportada yani dış görünümde fazla bir değişiklik olmasa da kaportanın altında birçok değişikliği barındırıyor D300. Öncelikle bu ürün serisi ile beraber (D3 ve D300) Nikon da CMOS sensör kullanmaya başladı. Yaygın olarak kullanılan CCD sensörlere göre avantaj ve dezavantajları bulunan CMOS, genelde ucuz cihazlarda tercih ediliyor. Ancak son yıllarda üst seviye profesyonel dijital SLR modellerde de CMOS sensör kullanılmaya başlandı.

Bu tip ürünlerde CMOS tercih edilmesinin en önemli sebebi ise yüksek ISO değerinde bile düşük gren vermesi. Bu da daha az ışıkla daha iyi sonuç almaya sebep olduğundan önemli bir özellik olarak karşımıza çıkıyor.

D300, CMOS sensör kullanıyor ve zorlama (Push) yöntemi ile 100-6400 aralığında ISO değeri atayabiliyor. Basel Karnavalı’nın sabaha karşı 04.00’te şehrin tüm ışıklarının kapatılması ile başlaması sırasında 6400 ISO değerini sıklıkla kullandım. CCD kullanan modellerde 800 ya da 1000 değerinden sonra artık tahammül edilemez sonuçlar alırken, D300 ile 6400’de bile kullanılabilir fotoğraflar çekme imkanım oldu. Uzun lafın kısası sensör türünün değişmesi Nikon’a yaramış. Umarım bundan sonraki modellerde de CMOS sensör ile devam edilir.

Fotoğraf makinesinden kullanılan yeni imaj işlemcisi de teknolojinin gücünü de arkasına alarak önceki modelden daha iyi sonuçlar almanıza yardımcı oluyor. Yeni nesil daha hassas ve iyi sonuç veren EXPEED işlemcisi çözünürlüğün artmasına rağmen daha seri bir makine ile karşılaşmanıza sebep oluyor. D300 ile beraber Nikon markasının da kullanmaya başladığı toz temizleme fonksiyonu, objektif değiştirirken sensörün tozlanma riskini ortadan kaldırıyor. Ultrasonik titreşimlerle sensörün üzerindeki tozların dökülmesini sağlayan bu teknolojinin faydalı olduğunu söylemem mümkün.

Yine Nikon’un ilk kez kullandığı Live View yani LCD ekrandan gerçek zamanlı görüntü verebilme teknolojisi D300’de bulunuyor. Bu fonksiyon özellik göz hizasından çekim yapılmasının zor olduğu yerlerde işe yarıyor. Örneğin karnaval sırasında kalabalık içinde yukarıdan kadraj almak için makineyi elimle havaya kaldırıp çekim yaptığımda genelde bu modu aktif hale getirdim. Benzer şekilde yere eğilerek yapılan çekimlerde de tercih edilebilir Çok özel durumlarda kullanılabilecek güzel bir teknoloji. Ürün 12.3 Megapiksel çözünürlüğe sahip ve saniyede 6 kare kare fotoğraf çekilebiliyor. Çözünürlüğe rağmen cihazın hızı gerçekten başarılı. Özellikle karnaval sırasında hareket eden toplulukların kare kare adımlarını çekebiliyor olmak her anı yakalama anlamında avantaj sağladı.

D300, JPEG ve RAW dışında TIFF çekebilme özelliğine de sahip. Her ne kadar RAW muadilinden bile daha fazla yer kaplayan TIFF dökümanları kapasite sorunu oluştursa da bu tip bir ihtiyacı olan kullanıcılar için seçenek sunulması güzel.

Fotoğraf makinesinin bir diğer yeniliği ise HDMI (High-Definition Multimedia Interface) adı verilen özel bir bağlantı türüne sahip olması. Bu bağlantı yüksek çözünürlüklü TV ve monitörler ile iletişim sağlamaya ve fotoğrafları bu cihazların ekranında göstermeye yarıyor.

gezgindergi-nikon-d300-basel (2)

FOKAL ÇARPAN
Ürün bu kadar güzel özelliklere sahip olmasına rağmen bence en önemli sorunu 1.5X fokal çarpan konusu. Gerçi bu kategori ve fiyat aralığındaki ürünlerin genel özelliği olan fokal çarpan konusu biraz teknoloji biraz da bütçe ile ilgili bir olay. Sensörün tam boyutlu (36×24 mm) olmamasından kaynaklanan görüntü kadrajlama problemi özellikle geniş açılı objektiflerde sıkıntı oluşturuyor. Fiyatların ucuzlayıp teknolojinin yaygınlaşmasıyla beraber tam boyutlu (full frame) sensörlerin yaygınlaşması bu sıkıntıyı ortadan kaldıracak gibi görünüyor. Sanırım bunun için 1-2 yıl daha beklemek gerekiyor.

OBJEKTİF
D300 birçok eski Nikon objektifi ile uyumlu. Temel olarak DX, D ve G serisi ile tam olarak uyumlu çalışan ürün, eski objektiflerle de belli özelliklerden feragat ederek kullanılabiliyor. Böyle bir ürünle yapacağınız çekimlerde mümkünse objektif açıklığı yüksek olan bir ürün tercih etmenizi tavsiye ederim. Ben genelde AF-S Zoom-Nikkor ED 18-55mm f/3.5-5.6G DX ile kullandım. Ancak gece çekimlerinde bu objektifin pek başarılı sonuç vermeyeceğini belirteyim. Tavsiyem f2.8, F2 ve hatta mümkünse F1.4 gibi açıklıklara sahip objektifleri tercih etmeye çalışın. Aldığınız sonuçlar ciddi anlamda daha iyi olacaktır.

PİL
Nikon D200’de de oldukça uzun bir pil ömrü bulunuyordu. D300 için de aynı durum söz konusu. LCD ekranda gösterim yapma özelliğini kapatarak yaptığım çekimlerde tam dolu pil ile 2500 kare fotoğraf çektim. Özellikle sahada çalışanlar için çok iyi bir değer.

gezgindergi-nikon-d300-basel (1)

SONUÇ
Yeni bir makine kullanmanın getirdiği bazı endişelerle gittiğim 2 günlük Basel Karnavalı’ndan 5700 kare fotoğraf ile geri döndüm. Bu iki günlük kullanım süresinde test etme imkanı bulduğum D300,  yüksek ISO hassasiyeti, seri çekim ve operasyon hızı gibi konularda yarı yolda bırakmadı.  Devasa ekranı, Live View ve toz temizleme özellikleri de ürünün önemli fonksiyonlarından bazıları olarak çekimlerde fayda sağladı.

NIKON D300 – GENEL ÖZELLİKLERİ
• 12.3 Megapiksel çözünürlük
• 23.6 x 15.8 mm CMOS sensör
• Nikon EXPEED imaj işlemcisi
• JPEG, TIFF ve NEF (Nikon’un RAW dosyaları verdiği isim) desteği
• Dahili toz temizleme fonksiyonu
• 200-3200 ISO değeri kullanabilme (Boost modunda 100-6400)
• 30-1/8000 sn enstantane
• sRGB ve AdobeRGB renk uzayı
• Gerçek zamanlı görüntü verebilme (LiveView)
• 7.62 cm (3 inç), 922.000 piksel LCD ekran
• USB 2.0 (Hi-Speed) bilgisayar bağlantısı
• HDMI video çıkışı
• CompactFlash bellek yuvası
• 825 gram ağırlık (pil hariç)

D300 ile Basel Yollarında – Bu yazı, Gezgin dergisinin 2008 yılının Mart 14. sayısında yayımlanmıştır.

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir