Yazı: S. Özlem Omay – Fotoğraflar: O. Metehan Kurt
Beykoz’un Akbaba köyünde Doğa Koleji tabelasını takip edip, kapıdan içeri girer girmez gözünüzü alan manzara karşısında henüz dakikalar önce yaşadığımız trafik karmaşasını, gürültüyü, endişeyi unutturan bir huzura kavuşursunuz. Gürgen, meşe ve ıhlamur ağaçları ile kaplı iki dağ arasında yer alan, bu dünyanın en büyük eğitim vadisinin ilke edindiği şu sözü akıllarınıza kazınır; ‘Mutlu çocuk öğrenir.’
Bugün, burada uygulamalı tarım dersinin konuğusunuz. Konumuz Dünya Süt Günü kutlamaları. Konunun önemi büyük . FAO ( Birleşmiş Milletler Gıda Ve Tarım Örgütü) ve IDF ( Uluslararası Sütçülük Federasyonu) kapsamında 1956’dan 2005’e kadar 21 Mayıs günü kutlanan süt günü, son iki yıldır 1 Haziran’da kutlanıyor. Bu tarih değişikliği nedenini, mayıs ayının önemli günler açısından yoğun geçirmesinden alıyor.
‘Bir toplumda çocuklara süt vermekten daha büyük yatırım düşünülemez’ demiş Winston Churchill.
İşte tam da bundan dolayı, dünya bıyık kesme gününden, saç uzatma gününe kadar geniş yelpazede seyreden ama biçim ve içeriği açısından tartışmaya açık, en iyi ihtimalle bir günde anılan ve içeriği öz yapılmadığından bir yıl sonra tekrar hatırlanmak üzere unutulan bir gün değil burada. Çünkü bu gün, aynı zamanda 15 Avrupa ülkesinde 34 milyon çocuğun faydalandığı ve ülkemizde de kabul edilmesine rağmen, ne yazık ki uygulamada eksikliklerin olduğu ‘ Okul Sütü Programı’nı yaşama geçirmiş olmanın mutluluğu eğitimci olarak bizlerinde vicdanında ve yüzünde güller açtırıyor.
Birazdan, böylesine hassas bir konuya sadece bu derste ya da bu ‘özel’ günde değil, her gün hem de kendi sütlerini, okulun bahçesinde bulunan inekleri sağarak elde eden ve içen şanslı öğrenciler ile tanışacaksınız.
Çocuk doktorları ve diyetisyenler Çocukta sütün önemini aşağıdaki gibi özetliyorlar;
1- Okul çağındaki çocuklar sürekli bir büyüme ve gelişme süreci içindedirler. Bu dönemde alınacak koruyucu önlemler tüm yaşamları boyunca etkili olabilecek yararlar sağlayacaktır.
2- Okul, çocukların evlerinden sonra toplu halde yaşamaya başladıkları ilk yerdir. Çocuk bu süre içinde öğrenme yoluyla kendini; yarışmalı ve mücadeleli bir ortamda yaşama hazırlamaktadırlar.
3- Çocukların grup halında birarada bulunmaları kazaların, bulaşıcı hastalıkların artması ve hızla yayılması tehlikesini artırır
4- Okul yılları boyunca organizmaya büyük bir yük biner görme, işitme ve sağlıkla ilgili diğer engeller.
5- Okul çağı; hızlı öğrenme, bilgi ve beceri kazanma ve etkilenme dönemidir. Mutlaka sütü de içeren dengeli bir kahvaltının, çocukların okuldaki başarı oranının artmasındaki rolü ortaya konmuştur.
Araştırma sonuçlarına göre, dengeli kahvaltı eden çocuklarda, diğerlerine oranla konsantrasyon artışı, hata yapma oranında düşüş, çalışma hızında artış, yaratıcılık gücünde artış ve fiziksel dayanıklılıklarında artış gözlenmiştir.
Peki ne kadar tüketmeliyiz sorusuna yine uzmanlar tarafından verilen yanıt ise şöyle;
Bebekler 750 gr
- Çocuklar 300-350 gr
- Gençler 350 gr
- Yetişkinler-yaşlılar 250-400 gr
- Hamile-emzikli kadınlar 500 gr
Sizleri konuk edeceğimiz sınıfımız okul öncesi eğitim alan Doğa Koleji 4 yaş öğrencileri. Çok sevdikleri uygulamalı tarım dersi için, üzerlerinde bu derse özel önlükleri olduğu halde, dışarıya çıkmaya hazırlanmışlar bile.
Mor salkımlar, menekşeler, erguvanlar ve sardunyalar ile dolu yoldan geçerek varıyoruz ineklerimizin yanına. Çocuklarımızın hepsi doğa ile o denli içecekler ki, Karanine adlı ineğimizi her zaman olduğu gibi Severek sağmaya başlıyorlar. Bu dersi bir ömür unutamayacakları yüzlerinden belli. Bakraçlarımız süt ile dolduğunda, görevliler pişirmeye alıyorlar. Bu işlem sırasında, HACCP belgeli hijyen koşullarına sahip mutfağımızda, titizlikle kontrol altına aldığımız, 135-150 derecede 2-4 saniye tutularak içlerinde sütün bozulmasına neden olan ve hastalık yapan etkenlerin tümünün imha edilmesi söz konusu. Sütümüz pişerken, bizler öğrencilerimizle hayvanat bahçesi gezimize devam ediyoruz. Bu geziye çıkmadan 100 gram sütün besin ve enerji değerine göz atmak ister misiniz?
Yağlı Yarım Yağlı Yağsız olarak 3 kategoride değerlendirilmiştir.
Su(g) 87.9 89.2 90.8
Enerji (kcal) 61 50 35
Protein (g) 3.3 3.3 3.4
Yağ (g) 3.3 1.9 0.2
Karbonhidrat (g) 4.7 4.8 4.9
Kül (g) 0.7 0.7 0.8
Kalsiyum (mg) 119 122 123
Demir (mg) 0.1 0.1 0.0
Fosfor (mg) 93 95 101
Potasyum (mg) 152 154 166
Sodyum (mg) 49 50 52
Vit.A ve Karoten(IU) 126 205 204
Tiamin (mg) 0.04 0.04 0.04
Riboflavin (mg) 0.16 0.17 0.14
Niasin (mg) 0.1 0.1 0.1
Vit C. (mg) 1 1 1 (*)
Koca ninemize teşekkür ettikten sonra, karşımıza ilk çıkan ceylanlar oluyor. Yanlarına gidiyoruz sevmeye. Bir sonraki durağımız Nazlı isimli devemiz. Topladığımız yaprakları ellerimizle yediyoruz. Derken koyunlarımızın yanında alıyoruz soluğu. Yavrulamasına da tanıklık ettiğimiz koyunları seviyoruz. Öğrencilerimiz özellikle kuzularla beraber fotoğraf çektirmek için adeta yarışıyorlar. Severken öğrencimizin biri önemli bir eksiğimizi hatırlatıyor, kuzumuzun ismi yok. Oğuz ağabeylerinin kamerasına poz verirken, birden akıllarına geliyor, hangi dergiden geldiğini sorduklarında verdikleri cevap. Evet, elinizde tuttuğunuz derginin adı, bizim okulumuzun kuzusuna da isim babalığı yapmış oluyor.Artık o da bir Gezgin. Devekuşunun ne bulursa yediğini şaşırarak öğreniyorlar sonra. Fazla yaklaşmadan ama ilgi ile izliyorlar. Peki ayakkabımızı da yer mi öğretmenim?
Oyun hamurumuzu da sever mi ? cümlelerinin cevabını da gözlerini alamadıkları devekuşuna bakarak kazıyorlar zihinlerine.
Süt pişti haberi geliyor bu arada. Ancak soğumaya bırakıp, dersimizi eşek üzerinde tur atarak sürdürüyoruz. Hepsi önce seviyorlar. Üzerinde o kadar keyifliler ki… Şimdi sebze bahçemizin yanında yer alan açık dersliğimizde sütümüzü yudumlamanın zamanı. ‘Kim önce bitirecek ?’ diyerek yarışa giriyorlar birbirleriyle niyetleri ikinci bardağa daha çabuk kavuşmak. Bu arada sütün faydaları, sütten elde edilen yiyecekler üzerine sohbet ediyoruz. Bir sonraki dersin konusu da kendiliğinden ortaya çıkıyor; Yoğurt mayalayacağız ve isterseniz siz de bizim bu keyifli serüvenimize bir sonraki sayıda tanıklık edebilirsiniz. ‘Çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişimi bir bütünlük içinde ve birbirini az ya da çok etkileyerek tamamlanır. Çocuk önce kendini ve kendi dışındaki dünyayı beş duyusu ile algılar, algıladıklarını da taklit ederek, onlarla karşılıklı ilişkiye girerek öğrenir. Özellikle de bu karşılıklı ilişkinin kiminle, nasıl, ne sıklıkla? olduğu onun zihinsel, ruhsal, sosyal gelişimini yakından etkiler.
Elbette bu ilişkideki önemli kişiler önce annesi ve diğer aile bireyleri, daha sonraları da yakın ve uzak çevresindeki insanlardır. Hayvan ve bitkiler de gerek canlı, gerekse cansız (oyuncak) halleri ile çocuğun dünyasına bebeklikten itibaren girerler. Kuşkusuz ki bütün bunların yanı sıra çocuk yaşadığı dünyayı doğasıyla, bitkisiyle, hayvanları ile bir bütün olarak algılayacak ve kabullenecek bu da onun hem birey olarak daha mutlu olmasına, hem de sosyal bir varlık olarak daha saygılı, daha verici olmasına yardımcı olacaktır.’ diyor çocuk psikiyatristleri. Toplumların çağdaşlık seviyesi o toplumdaki doğal yaşama gösterilen saygı ve doğal yaşamın içindeki canlılara gösterilen sevgi ile ölçülür, hayvan sevgisi ile büyüyen çocuklar, sorumluluk duygusunu bilen, paylaşımcı, her şeyi ile tamamen pozitif ve sevgi dolu bireyler olarak yetişiyorlar ve bizlere de bunda payımızın olduğunu bilmenin haklı gururunu taşımak kalıyor.
* Tarım İl Müdürlüğü resmi internet sitesinden alınmıştır.
Doğa’da Süt Günü Ve Hayvan Sevgisi – Bu yazı 2007 yılının Haziran ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 5. sayısından alınmıştır.