Çarşamba , 12 Şubat 2025

Düşünce Adamı ve Mimar TURGUT CANSEVER

Garanti Galeri – Osmanlı Bankası Müzesi

Garanti Bankası’nın bünyesinde faaliyet gösteren Garanti Galeri (GG) ve Osmanlı Bankası Müzesi (OBM), ilk kez ortak bir projeye imza atarak, 4 Nisan – 23 Haziran 2007 tarihleri arasında Turgut Cansever: Düşünce Adamı ve Mimar başlıklı sergilere ev sahipliği yapıyor. Proje kapsamında, dünyada “Ağa Han” ödülünü 3 kez alan tek mimar olan Turgut Cansever’in entelektüel ve mimari serüveni, Uğur Tanyeli ve Atilla Yücel’in imzasını taşıyan “ikiz sergi” ve çeşitli etkinliklerle irdelenirken, bir kitapla ölümsüzleştiriliyor.

gezgin_dergi_dusunce_adami_ve_mimar_turgut_cansever (3)

TURGUT CANSEVER HAKKINDA…

Kısa Kısa…

  •  Cumhuriyet Dönemi Türkiyesi’nin en özgün ve muhalif duruşuna sahip mimarlarından biri.
  • 1951 yılında Abdurrahman Hancı ile birlikte Türkiye’nin ilk büyük özel mimarlık bürosu olan İMA İnşaat ve Mimarlık Atölyesi’ni kurdu.
  • Aktif mimarlık yaşamını sürdürürken, fiziksel çevrenin biçimlenmesi konusunda düşünceler üretti. Mimarlığı eksen alan bir kültürel eleştiri kariyeri inşa etti.
  • Mimarlar Odası’nın kurucuları arasında yer aldı.
  • Beyazıt Meydanı’nın taşıt trafiğine kapatılmasını sağlayan proje Cansever’e aittir. Merdivenler ve alt kottaki dükkanlar, Cansever’in meydan için tasarladığı ancak tamamı uygulanmayan projesinin parçalarıdır.
  • Mimarlar Odası Mimar Sinan Büyük Ödülü ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü aldı.

CANSEVER MİMARİSİ HAKKINDA…

Cansever’in mimarisi yarım yüzyılı aşan tarihçesinin olağan bir sonucu olarak bir değişim çizgisi tanımlıyor. 1946’da Güzel Sanatlar Akademisi’ni bitirdiğinde, dönemin güncel kent mimarisi bunu hemen hiç dikkate almasa da, merkezi yönetim ve onun eski müttefiki “intelligentsia” katında ulusalcı anıtsal bir resmi mimarlık arayışı egemendi. Bu anlayış, kabaca 1900-30 arasındaki ulusalcı romantik yönelimden, devleti ve dönemin toplumsal mühendislik politikalarını yüceltmeyi merkeze alışı nedeniyle köklü biçimde ayrılıyordu. Ulusalcı romantizmin kendiliğindenliğine, yaygın toplumsal destek görmüşlüğüne ve devrimsel enerjisine de sahip değildi. Bunun anlamı, Cansever’in mesleğe hiç de olumlu koşullarda başlamadığıdır. Mimar, o yıllardan bu yana, ortamda hazır bulduğu mimarlıklarla ve onlara arka plan tanımlayan söylemlerle hep gerilimli bir ilişki içinde olacaktır. Ona verimli bir muhalif kimlik geliştirme şansı veren budur. O sayede her dönemde aykırı olabilmiş; dolayısıyla az inşa edebilmiş; yani, geçerli mimarlık kavrayışlarına yönelik ikonoklastik tutumunun yüksek maliyetini hep ödemiştir.

gezgin_dergi_dusunce_adami_ve_mimar_turgut_cansever (1)

Onun mimarlık yaşamının kısa özeti şöyle: Kariyerinin başlangıcı alışılmadıktır. Sözgelimi, 1940’ların sonunda bu ülkede bir daha onyıllar boyunca yinelenmeyecek bir şey yapar: Tanınmayacak kadar tahrip olmuş bir 18. yüzyıl konut yapısı olan Sadullah Paşa Yalısı’nı yoktan varedercesine restore eder. 1950’lerde henüz çekingen modernist denemelerle karakterize olan Türkiye mimarlık ortamındaysa, Cansever’in mimarisi çarpıcı biçimde moderndir. Örneğin, Le Corbusier’e olan borçluluğunu saklamak için uğraşmaz. 50’ler biterken, Karatepe saçaklarında, altındaki 1500 yıllık mimariyle bütünleşen, ama tartışılmayacak kadar modern bir koruyucu strüktür inşa eder. 60’lar başladığında bu kez o, Türk Tarih Kurumu’nda Modernizm’in “Ankaralı” denebilecek kadar yerine ait bir yorumunu yapmakta, bir taraftan da, İstanbul’da Beyazıt Meydanı’nı ülkenin çok sınırlı meydan tasarlama tahayyülüyle çelişen bir anlayışla biçimlendirmektedir. Batılılaşma dönemi aydınının ideali olan Haussmanncı anıtsal kent mekanı planlama kavrayışının dekonstrüksiyonudur yaptığı. 1970’ler onu Bodrum, Demir’de alışılagelmiş modern kent planlama söylemleriyle hesaplaşırken bulur. Aynı dönemin ürünü, inşa edilmemiş Ankara Kültür Merkezi tasarımında anıtsallığın Osmanlı duyarlılığıyla nasıl ifade edileceğini araştırmaktadır. 2000’ler başlarken, Antalya Karakaş Camisi’nde tarihselciliği sorunsallaştırır. Tarihselciliğin lanetlendiği ve sözde-çağdaşlık söylemlerinin kolay kabul gördüğü, ama öte yandan, cami inşa ederken en çocuksu sözde-tarihselci tasarımların uygulanabildiği bir ülkede ‘derin’ bir tarihselci arayışa girer.

Kısaca, Cansever’in mimarlık kariyerinin iki ekseni vardır: Birincisi kuşku – genelgeçer hale gelmiş, o nedenle de pörsümüş mimari tavırlara, geniş ölçekte onay derlemiş ve kolayca inanılır gözükenlere karşı derin bir kuşku… İkincisiyse inanç – insanın yaratıcı enerjisine, her sorunun elde mevcut birikimle aşılabileceğine, olumsuzlukların geçiciliğine ve nihai amacın dünyayı güzelleştirmek olduğuna yönelik derin bir inanç…

Düşünce Adamı ve Mimar TURGUT CANSEVER – Bu yazı 2007 yılının Haziran ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 5. sayısından alınmıştır.

Yazar : GEZGİN YAZAR

Türkiye'nin Gezi, Seyahat ve Fotoğraf Dergisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir