Pazar , 10 Kasım 2024

Gezgin’in Gör Dediği / Gölgeler

Yazı ve Fotoğraf : RECEP YURDUSEVEN

“Bir mağara düşün dostum…” diyordu Platon, ‘Devlet’inde…

“ …Girişi boydan boya gün ışığına açık bir yeraltı mağarası. İnsanlar düşün bu mağarada. Çocukluktan beri zincire vurulmuş hepsi; ne yerlerinden kıpırdamaları, ne başlarını çevirmeleri kabil, yalnız karşılarını görüyorlar… Şimdi de mağarada seslerin yankılandığını düşün… Dışarıdan biri konuştu mu, esirler gölgelerin konuştuğunu sanır, öyle değil mi? Kısaca, onlar için tek gerçek var: Gölgeler…” diye devam eden mağara benzetmesi gündelik yaşamın gerçekliğini ne de güzel tartışmaya sunuyordu asırlar ötesinden.

Asıl ile suret tersyüz olur gerçekliğin izafiyeti karşısında. Ve gerçekliği suretinde arayan insan yanılgılara gark olur nihayetinde… İnsan asıl olanı görmekten kendini uzaklaştıran zincirlerini bir kırabilse… Gölgelerin zahiri gerçekliğinin “Asıl” olmadığını bir fark edebilse yaşamın döngüsü bir anda evrilecek aslında.

Toplumun bize biçtiği roller, yaşamın sanal gerçekliği, kurgu ve vehimlerimiz bize vurulan zincirin birer halkası ve bunlardan sıyrılıp gerçek olana ulaşmak kolay olduğu oranda da zor… Zor, üzerimizdeki deli gömleklerini yırtıp atmak kadar; kolay, bir görseli tersyüz etmek kadar… İlk düşünürlerden günümüze ortak bir çaba bu: gerçeklik ve bizim gerçeklik içindeki yerimizi anlama, anlatma…

İnsanı tanıma, macerasını anlamlandırma ve anlatma çabasındaki bir fotoğrafçı için saydam olmayan bir cismin ışığı engellemesi sonucu ışıklı zeminde ortaya çıkan anlık izleri kullanarak deklanşöre basmak, bir öyküye başlamak gibi… Dört çocuk ip atlamakta mutlulukla. Yüzlerinde bir gülümseme ve memnuniyet ifadesi…

Gölgeleri zemine ne de güzel yansımakta. Ellerindeki ip ve gölgeler geometrik şekiller oluşturuyor ve farklı bakış açıları sunarak selamlıyor fotoğrafçıyı. Yani deklanşöre basmak için doğru vakit. Deklanşöre basma anında bir düşünce kapkara bir gölge gibi çöküyor zihninize: çocuk da olsalar onların da toplumsal rolleri, görevleri, sorumlulukları, sınavları, gelecek kaygıları var ve bular dağlar kadar diye düşünüp üzülüyorsunuz. Gözünüz gölgelere takılıyor aynı anda çocuklar sevinçle ip atlarken gölgeleri hayatlarındaki bir engeli, bir barikatı geride bırakmak çırpınıyor sanki. Buradaki kontrast fotoğrafı tersyüz etme düşüncesini doğuyor… Bir tarafta mutlulukla oynayan çocuk, diğer tarafta yaşam savaşında barikatlar aşmaya çalışan gölge. İşte o anda gölge uçup gidiyor. Geriye bir “İz” kalıyor sadece… “Gerçeklik hangisi ya da hangisi gerçek olmalı?” diye düşünüyorsunuz.

Muhabbetle kalınız…

Gezgin’in Gör Dediği / Gölgeler – Bu yazı 2015 yılının Temmuz ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 101. sayısından alınmıştır.

Yazar : GEZGİN YAZAR

Türkiye'nin Gezi, Seyahat ve Fotoğraf Dergisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir