GÜZELYURT
Yazı ve Fotoğraflar : Hayrettin Oğuz
Güzelyurt’un eski adı Gelveri.. Şu an burada mübadele ile birlikte Selanik’ten gelen Türkler yaşıyorlar. Buradaki Rum aileler ise Yunanistan’daki Kavala şehrine bağlı Nea Kalvari beldesine yerleştirilmişler.. Ne olursa olsun Yeni Gelveri anlamına gelen bu isimlendirmeden buradan giden insanların mekanı götürme duygularının insanı etkilemediğini söylemek imkansız.. Evlerinin yapılış tarzından, sokaklarının genel görünümünden hala Rum mimari anlayışını hissetmek mümkün..
Hasan Dağı’na her gidişimde Erciyes’in gardaşına gittiğim duygusu baskın gelir.. Dağlar birbirine hep benzer ama bu iki dağın birbirine benzeyişi sadece suretten ibaret değil.. Bir mana boyutları olduğunu her gidişimde hissederim..
Dağlar etrafları ile dağdır.. Bir anlamda onları dağ yapan, ağaçları, pınarları, bulutları, mağaraları, vadileri, köyleri, kasabaları ve insanlarıdır. Bir köyü, bir ağacı, bir gölü, bir vadiyi ve bir insanı o dağdan kopardığınızda dağ eksilir. Güzelyurt Hasan Dağı’nı dağlaştıran mekânlardan. İlk gördüğümde bilhassa Yüksek Kilise’yi gezerken hissettiğim bu duygu, bu kasabaya her gittiğimde beni yeniden kuşatmıştır..
Güzelyurt’un eski adı Gelveri.. Şu an burada mübadele ile birlikte Selanik’ten gelen Türkler yaşıyorlar. Buradaki Rum aileler ise Yunanistan’daki Kavala şehrine bağlı Nea Kalvari beldesine yerleştirilmişler.. Ne olursa olsun Yeni Gelveri anlamına gelen bu isimlendirmeden buradan giden insanların mekanı götürme duygularının insanı etkilemediğini söylemek imkansız.. Evlerinin yapılış tarzından, sokaklarının genel görünümünden hala Rum mimari anlayışını hissetmek mümkün.. Aksaray iline 35 km, Niğde iline 80 km ve Nevşehir iline 70 km mesafede olan Güzelyurt Kapadokya’nın neredeyse göbeğindedir. Karşısında Hasan Dağı, hemen yakınında Ihlara vadisi burayı önemli bir cazibe merkezi haline getirmektedir. Özellikle Melendiz dağlarından Güzelyurt’a iniş görülmeye değer..
Tarihçilerin verdiği bilgilere göre; Güzelyurt tarihi ile ilgili ilk bilgiler Hıristiyanlıkla beraber başlar. Ancak yörede bulunan obsidiyen ve çanak çömlek parçaları bu yörede yaşamın Paleolitik çağda varolduğunu kanıtlar. Eski adı Karballa, daha sonra Gelveri olan Güzelyurt, paleolitik çağdan beri insanlara yurt olmuştur. Şu andaki merkez önemli bir neolitik (M.Ö 6500 – 5000) yerleşim merkezi üzerine kurulmuştur. Bu bölge Eti, Hitit, Pers, Kapadokya krallığı, Eski Yunan, Roma, Bizans, Selçuk ve Osmanlı medeniyetlerine beşiklik yapmıştır. M.Ö. 2000’den itibaren bölgede Hititler’in yaşadığını Güzelyurt içerisinde, Sivrihisar yolu üzerinde bulunan “Kulaklı Tepe”de iki kale kalıntısı ve “Analipsis Tepesi”’indeki kilisenin üzerinde oturduğu duvarlardan anlıyoruz. Yine Mamasun baraj gölü çevresinde Hitit yazıtları ve kabartmaları vardır.
Güzelyurt’un da içinde bulunduğu bölge M.Ö. VI. yy. da Pers İmparatorluğuna katılmıştır. Bu dönemde zaten var olan Feodal sistem daha da gelişmiş, köle satışı hızlanmış, bir yandan da bölgede Pers Ateşgedeleri görülmeye başlanmıştır. Persler, Kapadokya insanını kültürel ve dini açıdan öylesine etkilemiştir ki, Büyük İskender’ in bölgeyi işgalinde, İskendere boyun eğmeyerek Pers soylularından birini kral kabul ettiler. M.Ö. 332 yılında Kapadokya krallığını kurdular. Bu dönemde halk siyasi olaylarda da daima Persleri desteklemişlerdir.
M.Ö. 17. yy. da bölge Roma İmparatorluğu topraklarına katıldı. Fakat kral gücündeki dini liderlerin (rahipler) yönetimi M.S. 2. yy.’ a kadar azalarak da olsa devam etmiştir. Bu sıralarda köle durumunda bulunan halk arasında St. Paul’un bölgeye getirdiği Hıristiyanlık hızla yayılmaya başladı. Hıristiyanlık ilk yıllarda büyük tepki gördü. İmparatorluk tarafından resmi din olarak kabul edilinceye kadar bu dine inananlar, öncelikle Güzelyurt ve çevresi, Ihlara Vadisi, Peristrema Vadisi, Soğanlı vadisi, Erdemli Kaya Kiliseleri, Manastır vadisi gibi yerlerde saklanmışlardır.
Romanın din üzerindeki baskısı, İkonoklast akım’ın başlamasına sebep olmuştur.
Bu dönemde Aziz Gregorios’un ortaya koymuş olduğu dini sistem o kadar kuvvetlidir ki, bölge bu hareketten yara almadan kurtulmuş ve İkonoklast akım’a karşı olan Hıristiyan din adamlarına sığınak olmuştur.
Zaman içinde Hıristiyanlık bu bölgede de Pagan dini ve Pers kökenli geleneklerden etkilenerek yeni bir anlayışa dönüştü. Zaten tarihin başlangıcından beri çok değişik Kültür ve dinlerin geçişine sahne olan bölgede bu durum kaçınılmazdı. Güzelyurt’lu Gregorius Teologos ve Kayserili Basilus, birlikte ortaya koydukları fikirlerle zaman içinde Ortodoks mezhebinin kurucuları durumuna gelmişler, buna bağlı olarak da ilk manastır hayatı Güzelyurt’ta başlamıştır. İmparator Teodosius tarafından Güzelyurt’ta 385 yılında Gregorius Teologos adına bir de kilise yaptırılmıştır. Oğul Gregorius, 329 yılında “Arianzos” adı verilen çiftlikte doğmuştur.
VIII. ve IX. yy. larda Müslüman Araplar Bizans üzerine yaptıkları akınlar sırasında Torosları, Kilikya geçidinden aşarak Melendiz ovasına iniyorlardı. Arap yol haritalarında Güzelyurt (Qualuari) Melendiz ovasında bir istasyon olarak gösterilir. XII. yy. da Anadolu’ya hâkim olan Selçuklular, toprağı işlemeyi bilen Rumların göçünü önlemek için bazı imtiyazlar tanıdılar. Böylece Hıristiyan ve Müslüman halk bir arada yaşamaya başladılar. Beli Sırma’da bulunan St. Georges (Kırk Damaltı) Kilisesi buna iyi bir örnektir. Burada bulunan Fresk ’de, bölgenin o dönemdeki beylerbeyi olan Basil Güyakupos, Türk kıyafetleri içinde resmedilmiş ve freskin kitabesinde Sultan II. Mesut için “çok yüksek ve çok asil bir sultan” olarak söz edilmektedir. 1470 yılında Osmanlı hâkimiyetine giren Güzelyurt, bir müddet için Eratna ve Karaman beyliklerinin de toprağı olmuş, yine bu sıralarda Moğol akınlarına uğramıştır.
Osmanlı döneminde, Güzelyurt’taki Hristiyan nüfus, Lozan antlaşmasına kadar, daima Selçuklular döneminde buraya yerleştirilen Müslüman nüfustan fazla olmuştur. 815 yılında yapılmış bir nüfus sayımında Hristiyanların oturduğu 300 hane ve 100’den fazla kilise olduğu tespit edilmiştir. Buna karşılık, Müslümanlara ait üç cami vardır.
Güzelyurt tarihi gelişmesini özellikle, Nenezili’li din bilgini Aziz Gregorios Teologos’a (4 Y.Y) borçludur. Kendisine Gelveri’ yi merkez olarak seçen bu aziz Hıristiyanlığın Anadolu’ da yayılmasını sağlamıştır. O dönemde manastır yaşantısının temelini atmıştır. İleri sürdüğü fikirler daha sonra Ortodoks mezhebini ortaya çıkarmıştır. İlçe’de ve Manastır vadisin’de Bizans ve Osmanlı döneminden kalma, kayalara oyulmuş elliye yakın kilise vardır. Ayrıca üç yer altı şehri ve bir kaya camii bulunmaktadır. Yarı kayadan oyma, cepheleri işlemeli, yaşları 100 ile 200 yıl arasında olan Rum evleri, Kapadokya mimarisinin en güzel örneklerini teşkil etmektedir. İlçede ve yakın çevresinde bulunan tarihi eserler, Kapadokya’nın genelindeki bütün özellikleri içerirler.
Karballa Dini Okulu’nun (Otel Karballa) ilk binası 1856’da köyün Rum ahalisi tarafından inşa edilmiştir. 1913’te ikinci bina eklenmiştir. Rumların gitmesinden sonra bina, ilkokul, nahiye müdürlüğü, karakol ve sinema olarak kullanılmıştır.
Gelveri evlerine yerleşen Türkler, yapılara sahip çıkarak bugünlere gelmesini sağlamışlardır. Antik değer taşıyan bu evler birer birer restore edilerek Kapadokya turizmine kazandırılmaktadır.
Güzelyurt’taki tarihi kemerli taş binalar ile kayadan oyma mekanlar birleştirilerek restorasyonunun ardından butik otellere dönüştürülmektedir.
Güzelyurt deyince akla bir kayanın başında bütün görkemiyle Hasan Dağı’nın seyreden Yüksek Kilise gelir.. Kızlar manastırı olarak bilinen kilise, dik kayalar üstüne taş oymadır. İçinde Bizans döneminden kalma bir şapelin bulunduğu yüksek kayanın tepesinde 19.Y.Y’da inşa edilmiştir. Çok sayıda obsidyenden yapılmış malzemenin bulunduğu kilise çevresi şüphesiz önemli bir neolitik yerleşim merkezidir. Yüksek Kilise’den Güzelyurt ve Hasan Dağı’nın (3268m) görünüşü nefes kesecek güzelliktedir. Kilisenin bugünkü hali içler acısı.. İçerisi yerden tavana kadar duvar yazıları ile doldurulmuş.. Yazmayı okumayı sevmeyen insanımızın duvar yazı merakı inanılmaz boyutlarda..
Manastır vadisi hem doğal güzelliği hem de tarihi derinliği ve gizemi ile birlikte büyüleyici bir mekan.. Sağlı sollu kiliseler kayaların içinde Rabbin sinesini andırıyor.. Allah’a sımsıkı sarılmanın somut göstergeleri bunlar..
Hasan Dağı’nın Ala Gözlüsü GÜZELYURT – Bu yazı 2015 yılının Temmuz ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 101. sayısından alınmıştır.