Bazı şehirler vardır, özellikle orayı gezmeye gitmezsiniz ama geçerken gezmeden edemezsiniz. İşte tam da bu tanıma uygun bir şehir Giresun. Turların vazgeçilmezi. Fındığın memleketi. Karadeniz’in tek adası.
Yazı:Ayşe Saliha Bayrak Fotoğraflar: Hamza Burak C.
Bana göre bir şehri özetlemenin en güzel yolu, oranın en yüksek tepesine çıkıp, manzarasını uzun uzun seyretmekten geçer. İşte bunun için, Giresun Kalesi paha piçilemez. Kalenin güneydoğusunda bulunan Zeytinlik Mahallesi, eski evlerin bulunduğu ve meraklısı için şahane bir yerdir. Bunun yanında ziyaret etmek isteyenlere camiler, kiliseler ve türbeler de elbet var. Denizi sevenler için bol plaj, kaplıca isteyen için kaplıca da var. Kaplıca demişken, Giresun doğal maden sularıyla ünlü bir şehir. Şebinkarahisar yolu üzerinde bulunan Pınarlar Maden Suları, Batlama Deresi üzerinde bulunan İnişdibi Maden Suyu ve Çaldağ Maden Suyu, hazmı kolaylaştırmanın yanında böbrek taşlarına da iyi geliyormuş. Ve tabii ki Karadeniz bölgesinin yemyeşil yaylalarından olan; Melikli Oba Yaylası, Bektaş Yaylası, Kümbet Yaylası, Hanalanı Yaylası. Temiz hava almak isteyen, kamp kurmak ve piknik yapmak isteyen herkesi bekliyor. Zirve meraklıları için Aymaç Tepesi eşsiz bir tepe.
Giresun, birçok şenlik ve festivale de ev sahipliği yapmakta. Gittiğinizde bu festivallerin herhangi biriyle karşılaşmanız mümkün.
Giresun’da Karadeniz’e has, hamsili yemekler, kara lahanalı çorbalar, mısır unlu ekmekler dışında dillere destan pidesi ve fındık köftesi ( içinde fındık var) yenilmeli.
Kısacası Giresun, geçerken gezmeden edilemeyen bir şehir.
Bu yazı 2012 yılının Haziran ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 64. sayısından alınmıştır.