İslami Sanatlar Müzesi

Ortadoğu’nun İncisi – KATAR

29 Eylül 2015 DÜNYA, MANŞET 1,679 Görünümler

Yazı ve Fotoğraflar : Mustafa SÜĞLÜN

Haritadan baktığınızda ufacık bir yarım ada gibi görünen bu şehir Ortadoğu’da bir inci kadar ufak, fakat bir inci kadar da değerli. “Ufacık ülke, gitmeye değer mi?” diyenlere söylüyorum; dünya üzerinde birkaç günde gezilebilecek kaç tane ülke var ki?

Türkiye’den birçok havayolu ile uygun fiyatlara seyahat edebileceğiniz, hatta seyahat güzergahınız üzerinde ise aktarmalı uçarak kaçamak bir tatil yapabileceğiniz Türk vatandaşlarından vize istemeyen gayet güzel bir ülke Katar. Her ne kadar kişi başına düşen gelirin en yüksek olduğu ülkelerden biri olsa da Katar’da her kese ve her keseye göre keyifli bir yaşam imkanı var. Güvenlik standartları ise gayet üst seviyede. Bu da Katar’ı bölgede rahatla yaşanabilecek nadir ülkeler arasına katıyor.

Başkent Doha en hareketli yer olmasına rağmen burada bile ayrı bir huzur ve dinginlik hakim. Benim için huzuru bulduğum ülke oldu Katar. Şimdi size haydi, zamanda yolculuk yapacaksın deseler yanınıza alacağınız ilk şey ne olur bilemem fakat benim tercihim o güzel anları ölümsüzleştirmek adına fotoğraf makinam olurdu. Nitekim öyle yaptım. Zamanda yolculuk deyince nedense aklımıza ilk önce geçmişe gitmek gelir. Fakat Katar’da geçmiş te var gelecek te..

Katar’a ilk gelenlerin çoğunlukla yöneldikleri adres Souq Al Waqef olur. Souq Arapça’da çarşı demek. Dünya üzerinde erkeklerin gezmekten hoşlanacağı nadir çarşılardan birisidir Souq Al Waqef. İçinde yüzlerce dükkanın bulunduğu geniş bir alana yayılmış bu çarşı gündüzleri sanki terkedilmiş bir şehri andırıyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde ise kalabalık ile kerpiç binalar hayat buluveriyor. Eski binaların içinden gelen Ud taksimleri sesleri ve oryantal müzikler siz farkında olmadan ruhunuzu çalıp adeta sizi sarhoş ediyor. Kendinizi bir anda ortama ayak uydurmuş olarak buluveriyorsunuz. Gündüz güneşin ışığı ile rağbet görmeyen mekanlar akşam caddeler boyunca binlerce ışıkla aydınlanıp cazibe merkezi haline geliyor. Ülkede yerli Arapları görebileceğiniz nadir mekanlardan biri olan bu çarşı muazzam bir kalabalık ile doluveriyor. Çarşıyı saran baharat kokuları nargile ve tütsü dumanlarına karışıyor. Çarşıya süslenip gelen insanlar bu mistik ortamda kendilerine bir yer bulup içmek için en sevdiğinden söylüyor. Burada sevmediğiniz içecekler bile size tatlı geliyor.

Zaman bir başka akıyor Souq Al Waqef’ta. Kafelerden birine oturduğunuz andan itibaren ne aceleci kalabalığın koşuşturması ne etrafınızdakilerin kahkahası huzurunuzu bozmuyor. Ağır ağır nargilenizi ve kahvenizi içerek kalbinizin tellerine vuran canlı Arap müziklerinin tadını çıkarıyorsunuz. Bu çarşıda herşey sanki yıllar öncesinden kalma. İçinde koca kalasların geçtiği toprak sıvanmış kerpiç evlerde yer minderlerinde oturuyorsunuz. Kandillerin içine kondurulmuş sarı lambalar sizi alıp onlarca yıl öncesine götürüyor. Giyimler kuşamlar da eski moda. Daracık sokakların arasından mekanları keşfetmenin keyfi ise bambaşka. Ara sokaklarda bulduğumuz Sanaa isimli bir Yemen lokantasını ısrarla tavsiye ediyorum. Yüz yıl öncesine ait bir evde yer sofrasında oturup renkli camlarla süslenmiş daracık pencereden etrafta olan biteni seyretmenin keyfi bambaşka. Herkese ayrı odalarda servis açıyorlar. Açıkçası sizi sizinle başbaşa bırakıyorlar.

Bu çarşıda huzur aramaya gelen herkese ayrı bir saygı var. Çarşı içinde sizi hayretlere düşürecek çok sürprizler ile karşılaşacaksınız. Şahin pazarlayan dükkanlar göreceksiniz mesela. Hem de onbinlerce dolara. Hasta şahinleri iyileştirmek için kurulmuş bir şahin hastanesi de bu çarşıda mevcut. Kanarya çarşısı göreceksiniz. Kanarya sesini kim sevmez ki. Hele yüzlercesi bir arada olursa. Çarşının hemen yanında yarış atlarının beslendiği ve eğitildiği bir merkezi de gezebilirsiniz. Başkent Doha’da huzur dolu ve keyifli bir zaman yolculuğunun merkezi Souq Al Waqef..

Doha’da gezip rahatlayabileceğiniz bir başka mekanın ismi de Katara. Sanat merkezleri ve lüks restoranlar ve içerisinde ilginizi çekebilecek çeşitli sanat eserleri ile düzenlenmiş yürüyüş alanları ve amfi tiyatrosu ile nezih bir mekan Katara. İçerisinde güzel ve kaliteli Türk restoranlarını da bulabileceğiniz mekan içerisinde sizi gideceğiniz bölgeye götüren ücretsiz elektrikli taksiler mevcut. Böylece bu geniş alanı baştan başa yürümek zorunda kalmıyorsunuz. Deniz kenarında yer alan Katara’da yüzmek için uygun güzel sahiller de var. Her tarafta ilginizi çekebilecek değişik eserler ve çevre düzenlemeleri mevcut. Böylece gezerken vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Antika araç sergileri, altın süslemeleri ile güzel bir cami, güvercin kulesi ismindeki enteresan bir yapı bunlardan sadece birkaçı. Katara’da da yapılar eskitme binalar tarzında dizayn edilmiş. Açık kahverengi, sanki eski gibi görünen binaların içerileri bambaşka alemler ile dolu. Geceleri sahilde kurulan bedevi çadırı tarzında mekanlara girip bölgenin vazgeçilmezi olan nargilenizi kendi çadırınızda içmeniz mümkün. Bu ülkede özel hayata çok önem veriyorlar. İşte size huzur ve keyif dolu bir başka ortam daha; Katara..

Doha’nın bir çok yerinden gözünüze çarpacak yükseltilerden birisi eski ve diğerleri sanki gelecek çağlara ait. Souq Al Waqef’ın hemen yanında bulunan meşhur Al Fanar ismindeki, Babil kulesini andıran etrafında dönemeçli bir yol ile tırmandığınız bu bina şimdi kültür merkezi olarak kullanılıyor. İçerisinde cami olarak hizmet veren bir bölüm de mevcut. Torch ismindeki bir başka yüksek yapı ise dünyanın en büyük meşalelerinden. Altında, içinde venedik misal kanallar olan bir alışveriş merkezi ve ayrıca lüks bir otel bulunuyor. İnci anlamına gelen ve şehrin incisi sayılan “Pearl” bölgesi ise gayet ihtişamlı gökdelenler ile dolu. Her biri değişik mimarileri ve yükseklikleri ile göz kamaştırıyor. Pearl bölgesi Doha’nın geleceğe bakan yüzü. Şehrin bu bölgesine geldiğinizde sanki geçmiş çağlardan geleceğe adım atıvermiş gibi hissediyorsunuz.

Katar halkı geleneklerine çok bağlı. Geçmişlerine saygı duymakla birlikte zamana da ayak uydurmaktan geri kalmıyorlar. Şehrin meşhur yapılarının bir çoğu Katar’ın yapı kültürünü koruyacak şekilde antik mimari detaylar ile dizayn edilmiş. Kesinlikle görülmesi gereken mekanlar arasında bulunan Islamic Art Museum (İslami Sanatlar Müzesi) ve Abdulwahhab camisi bahsettiğim dizaynlara sahip yapılardan bazıları.

İslami sanatlar müzesi dışarıdan ihtişamlı ve antik mimarisinin yanısıra içerisinde göz kamaştırıcı bir modernizm ve görsel bir şölen kıvamında detaylara sahip. Her köşesi “ben sanatım” diye bağırıyor bu yapının. Giriş katında lüks restoranlar ile sizi karşılayan yapı, üst katlarında Katar, Osmanlı, İran ve Antik çağlara ait bir çok ülkenin değerli sanat eserlerini barındıran müzeler ile dolu. Her bölüm değişik bir kategoride düzenlenmiş ve müzeye giriş ücretsiz. Müzenin terasında ise Doha’nın körfezine ve arka planda şehrin güzide mekanlarının en güzel manzaralarını bulabileceğiniz bir görsel şölen sizi bekliyor. Teras kısmında havuzlar arasından gezebildiğiniz yollar ve buradaki manzaralar ve yansımalar fotoğrafçılar için harika kareler sunuyor.

Abdulwahhab camisi antik görünümdeki farklı mimarisi ve ihtişamlı duruşu ile Doha’da görülmesi gereken güzide yapılardan bir tanesi. İçerisi de dışı kadar görkemli ve gayet temiz Abdulwahhab camisinin. Şehrin en güzel yerlerinden birine yapılmış olan bu camiden çok harika akşam manzara fotoğrafları çekebilirsiniz. Bir tarafta gökdelenler, bir tarafta antik görünümlü caminin yansımalı manzaraları seyri doyumsuz güzellikler sunuyor.

Doha’da huzurun adreslerinden biri de Aspire park adındaki yeşillik alan. Hele kış aylarında soğuk ülkelerden geliyorsanız buraya, keyfi daha bir başkadır. Aspire parkın her bir köşesi gözünüzü şenlendirecek detaylar ile düzenlenmiş. İçerisinde ördeklerin yüzdüğü yapay bir gölet, üzerinden bir tarafından diğer tarafına sular geçen ahşap bir köprü, özellikle gece içinize çekmeye doyamayacağınız mis gibi havası ve parktan ayrılmadan karnınızı doyurabileceğiniz nezih mekanları ile Aspire park keyifli zaman geçirebileceğiniz bir başka adres. Her yerin yemyeşil olduğu bu mekanda huzur veren kuş sesleri sürekli size eşlik ediyor.

Buraya kadar detaylı ve sindire sindire geçen Doha gezimiz bir gezgin için olmazsa olmaz kaybolma seramonisi ile devam ediyor. İşte gezi aslında burada başlıyor ve burada zevk alarak arşınlıyorsunuz ülkeyi. Ufacık ülke Katar. Bir ucundan diğer ucu birkaç saat. Yolun sonu ya başka bir ülkeye çıkıyor, ya da denize. Böyle bir fırsat bir daha ele geçmez deyip başlıyoruz turist kıvamındaki gezginlerin göremediği mekanları keşfetmeye. Petrolün sudan ucuz olduğu bu bölgede uygun fiyata bir araç kiralayıp düşüyoruz yollara. Geçmişinde balıkçılık ile uğraşan Katar halkının bu mesleği hala devam ettiren bölgelerine ulaşıyoruz. Wakra bunlardan bir tanesi. Wakra deniz kıyısında kurulmuş Doha’ya yakın bir bölge. Bir çok defa karşılaştığımız ve iyi ki fotoğrafçı olmuşum dediren mesleğin güzelliklerinden olan başka bir fotoğrafçının gülümseyerek bize merhaba demesi ve bir anda can ciğer kuzu sarması oluvermemiz ve akabinde bize bölgede rehberlik etmesi gezinin keyfini daha da arttırıyor. İsminin Abdullah olduğunu öğrendiğimiz misafirperver bir Katar’lı bize bölgeyi adım adım gezdiriyor ve içecek birşeyler ikram etmeden bırakmıyor.

Hayat burada Doha’ya nisbeten daha ucuz ve daha doğal. Aracımızı parkedip kıyı boyunca yürüdüğümüzde terkedilmiş bir tarihi bölge buluyoruz. Burada eski evler restore edilmiş ve öylece bırakılmış. Bu tarihi bölgenin dar sokakları film setlerini andırıyor. Açık kahverengi binalar, yerde kum ve masmavi gökyüzünden başka hiçbirşey yok. Deniz kıyısında ise kıyıya vurmuş ve paramparça olmuş bir sürü ahşap gemi bulunuyor. Zaman sadece iskeletlerini bırakmış geriye ve adeta kum içinde yüzüyorlar. Sağlam gemiler ise dedelerinin akıbetlerine giden yolda sessizce bekliyorlar. Bu bölgenin arasından geçen yol ile ulaşabildiğiniz balıkçı limanında ise yüzlerce ahşap gemi balıkçılara hizmet ediyor. Yol kenarlarında balık ağları yığılmış. Balıkları genellikle bu telden örülmüş ağlar ile avlıyorlar. Katar’da zaman yolculuğunun bir başka merkezi Wakra..

Bu çöl ülkesinde insanın gözü bir vaha arıyor. Aradığınızı sonunda buluyorsunuz. Çölde bulduğunuz çoğunlukla serap olur. Purple Island (Mor Ada) Katar’da gerçek olduğuna inanmakta güçlük çektiğiniz adeta bir serap. İçimizdeki gezgin ruhu olması buraları nasıl keşfedecektik? Birçok turist gibi Souq Al Waqef’ta nargile içer, ülkemize döner ve soranlara biz Katar’ı gezdik derdik. Purple Island yılın belli zamanlarında mor renk çiçekler açan bitkilerden dolayı bu ismi almış. Doğru zamanda geldiğinizde gözünüz aldığınca önünüzde uzanan mor renkli çiçekler ile dolu bir gölün içerisinde buluveriyorsunuz kendinizi. Göl denizin hemen kıyısında ve içerisinde bulunan adacığa varmak için birkaç tane derenin içinden geçmeniz gerekiyor. Diz boyunda ılık sular akan dereden geçmenin keyfi ise bir başka. Bütün yorgunluğunuzu ve negatif enerjilerinizi atıyorsunuz burada. İsterseniz gölün hemen kıyısında bulunan bir spor merkezinden planör gezisi talebinde bulunarak Purple Island’ın harika manzarasını gökyüzünden de izleyebilirsiniz.

Katar’ın kıyı kentlerinde daha birçok insan tarafından keşfedilmemiş, zamanın kargaşasından uzak küçük ve otantik otelleri, deniz ile çölün buluştuğu göz alıcı manzaraları ve geceleri çölde kurulan ateş etrafında yıldızlar altında medeniyete inat bedevi yaşamı ilginizi çekebilecek sıradışı hazlardan bazıları.