Yazı: Şefkat Çelebi Fotoğraflar: Ümit Polatcan – Mustafa Hilmi Baş
Uzun zamandır ‘Gerçek Asya’ mottosu ile kendini tanımlayan bir ülkedeyiz. Yeşilin turkuvaz mavisi ile buluştuğu, dünyanın en güzel yerlerinin başında gelen Malezya’dan bahsediyorum hiç şüphesiz. Her ne kadar Uzak Asya’da bir yer diye tanımlasak da aslında hiç de uzak olmayan ve kültürü, doğası, ortak kavramları ve tarihi mirası ile ülkemizle oldukça çok sayıda paralel bir birikime sahip Malezya’ya hızlı bir bakış atalım.
Asya’nın hızla kalkınan güzel ülkesi Malezya’nın tarihi farklı dönemler ve etkilerle dolu. M.Ö. I. Yüzyılda Çin ve Hindistan ile olan güçlü ticari bağları sebebiyle bir Hindu-Budist dönem yaşanmış. 13. yüzyılda Müslüman Arap ve Hint tacirlerinin etkisiyle İslam Dini yayılmış ve Malezya’yı o dönemde yönetenlerin İslam’ı kabulü ile Malaylar Müslüman olmuşlar. Ülke, 1511 yılında Portekizliler, 1641’de Hollandalılar, 1824 yılında ise İngilizler tarafından sömürge haline getirilmiş. 18 ve 19. yüzyıllarda Britanya’nın egemenliğinde olan Malezya, 1942-45 yıllarında Japon işgalini yaşamış. Britanya’nın egemenliğindeki Malay bölgeleri ‘Malay Federasyonu’ adı altında 1948 yılında birleşmişler. Malay Federasyonu, 1957 yılında Britanya’dan bağımsızlığını kazanmış.
Malezya, federal anayasal monarşiye dayalı parlamenter demokrasi sistemiyle yönetiliyor şu anda. 13 eyalet (Johor, Kedah, Kelantan, Malaka, Negeri, Sembilan, Pahang, Perak, Perlis, Pualu Pinang, Sabah, Sarawak, Selangor ve Terengganu) ve 3 federal bölgeden (Kuala Lumpur, Labuan, Putrajaya) oluşuyor. Başkenti Kuala Lumpur, hem yemyeşil bir doğa şehri hem de modern hayatın gelenekle buluştuğu bir şehir.
28 milyon nüfusa sahip Malezya’da halkın yüzde 50,4’i Malay; yüzde 23,7’si Çinli, yüzde 7,1’i Hint ve yüzde 18,8’i diğer etnik gruplara mensup. Malezya’da bu etnik ve dini farklılıklardan dolayı çok farklı inançlar ve diller bir arada yaşıyor. Bir nevi birleşmiş milletler topluluğu gibi.
Malezya Turizm Ofisi’nin davetlisi olarak ziyaret ettiğimiz Malezya’nın tarihi özellikleri kısaca bu şekilde aktarılabilir. Gezi öncesinde Asya’nın bu hızla kalkınan ülkesini özellikle İslam ve modernleşme serüveni açısından da çok merak ediyordum. Malezya’ya ilk gittiğimiz günden ayrılana kadar bize sürekli bir tebessümün eşlik ettiğini söyleyebilirim. İnsanların samimi ve içten gelen sıcak tavırlarından etkilenmemek mümkün değildi.
Kuala Lumpur son derece düzenli ve modern bir kent. Kentin marka değerini arttırmak ve ilgi çekmek için yapılan Petronas Kuleleri özellikle geceleri çok güzel görünüyorlar. Tropikal bir iklime sahip olan ülkede her tarafın yemyeşil olduğunu söylemeye bile gerek yok. Yukarıda dini farklılıklardan söz etmiştim. Kuala Lumpur’da gezerken farklı dinlere ve dillere sahip pek çok insana rastlamanız olağan bir durum. . Çin Mahallesi’nden bir adım ötede Hintlilerle karşılaşabilirsiniz. Şehrin mimarisinde İngiliz sömürge dönemini yansıtan eserler, bağımsızlık anısına yapılan modern tarzda camiler, çok sayıda gökdelen ve tapınaklar da göze çarpıyor.
Ayrıca bizim açımızdan dikkate değer olan şeylerden birisi de başörtülü kadınların hayatın her alanında (polis, şöför) doğal bir biçimde yer almaları. Golf sahasında, Formula 1 alanında bile ibadet için ayrılan yerlerde namaz kılan insanlara rastlamak da Türkiye’den giden bizler için şaşırtıcı bir deneyim oldu.
Kuala Lumpur’un en yüksek yerinde yer alan ‘Theme Park’a teleferiklerle çıkılıyor. Teleferikle tepelere çıkarken yeşilin her tonunu görmek mümkün. Üzerinden geçtiğiniz tropikal ormanlarda dev mantarları izlerken şaşırmamak elde değil.
İdari bir kent olarak inşa edilen Putrajaya ise ayrıca söz edilmesi gereken bir şehir. Putrajaya farklı mimari modelleri barındırıyor. Şehrin bazı bölgeleri Çin ve Hint mimarisi, bazı bölgeleri ise Arap ve Malay mimari tarzında inşa edilmiş güzel örnekleri sergiliyor.
Melaka, Malezya’nın en tarihi şehirlerinin başında geliyor. Şehir adını ülkenin ilk kralının gölgesinde aydınlanma yaşadığı Melaka ağacından alıyor. UNESCO tarafından tarihi miras listesinde bulunan şehirde uzak asya ülkelerinin geleneksel ulaşım araçlarından rikşa adı verilen üç tekerlekli bisikletlerle gezmek mümkün.
Malezya’da üçüncü durağımız ülkenin önemli turizm noktalarından birisi olan Langkawi adası. Gökçeada’nın iki katı büyüklüğündeki ada her sezonda turistlerin akınına uğrayan bir tatil destinasyonu. Langkawi adasının etrafı da irili ufaklı adalarla çevrili. Tekne turları ile çevredeki doğal güzellikleri keşfetmek mümkün. Doğal plajları ve yemyeşil bitki örtüsüyle Langkawi çok güzel bir tatil mekanı. Burada isterseniz otelinizin özel hazırladığı taze etleri yanınıza alarak adanın yakınlarında bir kıyıda kartal besleyebilir, iguanaları izleyebilir, yemyeşil ormanın turkuvaz mavisi denizle birleştiği yerlerde denize girebilirsiniz.
Bu yazı 2012 yılının Mayıs ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 63. sayısından alınmıştır.