Yazı: Erkam Bülbül Fotoğraflar: Erkam Bülbül – Halit Ömer Camcı
Yeşil ırmağın en güzel görüldüğü yer. Kral mezarlarının, pirler parkının, elmanın, kirazın ve ırmak boyu dizilmiş konakların şehri. Ferhad’ın, Şirin’in ve Şehzadelerin şehri Amasya.
Anadolu’da pek çok kent tarihle iç içedir. Pek çok kentte farklı dönemlerden kalma tarihi ve kültürel yapılar görmek mümkündür. Fakat Amasya bu anlamda farklı diyebiliriz. Tarih sahnesinde ilk keşfedildiği günden bu güne zamanı harmanlamış bir masal diyarı gibi. Önce Hititlerde sonra Asurlarda sonra Perslerde sonra Büyük İskender de sonra Pontus devletinde sonra Roma’da sonra Bizans’ta sonra Selçuklu’da sonra Osmanlı’da… Tarih sahnesinde ki pek çok devletin himayesine girmiş olan Amasya tüm bu devletler için de önemli bir şehir olmuştur. Tüm gelen devletler Amasya da önemli izler bırakmış ve bu izlerin büyük kısmı da şehir de hala yaşamaktadır.
Ben deniz olan kentlerin çocuğuyum. Deniz olmayan kentlerde tez vakitte sıkılırım. Oysa bu küçük ve şirin kent hiçbir zaman sıkmamıştır beni. Bir sabah başlayıp akşama kadar dolaştığınızda şehrin önemli kısmını dolaşırsınız. Görülmesi gereken eserlerin de büyük kısmını görürsünüz. Hele birkaç gün kaldığınız da şehri artık avucunuzun içi gibi biliyorsunuzdur. Ama bu şehri hemen keşfetme hali siz de bir sıkılmaya, taştan dağların arasında kurulmuş bu şehirden bir an önce kaçma arzusuna dönüşmez.
Amasya’da görülecek pek çok yer, tarihi eser var. Şehrin en hâkim tepede kurulu bir kalesi var önce görülmesi gereken. Şehrin en muhteşem manzarası da bu tepeden görülüyor. Harşena Dağı üzerine kurulu bu kalenin şu an kullanılmayan gizli dehlizleri ve su kanalları mevcut. Kaleden sonra Kralkaya mezarları. Aynı dağın içerisine oyulmuş bu görkemli mezarlar da mutlaka görülmesi gerekenlerden. Amasya müzesi, Beyazıt külliyesi, Gökmedrese, Bimarhane (Darüşşifa), Kapıağa medresesi, Yörgüç Paşa cami ve Burmalı minare camii de mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Bu önemli eserleri gezerken araç kullanmanıza da gerek yok. Biraz uzun bir yol olsa da hepsi birbirine yakın yerlerde. Yani bir başından yürüyerek başladığınızda hele de sabah erken çıkarsanız akşama kolaylıkla bitirebilirsiniz. Sadece Amasya Samsun çevre soylunda Ziyaret kasabasında bulunana Aynalı mağara ve özel bir parantez açarak bahsetmek istediğim Ferhat su yolunu görmek için araca ihtiyacınız olacak.
Hikâye odur ki; Ferhat adında maharetli bir nakkaş vardır. Amasya sultanı Mehmene Banu’nun sarayını süslerken sultanın kız kardeşi Şirin’e aşık olur. Şirinde Ferhat’a. Mehmene Banu’dan kız kardeşini istediğinde Mehmene Banu ancak Elmadağını delerek şehre su getirdiğinde kız kardeşini vereceğini söylemektedir. Ancak olayın karmaşık yanı şudur ki Mehmene Banu kız kardeşini Ferhat’a vermek istememektedir. Kimi derki Mehmene Banu da Ferhat’a aşıktı, kimi derki kız kardeşini çok severdi. Nakkaşlık yapan ellerinde kazma elmadağını delerek şehre su getiren Ferhat’a Mehmene Banu dadısını yollayarak Şirin’in öldüğünü söyletir. Ferhat’ta kazmasını dağa son kez vurarak su yolunu açar ama açtığı su yolu ve Şirinin acısı kendisine mezar olur. Ferhat’ın öldüğünü duyan Şirin hemen elmadağına koşar ve Ferhat’ın öldüğü yerde aşkının acısından o da can verir. Rivayettir ki yan yana olan bu iki sevgilinin mezarlarında her bahar iki gül açar ve tam birbirlerine kavuşacakken bir karaçalı onları ayırırmış. Her şey bir efsane bir rivayet de olsa Ferhat su yolunu görmeye gittiğinizde buna inanmanız gerek ki su yolunu gördüğünüzde gerçek bir aşkın nasıl olduğunu tahayyül edebilesiniz… Su yolunun hangi dönemde ne amaçla hangi şekilde kazıldığını akademisyenlere bırakıyorum. Tarihi mekânların anlamını güzelleştiren onlara sevgi ve mana katan hikâyeleri dinlemek hep güzel olmuştur. Ferhat su yolunu da bu rivayetten sevdiğimiz gerçeğini göz ardı etmeyelim.
Bu muhteşem şehirde tarihi eserleri gezmek dışında da yapılacak pek çok şey var. Bence mutlaka yapın dediklerimi öncelikli yazacağım. Semaver çayı ve bağlardan kiraz, elma yemek. Akşamüstleri şehrin pek çok yerinde semaverler yanar. Bağlarda balkonlarda hatta sokak aralarında kapı önlerinde bile. Amasya insanı öylesine sıcakkanlıdır ki bir selam verdiğinizde semaverin başına kurulur muhabbet ve ikramın az bulunur bir örneğini görürsünüz. Hele bir de bunu Amasya bağlarında yaparsanız muhteşem bir ziyafet sizi bekliyor demektir. Ama şunu da atlamayın. Yeşilırmak kenarına kurulmuş harika konaklar var ve o konakların büyük kısmı ziyarete açılmış durumda. Bazılarında kafe restorantlarda mevcut. Bir akşamüstü keyfi yapmak için ideal bir yer. Bir de Pirler Parkı denen Amasya meydanından az yukarda bir park vardır ki orayı da görüp bir semaver çayı içmelisiniz. Zaten hemen yukarısında Atatürk’ün 12 Haziranda gelip 21- 22 Haziranda Amasya genelgesini yayınladığı yer var. Oraya da uğramadan geçmek olmaz.
Pek çok kentin bir ismi vardır. Bir şeyin şehridir. Ama Amasya kadar çok şeyin şehri olan yer az bulunur. Üstelik küçük ve şirin bir şehrin içinde. Mutlaka görünüz dediğimiz bu şehir için Merzifon havalimanı ve Samsun havalimanı en yakın uçuş rotaları. Merzifon Amasya arası karayoluyla yarım saat kadar. Tren yoluyla da Sivas’tan 261 km uzaklıkta. Bir de Samsun’dan tren var. Benim ulaşım tavsiyem ise Samsun’a kadar uçuş, Samsun’dan sonra ise tren yoluyla Amasya.
Bu yazı 2012 yılının Eylül ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 67. sayısından alınmıştır.