Yazı: Gülşah Demiryuğuran – Fotoğraflar: Halit Ömer Camcı
Pamukkale’nin binlerce yıldır yerleşim merkezi olmasını sağlayan şifalı termal su, beyaz travertenlerin de hayat kaynağı. Yüksek miktarda kalsiyum hidrokarbonat içeren suyun havadaki oksijenle teması sonucu, karbondioksit ve karbon monoksit uçup, kalsiyum karbonat çökerek yamaçlardan aşağı bu çökeltileri yaymakta, bu oluşum da Pamukkale’ye adını veren travertenleri oluşturmakta.
İşte suyun berraklığıyla beyazın buluştuğu eşsiz bir güzellik, Pamukkale…olmazsa olmazımız olan suyun ve aklığın birlikteliğinden oluşan seyirlik: Suyun taşa nakşı.
Su geçtiği yerlere geçtiğini belli etmek istercesine izler bırakıp geçiyor Pamukkale’de ve buraya duru yanını, berraklığını, aklığını bırakıyor ve yürürken yanlardaki küçük su arklarından akan suyun coşkusunu fark edebiliyorsunuz. Suyun ve beyazın sevgisinden oluşan Pamukkale, tepelerden başlayıp aşağılara kadar geçtiği her yeri beyaza bürüyen bir su yumağı. Adını nereden aldığı belli olmasa da, insan içinden bu manzaraya da bundan başka bir isim verilemezdi diye geçiriyor. Pamuk gibi bembeyaz olduğundan ve tarihin bir kalesi gibi durduğundan “Pamukkale” adını aldığı aşikâr.
Denizli’nin kuzeyinde yer alan ve antik kent Hierepolis ile iç içe olan Pamukkale, kent merkezine 20 kilometre uzaklıkta bulunmakta. Bergama Kralı II. Eumenes tarafından M.Ö. 197 yılında kurulan, adını da Amazonlar Kraliçesi Hiera’dan alan Hierapolis, aynı zamanda “kutsal kent” olarak anılıyor. Hz. İsa’nın havarilerinden St. Philip’in burada öldürülmesi ve onun adına anıt mezar yaptırılması, Hierapolis’in inanç turizmi açısından da öne çıkmasını sağlıyor.
Pamukkale’nin binlerce yıldır yerleşim merkezi olmasını sağlayan şifalı termal su, beyaz travertenlerin de hayat kaynağı. Yüksek miktarda kalsiyum hidrokarbonat içeren suyun havadaki oksijenle teması sonucu, karbondioksit ve karbon monoksit uçup, kalsiyum karbonat çökerek yamaçlardan aşağı bu çökeltileri yaymakta, bu oluşum da Pamukkale’ye adını veren travertenleri oluşturmakta. Efsaneye göre çok eskiden Çökelez Dağı eteklerinde yaşayan, fakir oduncu bir aile varmış. Bu ailenin kızı, o kadar çirkinmiş ki erkek çocuk anneleri onu görünce yollarını değiştiriyormuş. Fakirliği, genç kızın umurunda bile değilmiş ama çirkinliği canına tak etmiş. Çökelez Dağının eteklerinden kendini boşluğa bırakmış. Su ve tortu dolu havuza hızla düşmüş. Burada uzun süre suların içinde baygın kalmış. O esnada bu su o çirkin kızı güzelliğe boğmuş. Oradan geçmekte olan Denizli Beyinin oğlu, kanlar içinde güzel kızı görmüş. Oduncu kızı alıp evine götürmüş. Kız iyileşmiş ve evlenmişler. O günden sonra kadınlar güzelleşmek için bu ılıcaları ziyaret etmeye başlamış. O gün bu gündür bu su akadınlara güzellik iksiri gibi gelmekte. Pamukkale’de bulunan ve yaz kış aynı sıcaklıkta (35derece) olan Cleopatra havuzu, içinde tarihi kalıntıların ve taş sütunların bulunduğu, rivayetlere göre Kraliçe Cleopatra’nın kendine has yapılmış güzellik havuzudur ve hala bölgeye gelen turistler için bu işlevi görmeye devam etmekte. Pamukkale ve çevresinin belli başlı kaplıcalarına kısaca bir değinelim istedik.
Karahayıt Kaplıcası: Pamukkale termal kaplıcası sisteminin bir kolu sayılan bu kaplıca, Pamukkale’nin 5km kuzeyinde, Karahayıt Kasabası’ndadır.
Kalp, damar sertliği, yüksek tansiyon, romatizma-siyatik, deri sinir, lumbago, gibi hastalıklarla uyuz, sivilce, kaşıntı gibi deri hastalıklarına iyi gelir.
Pamukkale Kaplıcaları: İl merkezine 18km uzaklıkta bulunan eski Hierapolis kentinin bulunduğu alandır. Travertenler yaratan karstik alanlardan çıkan sular; bünyesindeki kireç çözeltisi, genellikle beyaz renkte ve pamuk balyalarını andıran kalker tüflerini, Pamukkale travertenlerini oluşturmaktadır.
Pamukkale termal suyunun tedavi edici özelliği, çok eski çağlardan beri anlaşılmış, yüzyıllar sonra şifa niteliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Kaynaklar etrafında dini ayinler yapılmış, şenlikler düzenlenmiş, büyük devlet adamları ve zengin kişiler antik dönemde tedavileri için Hierapolis’e gelmişlerdir.
Çizmeli (Yenice) Kaplıca ve İçmeleri: Buldan ilçesine 16 km uzaklıktaki Yenicekent sınırları içindedir. Menderes kıyısında olup, Tripolis antik kenti kalıntıları arasından gidilir. Romatizma, kalp, damar sertliği, deri, basur memeleri hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Gölemezli Çamur Kaplıcası: Akköy ilçesine bağlı Gölemezli Köyü yakınlarındadır. Dört kaynak halindedir. Kaynaklar nitelik bakımından her birinden farklıdır. Birisi çamur hamamı olarak kullanılır. Deri hastalıklarının tedavisinde kullanılır.
Babacık (Kabaağaç) Kaplıcası: Sarayköy ilçesi Tekke köyü ılıcasının 3 km uzaklığındaki Kaabaağaç Köyü’ndedir. Tekkeköy Kaplıcası: Sarayköy ilçesi Tekke Köyü yakınındadır. Sarayköy’e uzaklığı 20 km olup, çeşitli yerlerden sıcak sular kaynamaktadır Roma Devri’nden kalma hamamı, havuzu, soyunma yeri vardır. Kaplıca; romatizma, deri, kadın hastalıkları, idrar yolu rahatsızlıkları tedavisinde kullanılır.
Kızıldere Ilıcası: Sarayköy’e 11 km uzakta kızıl renkli kayalardan çıkar. İki kubbeli bir hamamı, iki banyo yeri, havuzu ve soyunma yeri vardır. Romatizma ve yorgunluğa iyi gelir.
Pamukkale Termal Turizm Merkezi
- Yeri: Denizli’nin kuzeyinde, tarihi Hierapolis harabelerinin yanındadır.
- Ulaşım: Denizli şehir merkezine 20 km. uzaklıktadır.
- Suyun Sıcaklığı: 33°C -35,5°C
- PH Değeri: 5-83-6,02
- Özellikleri: Termal, hipotonik, bir maden suyudur. Bikarbonat, sülfat, kalsiyum, karbondioksit.
- Yararlanma Şekilleri: İçme ve banyo kürleri
Tedavi Ettiği Hastalıklar: İçme kürleri sindirim sistemi, özellikle mide, bağırsak, karaciğer, safra yolları fonksiyon bozuklukları, hipostenik dispepsiler, safra pigmentlerinden stazları, safra kesesi ve safra yollarının kronik iltihapları, taşları şişmanlık, diabet, gut; banyo kürleri dolaşım sistemine ait hastalıklar, kalp, beyin ve etraf atar damarlardaki iskemik sendromlar, damar sertliği, tansiyon değişimi, bronşiyal astım vakaları, osteoartroz sınıfına giren ve bilhassa alt ekstremitlerde yerleşen romatizmal sendromlar, akut devresini geçirmiş ve stabilize durumdaki artritis sendromlarında etkilidir.
Traverten çok yönlü, çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan bir kaya ve Pamukkale termal kaynağını meydana getiren jeolojik olaylar, geniş bir bölgeyi etkilemiş. Bu bölgede sıcaklıkları 35-100 C arasında değişen 17 sıcak su alanı bulunmakta. Antik dönemde etrafında şenlikler düzenlenen ve ayinler yapılan Pamukkale termal kaynağı, bölgesel potansiyel içindeki bir ünite. Kaynak, antik dönemlerden beri kullanılmakta. Termal su kaynaktan çıktıktan sonra, 320 m uzunluğunda bir kanal ile traverten başına gelmekte ve buradan, 60-70m.lik kısmi çökelmenin olduğu traverten katlarına yavaşça dökülmekte ve ortalama 240-300m. yol kat etmekte. Seki seki havuzcuklarında ve kat kat seddelerinde, çökelmekte olan kalsiyum karbonat, başlangıçta yumuşak bir jel halinde. Zaman içinde sertleşmekte ve traverten olmakta. Ancak ziyaretçiler tarafından kat katlar üzerinde gezilmesi ve oynanması, henüz yumuşacık haldeki kalsiyum karbonatların ezilmesine, dağılmasıyla sonuçlanabilmekte. Travertenlere termal suyun fazla miktarda ve uzun süre aynı yere akıtılması, yosunlaşmaya ve travertenlerde hoş olmayan bir görüntüye neden olduğu için su belirli zamanlarda ve belirli miktarda verilmekte. Beyazlığın oluşumunda, hava şartları, ısı kaybı, akışın yayılımı ve süresi etkili olduğunu söylüyor uzmanlar.
Yakın bir tarihte adeta küsmüş ve sanki karalara bürünmüştü Pamukkale. Onu görmeye gelenler şaşırıyordu bu görüntü karşısında; öyle ya adı gibi pamuk gibi olmalıydı, oysa ne rengi pamuk gibiydi ne de görüntüsü. Çünkü nefesi kesilmişti, yaşam kaynağı olan suyu kesilmişti bu güzelliğin. Suyun sesi gelmiyordu, artık coşkuyla akmıyordu. Susuz Pamukkale bir hiçti; suyu olmadığı için taşı da kararmıştı. Oysa Pamukkale şehrin gelini gibi bembeyaz olmalıydı. Susuzluğa çare bulundu ve tekrar yamaçlardan aşağı su coşkuyla akmaya başladı. Suyun yukarıdan aşağıya akışı sanki Pamukkale’nin yeniden doğuşu olmuştu. Ve sonra Pamukkale eski haline o mutlu günlerine tekrar döndü. Onu görmeye gelenlerin karşısına yine, adına yakışır bir şekilde, bembeyaz gelinliğini giyinmiş, şehrin gelini gibi çıkıyordu.
Travertenlerin sunduğu görsel zenginlikle, yılda bir milyonun üzerinde yerli ve yabancı turisti misafir eden, su ile taşın, doğa ile tarihin buluştuğu mekân olan pamukkale, UNESCO’nun “Dünya Kültür Mirası Listesi”nde bulunmakta ve Türkiye’de deniz turizmine alternatif merkezlerden biri konumunda. Bu yaz isterseniz yolunuzu bir Denizli’ye doğru çevirin. Bilmiyenler için hemen hatırlatalım Denizli’ye ulaşmak çok kolay.
İzmir, Salihli, Antalya veya Muğla üzerinden Denizli’ye gidenler için karayolları, araç kullanmaya elverişli ve keyifli bir yolculuk sağlıyor. Otobüs yolculuğunu seçenler İstanbul-Bilecik-Kütahya-Afyon-Denizli-Pamukkale için yaklaşık 650 Km’lim bir yol yapıyorlar. Pamukkale’ye 60 km uzaklıkta Çardak Havaalanı var. İstanbul’dan trenle gitmek isteyenler Haydarpaşa’dan nostaljik bir yolculuğa çıkabilirler. Denizli-İzmir 231 km, Denizli-Muğla 153 km, Denizli-Antalya 226 km. Kütahya’yı çevre yoluyla aşıp Denizli’ye yola devam ederken yolun Gediz üzerinden Uşak ili içinden geçerek dümdüz bir güzergahla Sivaslı ilçesi, Çivril’den Kaklık Mağarası’nın bulunduğu kavşağa yani Denizli-Afyon yoluna bağlanabilirsiniz. Bu noktada Denizli’ye uzaklığınız 30 km. Denizli giriş çıkışında kurulan radar kontrollerine karşı özel araç sürücülerinin hızlarına dikkat etmeleri gerekiyor.
Suyun Gelini / Pamukkale – Bu yazı Halit Ömer Camcı tarafından 2015 yılında Sony ile Ege yollarında yazı dizisi için hazırlanmıştır.