Yüzlerce yıldır keyif verici bir madde olarak kullanılan tütün yani günümüzdeki şekliyle sigara, şimdilerde kendisine getirilen yasaklarla gündemdeki yerini koruyor. Ana vatanı konusu kesin olmamakla birlikte dünyaca tanınmasının Amerika Kıtasının keşfiyle başladığı ve oradan Avrupa’ya geçtiği kaynaklarda belirtilmektedir. Maya’lara ait taşlarda tütün içen ve pipo kullanan Mayalılar resmedilmiştir. Kristof Kolomb Ada’ya ayak bastığında ağzından ve burnundan dumanlar çıkaran bu yerli halktan bahseder.
Maya ve Aztek dinsel törenlerinde tütün dumanı kullanılmış daha sonraları keyif verici bu duman gündelik hayatın bir parçası olmuştur. Orta Amerika ve Meksika’da bu keyif verici duman hızla yayılmaya başlarken, yaralar üzerine tütün yaprakları koyularak, göğüs hastalıkları ve başağrılarına karşı dumanı koklatılarak o zamanın doktorları rahipler tarafından tedavi amacıyla kullanılmıştır. Romano Pane adlı piskopos tütün tohumunu 1518 tarihinde İspanya’ya getirmesiyle tütün üretimine başlanmıştır. Tütün hakkındaki ilk bilgide rahip Pane tarafından yazılmış olup, Avrupa’da başta şifa verici bir süs bitkisi olarak tanınmıştır.
Yazı: Nurya Çakır
Tütün İspanya ve Portekizden sonra Brezilya’dan Fransa’ya geçmiştir. Fransa’nın Portekiz elçisi Jean Nicot Lizbon’da gördüğü tütünü dikmiş, kurutulmuş yapraklarının ufalanarak burna çekilmesinin öksürüğe, başağrılarına, astıma, mide ve kadın hastalıklarına iyi geldiğini Kraliçeye sunmuştur. Jean Nicot’un bu bitkiye gösterdiği ilgiden dolayı tütün bitkisine ‘’Nicotiana’’ adı verilmiştir.
Tütün daha sonraları Avrupa’nın güney doğusundan iç ülkelere, sahilden Akdeniz’e, Kuzey Avrupa’ya, daha sonra Portekizliler tarafından Hindistan, Japonya ve Çin’e, Macellan eliyle Filipinlere ulaşmıştır.
Tütün şimdiki sigara şeklini ilk defa İspanya’da almış oradan Fransa’ya geçmiştir. İlk sigaralar 1844 yılında Fransa’da yapılmış aynı yıllarda İtalya’da puro şeklini almıştır. Sigaranın yayılmasının 1856 Kırım Harbinden sonra olduğu, gazete kağıdına sarılarak içilen bu tütünlere Türk, İngiliz ve Fransız askerlerin büyük rağbet gösterdiği bilinmektedir.
Tütünün keyif verici bir madde olarak kullanılmaya başlaması hızla tüketimini arttırınca gereksiz bir harcama olarak görülerek pek çok ülkede yasaklanmasına neden olmuştur. 1575 tarihinde Amerika ve İspanya kiliselerinde tütün kullanılması yasaklanmış daha sonraları İngiltere’de tütün içme aleyhinde mücadeleye başlanmış, 1620’de Japonya’da tütün içme yasağı getirilmiş, Almanya, Avusturya, Saksonya, Rusya ve İsviçre’de tütüne yasaklar getirilmiştir. Tütün kullanılmasına karşı ölüm cezaları getirilmiş buna rağmen insanlar tütün içme alışkanlıklarından vazgeçmemişlerdir.
Tütün en başta rahiplerce ibadetlerde kullanılan bir tütsüyken, sonraları şifa verici özelliğinin keşfedilmesiyle ilaç, daha sonra keyif verici ve alışkanlık yapan bir madde olmuştur. Şimdilerde ise içinde yer alan arsenik, benzin, kadmiyum ( akü metali), hidrojen siyanür ( gaz odaları zehiri), DDT (böcek öldürücü), Toluen ( tiner), Amonyak, Dibenzakridin (zehir) gibi içerdiği maddelerden ve sağlığa verdiği zararlardan ötürü pek çok yerde içme yasağı getirilen bir madde oldu. Başlarda şifa verici bir maddeyken zamanla bir zehir haline dönüşmüş olması oldukça ilginç. Ayrıca bağımlılık yaratması insanlar üzerindeki en önemli etkisi. Sigara dumanının beyne keyif verici hormonlar üretme emrinin vermesi, insana bu keyfi bir daha tatmak için ‘’sigara iç’’ emri verdirmekte. Bu komutu dinleyenler artık tiryaki olmuş demektir. Bu keyif verici ve alışkanlık yapan tüm maddeler için geçerli bir kural sanıyorum. Öyleki Yemen’de kullanılan uyarıcı bir bitki olan Gat, halkın öyle bir alışkanlığı haline gelmiş ki, iç savaşlarında bile Gat çiğneme molası verilirmiş.
Tütün Türklere 1601-1605 yıllarında İspanyol, Venedik ve İngiliz gemici tacirler tarafından getirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğunda 1633 yılına kadar tütün tarımı, ithalatı ve kullanımı konusunda herhangi bir yasaklama getirilmemiş, sadece ithalatından belirli bir vergi alınmıştır. Tütün kullanımının artması sonucunda diğer ülkelerde uygulanan yasaklar Osmanlı içerisinde de uygulanmaya başlamıştır. I. Ahmet zamanında dinen caiz olmadığı gerekçesiyle yasaklanmıştır. 1612-1640 IV. Murat içki, afyon, tütün ve kahve kullanımını yasaklamış, bu yasakların uygulanması için Padişah tebdil-i kıyafet ederek şehri bizzat kendisi teftiş edermiş. Bu mevzuda kitaplarda ‘’…Cellatlar, tütün içerken tutulanların başlarını vurup kellelerini koltuklarının altlarına bırakıyor, padişahın emri mucibince ne için öldürüldüklerini anlatmak için tütün çubuklarını ağızlarına sokuyorlardı….’’ Daha sonraları 1646 yılına IV. Mehmet ‘e kadar bu yasak devam etmiştir. Yasaklama döneminde enfiye kullanımı artmış, nargile içilmesi bu dönemde gelişme göstermiştir.
Yapılan bir araştırmada sigara kullananların yarısının azaldığı için, %47’sinin stresle başa çıkmak için sigara kullandığı ortaya çıkmıştır. Sigaranın günümüzde vücutta oluşturduğu tahribat çok iyi bilinmektedir. Solunum rahatsızlığından, akciğer kanserine, kalp ve damar hastalıklarına, gırtlak kanseri ve beyin hücrelerinde tahribata ve pek çok rahatsızlığa neden olduğu kesin bilinmektedir. Bu nedenlerden ötürü dünyanın pek çok ülkesinde caydırıcı cezalar konulmaya başlanmıştır.
Dünya üzerinde bilinen ilk uygulama 1993 yılında ABD’nin Kaliforniya eyaletinde başlamıştır. Hollanda ve İrlanda’da 1 Ocak 2004, Fransa’da 1 Şubat 2007, İngiltere’de 1 Mayıs 2007, Almanya’da 1 Ocak 2008, İspanya’da 1 Ocak 2006, Norveç’te 1 Haziran 2004, İsveç’te 1 Mayıs 2005 tarihinde kapalı yerlerde sigara içilmesi yasaklanmıştır. Ve son olarak Türkiye’de 3/1/2008 tarihinde kabul edilen “Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 19 Ocak 2008 Cumartesi günü Resmi gazetenin 26761.sayısında yayınlanarak 19 Mayıs 2008 tarihinde yürürlülüğe girmiştir.
Tiryakiliğin Kısa Tarihi – Bu yazı, Gezgin dergisinin 2009 yılının Ağustos sayısında yayımlanmıştır.