Yazı ve Görsel Arşiv: Yusuf Çağlar
Dilden dile dolaşan mısralarıyla edebiyat hafızamızda yer alan şairin ilk akla gelen şiirlerinden biri de hiç şüphesiz İstanbul Türküsü ismini verdiği eseridir:
İstanbul’da Boğaziçi’nde, Bir fakir Orhan Veli’yim; Veli’nin oğluyum, Târifsiz kederler içinde. Urumelihisarı’na oturmuşum;Oturmuş da bir türkü tutturmuştum:
“İstanbul’un mermer taşları; Başıma da konuyor, konuyor aman, martı kuşları; Gözlerimden boşanır hicran yaşları; Edalı’m,Senin yüzünden bu hâlım!” (…)
İstanbul’da, Boğaziçi’ndeyim; Bir garip Orhan Veli, Veli’nin oğlu; Târifsiz kederler içindeyim.
36 yaşında talihsiz bir kaza sonrasında hayata gözlerini yuman şairin kaleme aldığı biyografileri sade ve etkilidir: “1914’te doğdum, Galatasaray ve Ankara Liseleriyle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde okudum. Şiir kitaplarım: Garip, Vazgeçemediğim, Destan Gibi, Yenisi.”
İlk sayısını 1 Ocak 1949’da yayımladığı Yaprak Dergisi’nde, Cahit Sıtkı Tarancı, Sait Faik Abasıyanık, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Cahit Külebi gibi yazar ve şairlerin eserleri yer aldı. 1 Haziran 1950’ye kadar 28 sayı yayınlanan Yaprak’la birlikte Orhan Veli’nin düz yazıları da görünür hâle geldi. Ayrıca, Türk şiirinde eserleriyle ‘Garip’ akımına öncülük yapan arkadaşları Melih Cevdet ve Oktay Rifat’ın toplumsal şiirleri de Yaprak’ta yer buldu. Aynı günlerde Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet, Nazım Hikmet’in hapishaneden çıkartılması için açılan kampanyaya katılarak üç gün açlık grevi de yaptılar. Orhan Veli, Yaprak’ın yayınlandığı 1949 yılı boyunca Nasreddin Hoca hikâyelerini şiirleştirdi, Karşı isimli son şiir kitabını yayınladı.
Geriye dönüp bakılınca Orhan Veli’nin şiirlerini, siyasi kızgınlıklar içinde kaleme alınmış yazılarını, çeviri eserlerini ve nesirleştirdiği Nasrettin Hoca Hikâyeleri ve çevirisini yaptığı La Fontaine’den Masalları’nı rahatlıkla görebiliriz.
Bir de Ahmet Haşim’in ‘Akşam, yine akşam, yine akşam / Göllerde bu dem bir kamış olsam’ mısrasını alaya almak için yazdığı ‘Bir de rakı şişesinde balık olsam’ mısrası onun kişiliğini anlatan bir hususiyet olarak öne çıkarılmıştır.
Füruzan Yolyapan Hanım, Orhan Veli’nin aşklarından, özel hayatından pervasızca bahisler açanların haksızlık yaptığını düşünüyor. Elbette abisinden, babasından söz açılınca duygulanan ve çocukça masumiyetlere bürünen bu insanın anlatacak, sevdikleriyle paylaşacak pek çok anısı vardı:
ORHAN VELİ’NİN AİLE FOTOĞRAFI
Kadıköy sahaflarında ortaya çıkan bir fotoğraf sayesinde ilk kez Orhan Veli’nin ailesini bir arada görmek imkânımız oldu. Fotoğraf, 1931’de Ankara’da bir bayram sabahı çekilmiş. Fotoğrafın sağında oturan küçük kız Orhan Veli’nin kardeşi Füruzan.
Bugün 80 yaşını aşmış bu küçük kızın anlattıklarına göre arkada duranlar Baba Mehmet Veli Bey ve Anneleri Nigâr Hanım. Ön sırada sol başta ise Orhan Veli var. Ankara Erkek Lisesine gidiyor o yıllarda. Kardeşi Adnan Veli de aynı mektebin orta bölümünde. Orhan Veli’nin ve Adnan Veli’nin hemen yanı başında oturan ise çocukların dadısı Sıdıka Hanım.
Veli’nin Oğluyum / Bir Garip Orhan Veli – Bu yazı 2011 yılının Kasım ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 57. sayısından alınmıştır.