Cuma , 4 Ekim 2024

 Adana’da kış arama!

0Kış mevsimiyle arası ‘buz’ gibi olan sıcak sever bünyeler,  bir köşeye büzüşür ve yaz gelsin diye beklerler. Kuş olsalar, sıcak memleketlere göçecekler; ama nerede! Böyle olmadık hayaller içinde otururken, biri onlara fısıldamalı; “Arkadaş, güzel ülkemiz her mevsim içinde dört mevsim barındırır haberin ola!”  Ne yapmalı o zaman? Kışın en çetin, en zalim günlerinden birinde bir şekilde Adana’ya uçmalı, artık nasılsa, imkânlar neye elveriyorsa, havadan, karadan…  Adana kışı nasıl ki? Yağmurlu; ama mutedil ve tabii merhametli, orada da yazlar çetin geçiyor bilirsiniz. Hem kendimiz hem şehir için en uygun mevsimi seçmiş bulunuyoruz da şimdi sorsanız yeridir; Adana gibi köklü kıdemli bir şehre sadece kemikleri ısıtmak için mi gidilir? Keskin bir hayır diyeceğimiz besbelli. Sebepleri ortada, buyurun beraber inceleyelim.

Yazı ve Fotoğraflar : Ülkü Özel Akagündüz

Bereketi anlamak; Yeşil, yemyeşil bir şehir; ama nasıl tarif etmeli, bozkırda metazori beslenip büyütülen çelimsiz ağaçlara iyice acırsınız burada, sonradan olma değil, kendiliğinden köpürmüş ağaçlar, çiçekler, çimenler…  Ve yine kıraç Anadolu şehirlerinde, annelerimizin salon saksılarında bin bir zahmetle yetiştirdiği kauçuklar, Japon gülleri, Adana’da ne yana dönseniz orada… Mümbit kelimesi sadece Çukurova için değil, şehir merkezi için de kurulabilir bu yüzden, özellikle de Seyran Nehri civarı için…

gezgindergi-turkiye-adana-kis (17)

Seyhan’ı kavramak;  Seyhan bir bakışta iki yakası bir araya gelebilecek, başından sonu görülebilecek bir ırmak değil. Nehrin bir yakasında sekiz yüz bin, diğer yakasında üç yüz elli bin kişi yaşıyor ve her iki kıyıdaki yürüme parkurlarında günde on bin kişinin yürüyüş yaptığı biliniyor. Nüfusu iki milyonu bulan bir şehirden söz ediyoruz neticede. Nehir kıyısında ‘Merkez Park’ denilen oldukça geniş bir sahanın gayet güzel düzenlendiği ve haliyle Adana’nın mümbit yeşilinin peyzaj çalışmalarını kolaylaştırdığı ortada… Fakat Seyhan, birden fazla ‘cazibe’ alanına sahip oluşuyla da kendisini bir çırpıda kavramak isteyenlerin işini zorlaştırıyor. Hem suyun akışını düzenleyen hem de elektrik üreten barajların nehirde oluşturduğu iki iç göl, suyun sınırlarını hepten muğlâklaştırıyor mesela. Bu göller, su sporları, tekne ve sandal gezintileri için biçilmiş kaftan. Üstelik Eskişehir’de, Avanos’ta çetin kış şartları yüzünden ertelenen tekne sefaları, Seyhan’da hiç kesintiye uğramıyor. Diyebiliriz ki, içinden nehir geçen hemen hiçbir şehirde iklim, hem ılımanlığı hem cömert yeşiliyle nehrin bu kadar yanında durmamıştır.

gezgindergi-turkiye-adana-kis (18)

Taş Köprü’den geçmek; Şehrin cazibe merkezini bulmak isterseniz Taş Köprü civarında durmalısınız. Köprü, hem şehrin hem nehrin kalbi konumunda… Seyhan ve Yüreğir yakalarını birbirine bağlayan 310 metre uzunluğundaki Taş Köprü’nün, bin yıldan bu yana işlekliğini koruyan en eski köprü olduğu söyleniyor. İşleklik neyse ki, tadilattan sonra akıllıca bir kararla yaya trafiğiyle sınırlandırılmış.

gezgindergi-turkiye-adana-kis (2)

Beylikler dönemine bakmak; Köprü’den hemen geçmeyelim; Eski Adana, Ramazanoğulları döneminden kalma Ulu Camisiyle, taş konaklarıyla, çarşı pazarıyla burada aranmalıdır. Bilhassa Ulu Camii civarı, asma altında çay içen amcalarıyla, serin taş avlularıyla korunmuş bir adacık gibidir. Her şehrin bir Ulu Camisi var; ama Adana’nın Ulu Camisi, tek kubbeli Osmanlı camilerine alışkın gözler için tam bir ziyafet. Selçuklu-Memluklu mimarisinden izler taşıyan camide bir sürü minik kubbenin yan yana sıralandığını düşünün… 16. yüzyıldan kalma çinileriyle de göz dolduran mabedin, Ramazanoğulları Beyliği’nin başyapıtı olduğu muhakkak; ama gözden kaçırmamamız gereken bir nokta var; bu cami, medrese, türbe, imaret, dar’ül hadis, dar’ül şifa, sıbyan mektebi gibi yapıları da içeren Ramazanoğlu Külliyesi’nin bir parçası aslında. Bizim az önce bahsettiğimiz o serin taş avlular da külliyeden geriye kalan ve bugün kültürel amaçlar için kullanılan yapılar elbette. O kadar adı geçti, kimdir bu Ramazanoğulları derseniz, tek cümleyle özetleriz;  1352 yılında Misis ve Adana yöresinde kurulmuş bir Anadolu beyliğidir.

gezgindergi-turkiye-adana-kis (4)

KAÇIRMAYIN

Ceyhan Nehri’nde Lokman Hekim : Adana, sıcak iklimin tesiriyle belki de, efsaneler şehridir aynı zamanda. En güzel örneklerinden biri, Ceyhan Nehri üzerindeki kadim köprüde anlatılır, hem de öyle anlatılır ki gerçekliğinden şüpheniz kalmaz. Bu köprü, Lokman Hekim’in ölümsüzlük reçetesini suya düşürdüğü köprüdür ve hatta olayın vuku bulduğu yer de tastamam bellidir!

gezgindergi-turkiye-adana-kis (5)

Tepebağ evleri : Eski evler mücevher gibi nadirattan artık; ama şükür ki numunelik de olsa onları hemen her şehirde görmek mümkün. Adana’da söz gelimi, geleneksel evlere bugün daha ziyade, Tepebağ ve Kayalıbağ mahallerinde rastlanabilir. İklime ve coğrafyaya uygun biçimde inşa edilmiş bu konutların kalın duvarlı ve az pencereli olduğu gözden kaçırılmamalı.

gezgindergi-turkiye-adana-kis (6)

Yaylalar, yaylalar : Şehre kışın değil de yazın gittiniz diyelim, biz söylemesek de gözünüz yükseklerde dolaşacak. O sıcaktan sizi yaylalar kurtaracak. Ardıç, çam, sedir ağaçları ve meyve bahçeleriyle içinizi ferahlatacak Aladağ Meydan Yaylası, onlarca yayladan biri yalnızca. Kır lokantaları ve yöresel kahvehaneler bulabilirsiniz burada. Bir köy hayatını tecrübe etmek isterseniz, rotanızı İnderesi Köyü Yaylası’na çevirmelisiniz. Hem burada alışveriş imkânı da var; köy halkının dokuduğu halı, kilim ve çoraplara muhakkak göz gezdirmelisiniz. Yaban hayatı görmek isteyenleri Karaisalı ilçesine yakın Kızıldağ Yaylası civarına bırakıp yolumuza devam edelim.

gezgindergi-turkiye-adana-kis (7)

MUTLAKA

Arkeoloji ve Etnografya Müzesi : Müzeler meraklısı için midir? Şehri tanımak için yollara düşmüş bir gezgin geçmişi görmeden bugünü nasıl anlayabilir? Adana’da mesela, Türkiye’nin en eski on müzesinden biri olarak bilinen Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, sadece şehrin değil bütün Çukurova’nın tarihi eserlerini saklar içinde.

gezgindergi-turkiye-adana-kis (8)

Kebap, şalgam ve bici bici : Adana’da kebap bir bilenle yenmeli muhakkak. Kimi şık restoranları seçer, kimi ayak altı salaş lokantaları. Şehirde gece gündüz; hakikaten sabahın erken saatlerinde ve gecenin ortasında kebap yiyenlere rastlamak gayet olağandır. Şalgamı ve bici bici tatlısını da hatırlattıktan sonra geceleri peyda olan seyyar çaycılara dikkatinizi çekmek isteriz. Bir şehirde çay bu kadar mı sevilir!

gezgindergi-turkiye-adana-kis (10)

Karatepe kilimleri : Kilimler Anadolu folklorunun en görünür yüzü ve şükür ki Osmaniye’nin Kadirli İlçesine Bağlı Karatepe Köyün’ de geleneksel tezgâhlarda dokunmaya devam eden kilimlerin en önemli özelliği yünlerin kök boyayla boyanıyor olması. Kök boyayı tarife hacet var mı; soğan kabuğundan, meşe palamudundan, muhabbet çiçeğinden çıkarılan ve asla solmayan renkler…

Adana’da kış arama! – Bu yazı 2014 yılının Kasım ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 93. sayısından alınmıştır.

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir