Pazartesi , 7 Ekim 2024

Amerika’dan Yalnız Suretler

PARKLAR: SIKIŞAN MEKÂN VE İNSANIN YALNIZLIĞI

Yer, zaman ve mekân olgusunu fotoğrafçı gözüyle bakınca daha iyi anlıyor insan… Uzaktan bakınca herşey oldukça heybetli ve çekici görünürken bir fotoğraf makinasının içinden çıkan kareler nasılda realiteye dokunuyor oysaki… Herşeyde olduğu gibi bir adım geriden yahut kadrajın dışından bakılınca aslında uzaktan görünenin o kadar da sihirli olmadığını farkeder oldum deneyimlerimi fotoğraflamaya başladığımdan beri…

Yazı ve Fotoğraflar: Serpil Gül 

Kağıt veya dijital yansımada suretlerin büyüsü bozulur, efsun dağılır kimi zaman… İşte bunlardan biri benim için bize ve kültürümüze uzaktan görünen bir kıta insanlarının (Amerika) ve yaşam tarzının, ona ulaşınca nasıl da sırlarının çözüldüğünü, büyüleyici sislerinin nasıl da dağıldığını ve efsunlu görünümünün yok olduğu fark ediyor insan… Sanrım benim için en büyük kültürel şok da bu olmuştur… Belki de beklentilerin karşılanmamasıdır…  Bu beklentiler yumağının yerine modernitenin yansımalarının kendi toplumumuza göre çok daha koyu hatlarla ortaya çıktığına şahitlik eden kadrajlarım ile bir sendromu yansıtmak dileğim:  Modern çağın modern olgusu… Yalnızlık sendromu… Bu sendromun gelişmiş modernite örneği bir ülkede daha çarpıcı hatlarının olmasından daha doğal ne olabilir?

gezgindergi-dunya-amerikada-yanliz-suretler (1)

Evet modern insanın yalnızlık sendromu. “Tek olmayan yalnız insanlar” olarak tanımlanabilen belki de son zamanlarda hepimizin duyduğu yeni bir olgu…  Kalabalığın içinde yalnızlığı yaşayanların sayısı o kadar çoğaldı ki birlikte yaşam yerini bu tür paralel yaşamlara bıraktı çoğu mekânlarda… Bir fotoğrafçı olarak bu tür mekânların en çok görsel şahitliğinde bulunduğum yerler ise yine paradoksal olarak topluluk adına planlanmış olan açık soluklanma alanlarıydı… Yani Parklar…  Parklar biz fotoğrafçılar için harikulade bir görsellik sunuyor, her ne kadar her biri birer insan-yapımı olan doğa yansımalarıysa da bu parklarda dikkatimi çeken manzaralar benim için doğal güzellikten ya da toplu birlikteliklerden çok yine mekân içindeki yalnız insandı…  Doğaya sığınan yalnız insanlar ordusu… Parklar adeta bu insanların kaçış ve sığınma ortamlarıydı… İnsanlar bir nevi kendi doğalarından kaçıp dışarıdaki doğaya sığınıyordu..  Peki ama ne için?

gezgindergi-dunya-amerikada-yanliz-suretler (2)

Modern yaşamda teknoloji, insan ilişkilerinin başlama ve bitiş süreçlerini hızlandırılmış hatta bazen ileriye alınmış bir seri filim karesi şeklinde sunabiliyor bizlere… İlişkiler arkadaşlıklar dostluklar daha çabuk başlıyor ve bitiyordu… Teknolojinin insan ilişkilerinde bu tarz kolaylığı olsa da insan ilişkilerinin süreleri ve belki de kalitesi hakkında da farklı mesajlar geçebiliyor.  Acaba modernite ilişkileri tam olarak yaşanmadan veya hızla tüketip insanları yalnızlaştırıyor muydu?

gezgindergi-dunya-amerikada-yanliz-suretler (3)

Biz modern yaşamın insan yaşamına kolaylıklar ve güzellikler getireceğini düşünürdük hep..  Siyah beyaz yaşamı renklendireceğini tabiri caizse… Bunun aynı zamanda bireysellik katmanına daha koyu bir tonlama getireceğini ise hesaplayamazdık elbet..  Bu katman gelişmiş ülkelerde ise daha belirgin ve çizgiler daha keskin…  Günümüzde herkes gitmek istiyor, gitmek istiyor bir yerlere diyor şair.. Gitmek ama nereye,  (ne)ye gidiş bu?  Parklar işte gitmek isteyip de çok uzaklara kaçamayanlarımızın soluklandığı sığınma noktaları sanki… Trafikten, stresten, kalabalıktan yürümeyen ilişkilerden kaçılan bir tür geçici terapi noktaları…  Fotoğraf çekerken gördüğüm manzaralarda da doğal olarak yansıyan bu gerçeğin bir iz düşümüydü.. Bankta oturan yalnızlar, köpekleriyle yürüyenler, koşanlar ve bisiklet sürenler… Genellikle çoğunda çağımızın bir numaralı aksesuarı olan kulaklıklar vardı… Bütünleyicilikten çok ayrıştırıcı bir etkisi vardı parklardaki buluşmaların varoluşların… Toplanmadan çok dağılmaya, çokluktan azlığa yönelten birarada oluş…

gezgindergi-dunya-amerikada-yanliz-suretler (5)

Fotoğraflarıma genelde yansıyan komposizyonlar da tabiatın salt güzelliğinden çok bir güneşin batışını, bir kuşun süzülerek uçuşunu, bir teknenin geçişini seyre dalan tek olmayan işte bu yalnız insanlardı.. Eskiye dönüp baktıkça ne kadar da çokmuşuz dedirten, eksilmeyi hissettiren, gelenekleri aile bağlarını yakın dostluk ilişkilerini özleten, hatta tabiattaki varlıkların doğal birlikteliklerine özendiren kareler yansıtıyordu parklar.

gezgindergi-dunya-amerikada-yanliz-suretler (6)

Dolayısıyla, modern yaşamın içine atılan büyük adımlar bir yandan bizleri birbirimize bağlarken bir yandan da bağların sıkılığını çözmeye devam edecekmiş gibi görünüyor… Parklara giderek daha çok insan suretlerinin yansımalarını görmek de kaçınılmaz olacaktır..   Sonuçta anlattığımız sıkışan mekanla yalnızlaşan insanın hikayesi..

Amerika’dan Yalnız Suretler  –  Bu yazı 2005 yılının Şubat ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 96. sayısından alınmıştır.

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir