Cuma , 22 Kasım 2024

Anlı Şanlı bir Şehir Urfa

Yazı ve Fotoğraflar: Nurya Çakır

Urhai, el ruha, edessa, ursu, ruhua ve urfa.. Bütün bunlar urfa’nın tarihi boyunca aldığı isimleri. 11 bin  yıl kadar köklü bir tarihi ama 10 yıl kadar da genç bir yüzü var Urfa’nın. İnanan insanların dünyadaki en eski merkezlerinden biri. Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde Nuh  tufanından sonra kurulan ilk şehirlerden biri olduğu söylenir.

gezgindergi_anli_sanli_bir_ sehir_urfa(9)

Urfa’nın tarihi M.Ö. 2000 yıllarında Hurri-Mitannilerle başlamış. Asurlular, Medler, Büyük İskender İmparatorluğu, İskenderin komutanı Selevkoz’un kurduğu Edessa Krallığı, Osroene Krallığı kurulmuş. M.S. 216 da Roma İmparatorluğu’nun toprakları arasında yerini almış ve Romanın yıkılmasından sonra 639 yılında da İyaz Bin Ganem komutasındaki Araplar savaşmadan şehri ele geçirmişler. Daha sonra 57 yıl Bizanslılar tarafından kullanılan şehir 1087 yılında Selçuklu Türklerinin eline geçmiş. Haçlı seferlerinde ele geçirilen Urfa’da Edessa Kontluğu kurulmuş. 1144 yılında İmadeddin Zengi (ki döneminin Musul hükümdarıdır) Urfa’yı ele geçirmiş. 1182 yılında Selahaddin Eyyübi şehri kendi topraklarına katmış. 1244 yıllarında Moğollar tarafından yağma edilen Urfa 1393 yılında Timur ve 1516 yılında da Yavuz Sultan Selim kendi hükümranlık alanına katmış. Ve 21 ekim 1920’de Urfadan atılan Fransızlarla Urfa toprakları Türkiye sınırları içindeki yerini, 1984 yılında da  şanlı ünvanını almış.

gezgindergi_anli_sanli_bir_ sehir_urfa(11)

Künyesini öğrendiğim bu şehre doğru yaklaşırken kutsal bir mekanı ziyaret etmenin heyecanını yaşıyordum. Urfa kalesi ve kale içinde uzanan, ilk baktığımda ne olduğunu anlayamadığım 17 metre yüksekliğindeki iki sütun, yanınıza yaklaşıp ‘Abla Urfa’nın tarihçesini anlatayım mı?” diyen minik rehberlerle hemen anlamını buluyor. Tarih notlarımı kapatarak anlat hadi diyorum. “Türkçe, İngilizce, Kürtçe.. Hangi dilde anlatmamı istersin,” diyor. Kendi halime yanarak ve üzülerek, onun bu teklifindeki haklı gururunu gördüğümde “Türkçe anlat” diyorum. Büyük bir ciddiyetle anlatmaya başlıyor rehberim İsmail.

gezgindergi_anli_sanli_bir_ sehir_urfa(8)

“Şu karşıda görmüş olduğunuz iki sütun Urfa kralı Nemrut’un Hz. İbrahim’i ateşe attığı mancınıklardır. Nemrut, tanrılık iddiasında bulundu. Hz. İbrahim de ona karşı geldi. Bunun üzerine şu anda balıkların yüzdüğü bu alana odunlar yığmak suretiyle büyük bir ateş yakıldı. Hz. İbrahim, mancınıktan yanan ateşin üzerine fırlatıldı. O zaman Allah-u Teala buyurdu:. ‘Ateş, İbrahim için serin ve selametli ol.’ O anda yanan ateş yığını bir gül bahçesine, odunlar da görmüş olduğun balıklara dönüştü. Ayrıca…”

gezgindergi_anli_sanli_bir_ sehir_urfa(1)

İsmail anlatıyordu. Ben ise onun anlattıklarından çok onunla ilgilenmeye başlamıştım. Acaba rehberlik yaptığı kaçıncı kişiydim. Bıkmadan usanmadan, hiçbir bilgi taneciğini atlamadan anlatıyordu. “Hz. İbrahim’e inanan Nemrut’un kızı da kendini yanan ateşin içine atmış, Allahın emriyle Zeliha beyaz bir balığa dönüşmüş. Hz. İbrahim’in düştüğü yere ‘Halil-ür Rahman’ Zeliha’nın düştüğü yere de  ayn zeliha gölü denmiş. Bazı günler o beyaz balık görünürmüş. Kim Cuma günü o balığı görür ve dilek tutarsa dilekleri kabul olurmuş.”

gezgindergi_anli_sanli_bir_ sehir_urfa(12)

Hemen bu günü düşündüm. Neden olmasın. Bütün imkanlar değerlendirilmeliydi. Artık Balıklı Göl’e bakarken daha dikkatli bakmalıydım. Zira bu hikayede ben de yerimi alabilirdim. Sonra İsmail şöyle anlatabilirdi. “Urfa’yı ziyarete gelen bir abla o beyaz balığı görmüş ve hemen dilekleri sıralayıvermiş ve hemen dilekleri kabul olmuş.”

gezgindergi_anli_sanli_bir_ sehir_urfa(5)

“… Ayrıca burası sadece Hz. İbrahim’i değil pekçok peygambere ait hatıraları da taşıyan kutsal bir mekandır. Hz. Eyyub da buradadır. Ne zaman ki hastalığı Eyyub Aleyhisselam’ın kalbini ve dilini etkiledi; o zaman Eyyub Aleyhisselam dedi ki: Ya Rab, zarar bana dokundu. Muhakkak sen rahman ve rahimsin. Hemen Allah-u Teala, Eyub Aleyhisselam’ın duasını kabul etti ve yerden bir su çıkardı. O suyla Eyyub Aleyhisselam yıkandı ve sudan içti. Hemen vücudu şifa buldu. O su halen akıyor. Şu ileride görünen mekanda Hz. İbrahim’in doğduğu söylenen mağara var..” Hadi gidelim İsmail. Eyüp (as.)’ın suyundan da içeyim. Hastalıklarıma iyi gelsin diyorum. “Burada daha pek çok peygamber var.” diyor İsmail. Anlat anlat diyorum; dileklerim tutuldu, suyumu içtim, şimdi sırada ne var.. “Burası peygamberler şehridir abla.” diyor. Hemen notlarıma  bakıyorum. Lut Peygamber amcası Hz. İbrahim’in ateşe atılmasını burada görmüş, Urfa’dan Sodom’a doğru yola çıkmış. İbrahim peygamberin torunu Yakup Peygamber Harran’da evlenmiş. Hz. Eyüb’ü arayan Elyesa Peygamber onun yaşadığı Eyüb Nebi köyüne kadar gelmiş, ancak kendisini göremeden vefat etmiş. Şuayb Peygamber Harran’a 37 km. mesafedeki Şuayb şehrinde yaşamış. Musa Peygamber Soğmatar’da Şuayb Peygamberle buluşmuş. Bu nedenle ‘Peygamberler Şehri’ Urfa deniliyor. Ayrıca hrıstiyanlık devlet dini olarak ilk defa Urfa’da kabul edilmiş. Urfa’nın Hz. İsa tarafından kutsanması , kutsanmış şehir (The Blessed City) adıyla tanınmasını sağlamış. Hz. İsa’nın Urfa’yı kutsadığına dair mektubu ve yüzünü sildiği mendile çıkan mucizevi portresini Şanlıurfa Kralı Abgar Ukkamaya göndermiş. ‘Hagion Mandolion’ adı verilen kutsal mendil üzerindeki portre daha sonra hrirtiyan sanatçılarına  konu olmuş ve binlerce ikona üzerine yapılmış. Daha sonra 944 yılında  Urfa üzerine yürüyen Bzans kralı mendili İstanbul’a getirmiş .Bizans döneminde Hz. İbrahim’in doğduğu mağara yakınlarına, dünyanın ilk ve en büyük  kilisesi  inşa edilmiş. Bu kilise yıkılınca sütünlarını Harran camisine ve Urfa kalesine taşımışlar.

gezgindergi_anli_sanli_bir_ sehir_urfa(10)

İsmail ‘isot aldın mı abla’ diyor. Hayır diyorum. “O zaman Urfa’nın isotunu almadan gitmemelisin. Biliyorsun kansorejen madde ihtiva eden ürünler çok yaygın. Biz sana gerçek acı pul biber yedireceğiz.” diyor. Tamam diyorum umursamadan. Beni alıp bir isot dükkanına götürüyor. Dükkana girince bu isotun Urfa’lılar için ne kadar önem arzettiğini anlıyorum. Dükkan sahibi beni bir sandalyeye oturtup isot hakkında birifing vermeye başlıyor. Biberin rengi, ağırlığı, şekli, yetiştiği topraklar. Anlatıyor.. Anlatıyor. “Tamam, lütfen bir sene yetecek kadar alabilir miyim?” diyorum. Dükkan sahibi tebessümle çocuklara işaret ediyor. Acı olandan koymayın. Besbelli ki onların acı’sına katlanmak her yiğidin harcı değil. Akşam olmuştu bile. Eski Urfa’nın merkezinde oluşturulan platformda programlar yapılıyordu. Konserler, dinletiler.. Karnımın acıktığını hissettiğimde Urfa kalesi manzaralı lokantada çoktan yerimi almıştım. Önüme konulan tabaktaki lahmacun çiğ köfte ve şişleri yerken birden büyük bir aldatılmışlık hissi uyandı içimde. Yediğim her lokmada şimdiye kadar hiç lahmacun, çiğ köfte ve şiş kebap yemediğimi farkettim. ‘İşte gerçek lezzet bu olsa gerek’ derken, bir şeyin gerçeği ile karşılaşmanın verdiği mutlulukla kalktım sofradan.

gezgindergi_anli_sanli_bir_ sehir_urfa(6)

Urfa’ya gelinipte bir sıra gecesine katılmadan gitmek olmazdı. O güzel yanık sesleriyle bir grup gençle karşılaştım. Ellerindeki defler ve Allah vergisi o güzel sesleriyle bana çok güzel bir kulak ziyafeti de verdiler.Urfa ulu camisi, Halil-ur Rahman camisi, Sultan Hasan Padişah (Tokdemir) Camisi, Ak Camii, Beylerbeyi camii, Kadıoğlu Camii, Rıdvaniye Cami, Mevlevihane Hanı, Gümrük Hanı Kervansarayı, Şeyh Ali Dede, Mevlana Halidoğlu ve Nimetullah Bey türbeleri Urfa’nın görülmeye değer diğer mekanları.

gezgindergi_anli_sanli_bir_ sehir_urfa(3)

Urfa’dan ayrılırken kendimi geçmiş yüzyılların hatıraları ile yenilenmiş, artık bir başkası olmuş gibi hissediyordum. Urfa’nın atmosferi, tarihi, insanlarının sıcak kanlılığı benim bu şehre bir daha  gelme  sebeplerim olmuştu bile.

Anlı Şanlı bir Şehir Urfa – Bu yazı 2007 yılının Mayıs ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 4. sayısından alınmıştır.

Yazar : GEZGİN YAZAR

Türkiye'nin Gezi, Seyahat ve Fotoğraf Dergisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir