16-17 Ağustos 2014 tarihlerinde Çanakkale Biga ilçesinde Biga kaymakamlığı öncülüğünde gerçekleştirilen Biga Sancak Beyi Osman Bey Okçuluk Müsabakası ve şenliklerindeydik.
Yazı ve Fotoğraflar: Selman Paksoy
1726 yılında menzil taşı dikerek rekor kıran Biga Sancak Beyi Osman Bey anısına yapılan şenliğe, 21 ülkeden 100 yabancı sporcu ve ülkemizin dört bir yanından 400 sporcu katıldı. Biga’nın Çınarköprü köyündeki GRANİKOS savaş alanında icra edilen okçuluk etkinliklerinde tam bir görsel şölen vardı.
Elimizdeki dijital aygıtlar olmasa iki bin yıllık bir tarihin içinde kaybolmuştuk adeta. Osmanlılardan başlayıp Selçuklular, Hunlar, Araplar, Moğollar ve Romalılar arasında yeni moda giysilerimiz ile aslında bizler farklıydık. Kiminin elinde gürzü kiminin elinde kılıcı kalkanı, okları belinde yayı elinde geçmiş tarihten gelen insanların arasındaki rüyadan 3 metrelik bir kamçının şaklamasıyla uyandık. Binicisinin narasıyla birlikte şaha kalkmış bir atın kişnemesi, bizim tekrar tarihin sayfaları arasına gömülmememize neden oldu.
Milattan önce 334 yılında boğazı geçerek Biga’ya gelen Makedonya kralı 20 yaşındaki İskender ile dünyanın o tarihte en büyük imparatorluğu olan Perslerin imparatoru Daryus’un Granikos çayı (Kocabaş çayı, Çınarköprü köyü, Biga) kenarında yapıldığını öğrendik. Bu savaş aynı zamanda İskender’in ‘Büyük İskender’ olarak anılmasına sebep olmuştu.
Hava sıcaklığı 35 dereceye ulaşırken, toz toprak, saman içinde hepimiz kendimizden geçmişiz. Hararet basmış su alıp içmek için su dağıtan gence doğru giderken 4 yaşlarında bir okçu görüyoruz. Ne suyu düşünüyoruz o anda ne de harareti. Fotoğraf makinalarımız çalışmaya başlıyor. Hemen arkamızda Geleneksel Yaya Okçuluğu olarak adlandırılan sporda okçuların karşılarında bulunan hedeflere atış yaptıklarını fark ediyoruz. Ok vızıltılarına deklanşör sesini ekliyoruz.
O anlarda biraz ilerimizden bir anonsta ‘’Cemal Hünal HAMLE‘’ sesini duyunca o tarafa bakıyoruz. Parkurda atın üstünde elinde ok ve yay ile son sürat akıp giden Cemal Hünal okunu hedefe doğru yöneltip yayını geriyor ve bırakıyor. O anlar makinamıza kayıt oluyor.
Şenliğin birinci gününde geleneksel yaya okçuluğu ve geleneksel atlı okçuluk yarışmaları oluyor. Yaya okçuluğunda okçular 25-50-100-200 metre uzaklıkta bulunan armut biçimli hedeflere atışlarını yapıyorlar. Her işaretli bölge farklı bir puan. En yüksek puanı alan okçu kategorinin birincisi oluyor.
Geleneksel atlı okçuluk yarışmalarında ise iki çeşit yarışma var. Birincisi 120 metre uzunluğundaki parkurda ikisi solda birisi sağda olmak üzere belirlenen, yaya okçuluğunda da kullanılan armut biçimli üç hedefe at üzerinde giderken ok atarak puan almak. Tabii ki bu 120 metre uzunluğundaki parkuru 9 saniye içinde tamamlamak koşuluyla. Yine hedeflerde işaretli bölgenin puanı farklı. Hakemler tarafından kaydedilen puanlar sonucu birinci belirleniyor.
İkinci geleneksel atlı okçuluk yarışmasında ise Türk usulü denen asıl ismi ‘’kabak atışı ‘’olan tabak atışı müsabakası. Yine atın üzerinde son sürat giderken 7 metre yukarıda bulunan tabağa atış yaparak vurmanız gerekiyor. Burada vuruş ile birlikte hızınız puanınızı belirliyor.
Birinci günü bitirdiğimiz şenlikte akşam yorgunluğumuzu atmaya çalışıyoruz. Sohbetler tabii ki şenlik üzerine. Fotoğrafçı dostlar bir birlerine ne yaşadıklarını anlatıyorlar. Çaylar bitiyor ama yorgunluk kendini iyice hissettiriyor. Sohbetler koyu ayrılmak istemesek de makine bellekleri boşalacak, şarjlar doldurulacak ve yeni bir güne hazır olabilmek için uykuya geçilecek diyoruz ve ayrılıyoruz dostlardan.
İkinci günün ilk saatlerinde uykudan kalkıyoruz. İlk ışıklar her zaman farklı lezzetler sunuyor fotoğraflara. Kahvaltı sonrası Granikos savaş alanındayız tekrar. Hazırlıklar başlamış kimi atını gezdiriyor kimi kırbaçlarıyla antrenman yapıyor. Atının üzerinde antrenman yapanlar hemen yanı başımızda. Mehteran geliyor yavaş adımlarla. Her yer tarih kokan fotoğraf sahnesi. Gösteriler başlıyor. Yarışmalarda ki hareketler bu sefer gösteri mahiyetinde. Naralar kamçı seslerine, kılıç şakırtılarına karışıyor. Kafkas dansları gösteri ekibi ardından kazak atlı gösteri grubu sahne alıyor. Yunanistan ekibi 16 metre çapındaki mızraklarıyla 1,5 metre çapındaki kalkanlarıyla Roma savaşlarını canlandırıyor. Biz fotoğrafçılar hangi kareyi yakalayacağımızı şaşırmış vaziyetteyken mola vermeye fırsat bulamıyoruz. Yinede çınar ağaçlarının gölgesinde kendimize gelebilmek için bir bardak çay içmek adına turuyoruz. Oturduğumuz çınarın altında ‘’belki de bu çınar ağacını bu yeniçeri ekmiştir‘’ diye irkilerek baktığımız yeniçeri mütebessim bir şekilde selam veriyor başındaki kalafatıyla. Ardında bir Çerkes beyi görünüyor elinde çayıyla. ‘’Belli ki o da yorulmuş ‘’ diyoruz içimizden. Selamlaşıp yanımıza geliyor ve sohbete başlıyoruz. Tanıştığımızda Çerkes beyi bu büyük organizasyonu gerçekleştiren Biga Kaymakamı Sayın Fatih Genel beyin ağabeyi Sami Genel olduğunu öğreniyoruz. Hoş sohbet, geleneksel atlı okçuluğa sevda ile tutkun Sami ağabey başlıyor anlatmaya.
Aslında kendisi cirit oyuncusu ve Kayseri Geleneksel Atlı Spor Kulübü başkanıymış. Cüneyt Arkın filmlerinden heveslendiği geleneksel atlı okçuluk için düşünürken Kemankeş isimli yaya okçuluğu grubuyla tanışarak nasıl ok kullanabileceğini öğrenmiş 2004 yılında. Sivas’ta at ile oku birleştirmiş 2005 yılında ve 200 yıldır unutulan geleneksel atlı okçuluk sporunun tekrar ülkemizde kurulmasını sağlamış. Yaya okçular ciritçilere yay ve ok kullanmayı, ciritçiler de yaya okçulara ata binmeyi öğretmişler ve 2009 yılında Sivas’ta ilk organizasyonu yaparak uluslararası geleneksel atlı okçuluk camiasında ülkemizin de var olduğunu kanıtlamışlar. Kardeşi Kaymakam Fatih Genel beye de bu sevdayı aşılamış Balıkesir Havran‘da kaymakamlığa tayin edilen Fatih Genel bu ilçede 2010 yılında bir festival daha düzenlemiş. Daha sonrasında 2011 yılında tayin olduğu Biga’da festivali devam ettirmiş. Her yıl artan katılımla 4 yıldır bu festivali düzenlemeye devam etmiş.
Bu festival Türkiye’de yapılan geleneksel atlı okçuluk sporu festivali olarak tek.
Geleneksel Yaya Okçuluk festivalleri Amasya Gümüşhacıköy ilçesinde ve İstanbul Üsküdar ilçesinde olmak üzere iki yerde yapılıyor.
Türkiye’de altı ilde ( Kayseri, Sivas, İstanbul, Amasya, Eskişehir, Ankara) kulüpleri var. Bu yıl bu kulüpler ‘’Geleneksel Spor Dalları Federasyonu’na’’ bağlanmış. Federasyon Başkanı Ziya Gökalp Ceylan ile sohbetimizde Gelenekselfed.gov.tr adresinde, bahsi geçen kulüplerin internet siteleri ve Facebook sayfalarında festivallerin duyurularının yapıldığını, geleneksel sporların meraklılarının bu adreslerden bilgi alabileceklerini belirtti.
Sami Genel ağabey ve Ziya Gökalp Ceylan beyle sohbetimizi naralar ile ok atışları yapan sporcuların fotoğraflarını çekebilme adına izin isteyerek bitirdik ve doğruca seslerin yanına vardık. Ve başladık yine deklanşör basmaya.
Yoğun geçen iki günlük organizasyonda düzenleyenlere teşekkür ederek gün batımının kızıl ışıklarında Granikosa veda ettik.
Bu yazı 2014 yılının Eylül ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 91. sayısından alınmıştır.