Salı , 23 Nisan 2024

Diğer Dillerdeki Türkçe Kelimeler Bilgiyi Ürettiğimizin Göstergesi

Araştırmasında; Çince, Farsça, Urduca, Arapça, Rusça, Ukraynaca, Ermenice, Macarca, Fince, Romence, Bulgarca, Sırp-Hırvatça, Çekçe, İtalyanca, Arnavutça, Yunanca, Lehçe, Fransızca, İngilizce ve Almancada bugün 7 bin 683 Türkçe sözün kullanıldığını tespit ettiğini kaydeden Prof. Karaağaç, “Bulgarcaya 3995, Ermeniceye 3166, Sırp – Hırvatçaya 3065, Yunancaya 2644, Arnavutçaya 2413, Arapçaya 1802, Makedonca 1749, Farsçaya 1696, Romenceye 1548, Rusçaya 1468 sözcük vermişiz. Bir dilin dünya genelinde yaygınlaşması ve kullanımı o ülkedeki bilgi üretimiyle ilgilidir. Demek ki, 2012 yıllık dünya tarihinde Türk milleti olarak biz bunu yapmışız. Bu kelimeler bunun en büyük delili. Bugün satacak bir şeyleriniz, icat ettiğiniz ürünleriniz, verecek yardımlarınız varsa yani başkaları size muhtaçsa diliniz kendiliğinden her yere gider ve gelişir. İngilizcenin dünyadaki bugünkiühakimiyeti de böyle izah edilebilir.” TÜRK OKULLARINDA YETİŞEN ÖĞRENCİLER KÜLTÜR ELÇİLERİMİZ Karaağaç, dünya geneline yayılmış Türk okullarında, Türkçe öğrenen öğrencileri birer kültür elçisi olarak gördüğünü ifade etti. BARDAK: 1. Su ve benzeri şeyleri içmek için kullanılan, genellikle camdan yapılan kap. 2. Bir bardağın alacağı miktar. 3. Toprak testi (TS). krş. burduk vb. Ar. bardâq, bardaq, pardâğ, purdâğ berdâğ, Rus. bardák, bordak, burdyúk, baldák “kadeh, büyük bardak; testi, saksı; tulum, kırba” Erm. bardak, burduh, burdyuh “su kabı, bardak; torba”; burdyuh yag “yağ torbası” Rom. bardac, bãrdacá “bardak, kap, testi; mürekkep hokkası; bárdácutá “bardakçık, küçük kap” Bul. bardák, bırdyúk “çanak çömlek, toprak kap; su kabı, sürahi, kupa, bardak”; bardakíri “bardak eriği” Srp. bàrdãk “tahta, toprak veya bakırdan su kabı”; İt. bardaco “bardak” Arn. bardak, bardhak “çanak, çömlek, zambak”; Mak. bardak, barde, bardule “bardak”; bardaçentse “küçük bardak”

bardáki, bardáhi “bardak; kupa; testi” KİLİM: Döşeme, divan gibi yerlere serilen genellikle desenli, havsız, kalın, kıl veya yün dokuma (TS). krş. halı, kıl, kileng, kilagana, kilgasun vb. Çin. xiàn pàlãzi “kilim palazı, pamuk ipi veya kaba yün ipten dokunan kaba halı” Far. gilém, gelîm “kilim” Ur. kilim “kilim”. Ar. kilim, kilîm “kilim” Rus. kilím, kelím, kelim “halı; kilim” Erm.kilim “kilim” Mac. kilim, kelim, kilin, kiliny, kilén, kilin, killiny, csilin “kilim; dokuma yaygı” Rom. chilim “kilim” Çek. kelim, kilim “kilim; halı” Bul. kilím, kelím “kilim; halı”; kilimcíya “kilim dokuyan veya satan” Srp. cilim, kìlim, zílija “kilim; halı” Arn. qilim, qylym, çelym “kilim; halı” Mak. kilim “kilim” Yun. çilími, kilími, kelími “kilim” Alm. Kelim “kilim, yün dokuma yaygı; halı”PİLAV: Genellikle pirinçten yapılan bir yemek (TS). Far. pilãv, polõv “pilav” Ar. pilâv, pilav “pilav”; bizim pilavımız “bir darbımesel olup sahip olmakla veya icat etmekle övünülen bir şey hakkında söylenir” Rus. piláv, plov “pilav” Erm. pilav, flav “pilav”; pílavci “pilavcı” Mac. piláf “ pilav” Rom. pilaf “pilav”; pilafgiú “pilavcı”; a face pe cineva pilaf “pilava çevirmek; çok dövmek” Çek. piláf “pilav” Bul. piláf “pilav” Srp. pílãv, pílãr “pirinç, erişte veya bulgur pilavı” İt. piláo, pilaf “pilav” Arn.pilaf “pilav”; pilafçi “pilavcı” Mak. pilav “pilav” Yun. piláfi “pilav” Alm. Pılau, Pilaw “pilav” Fr. pilaf, pilau “Şark ülkelerinde et suyuyla pişirilen pirinç pilavı” İng. pilau, pilaw, pilaff “pilav”; pilaued “pilav hâline gelmiş”

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir