Pazartesi , 7 Ekim 2024

Dünya’da Açlık 1. Bölüm

Fotoğraf: Orhan Şefik

Günde 25 bin kişi açlığa bağlı nedenlerden dolayı ölüyor

 

Yazı: Orhan Şefik 

Birey ya da ailelerin geçimleri için gerekli olan temel besinleri temin edememeleri şeklinde tanımlanan ve en genel anlamda kuraklıkla ilişkilendirilen açlık sorunu, kuraklığın ötesinde, dünya siyasetine yön veren sosyo-politik koşulların ürettiği bir problemdir. Dünyada üretilen besin miktarı altı milyarlık dünya nüfusunu beslemeye yeterli olsa da, hükümet politikaları, savaşlar, zayıf idareler, yanlış yardım stratejileri, mevcut kaynakların elverişli hale getirilmemesi, kuraklık ve salgın hastalıklara karşı etkili stratejiler geliştirilmemesi gibi nedenler dünya halklarının önemli bir kesiminin açlık sorunuyla yüzleşmesine neden olmaktadır.

Fotoğraf: Mehmet Demirci

Altı milyar nüfusa ev sahipliği yapan dünyada, 800 milyon insan yetersiz beslenmekte, her gün 16 bini çocuk olmak üzere 25 bin kişi açlık ve açlığa bağlı sebeplerden ötürü ölmektedir. Bir yanda lüks tüketim ve silah teknolojisi için dünyanın kaynakları hoyratça sömürülürken, diğer yanda açlık nedeniyle her dört saniyede bir kişi ölmektedir. Her yıl 11 milyon çocuk açlığa bağlı sorunlardan dolayı beş yaşına gelmeden hayatını kaybetmektedir. Dünyadaki çocuk ölümlerinin önemli bir oranı, sıtma, akut solunum yetmezliği, kızamık ve ishal gibi hastalıklardan dolayı gerçekleşirken; yetersiz beslenme bu hastalıklara karşı direncin azalmasında başlıca etkendir.

Dünya açlık haritasına baktığımızda, yetersiz beslenen ya da açlıktan ölme tehlikesi ile karşı karşıya olan nüfusun sahra altı Afrika ülkeleri ve Asya ülkelerinde yoğunlaştığını söyleyebiliriz. Afrika’da sömürge dönemine dayanan köklü sorunlar açlık yaşanmasına neden olurken; Asya’da savaşlar, göç sorunları ve kötü idareler gibi nedenlerden dolayı Afganistan , Hindistan, Çin, Pakistan ve Bangladeş gibi ülkelerde ortalama olarak nüfusun %16’sı yetersiz beslenmektedir. Coğrafyaları sarsan savaşlar ve politik sorunlar ülke halklarını açlığa bağlı nedenlerden dolayı mağdur eden sebeplerin başında gelmektedir. Örneğin, Körfez Savaşı sonrasındaki dönemde, Batılı devletlerin Irak’a uyguladığı gıda ve ilaç ambargosu nedeniyle, yüzlerce Iraklı yetersiz beslenmeye bağlı hastalıklardan dolayı hayatını kaybetmiştir. Dünyada açlığın en yoğun olarak görüldüğü ülke olan Eritre’de nüfusun %73’ü yetersiz beslenmektedir. Fotoğraf: Halit Ömer Camcı

Kuraklık, iklim şartları ve bölgesel faktörler dünyada yaşanan açlık sorunu için temel sebepler olarak sunulsa da, sorun daha karmaşık bir problemler zincirine bağlıdır. Örneğin, son 50 yılın en büyük kuraklığını yaşayan ve 700 bin insanın açlıktan ölme tehlikesi ile karşı karşıya olduğu Afrika’da, kuraklık ve kuraklığa bağlı olarak açlık görülmesinin nedeni, bölgenin uzun yıllara dayanan bir sömürge dönemi yaşamış olması ile yakından ilintilidir. Afrika ülkelerinin çoğu 20. yüzyılda bağımsızlıklarını ilan etmiş olsa da, Afrika’nın zengin doğal kaynakları halen öncesinde bağlı oldukları sömürge devletleri tarafından işletilmektedir. Sömürge döneminde kıtanın etnik ve kültürel dokusu gözetilmeden çizilen haritalar da Afrika halklarını günümüze kadar uzanan kabile savaşları ile yüz yüze bırakmıştır. 1994 yılında Ruanda’da yaşanan çatışmalar bunun için önemli bir örnektir. Ruanda’nın iki etnik kabilesi Hutu ve Tutsiler arasında yaşanan çatışmada ilk etapta 800 bin kişi ölmüş, daha sonra bu rakam 1,5 milyona ulaşmıştır. Yaşanan çatışmadan etkilenen iki milyon Ruandalı mülteci, Burundi, Tanzanya ve Zaire’ye sığınmıştır.

Fotoğraf: Halit Ömer Camcı

Uzun yıllar sömürge olarak yaşayan, gerek insan kaynakları gerekse tabii kaynakları sömürgeciler tarafından kullanılan zengin kıta Afrika, kendi kaynaklarını kullanamayan, kaynaklarını kullanamadığı için iklim şartları ve hastalıklarla mücadele edemeyen atıl bir hale düşmüştür. Bunun sonucunda baş edilebilir ve önlenebilir olan kimi sorunların önüne geçilememekte, yetersiz beslenmeye bağlı olarak mücadele edilmesi daha da güçleşen hastalıklar bölge insanını mağdur etmektedir. Dünyada yaşayan 40 milyon AIDS’linin %60’ı sahra altı Afrika ülkelerinde bulunmaktadır. Açlık, artık Afrika’nın olağan problemlerinden biri olmuştur. Kuraklık görülmeyen yıllarda dahi açlık sorunu yaşanmaktadır. İç savaşlar, mültecilik ve göç sorunları, kıtanın geçimi için gerekli gıdayı üretememesi ve dışarıdan gıda ithal etmek için yeterli fonun olmaması “açlık” kavramını kıtanın bir gerçeği yapmıştır.

Afrika örneğinden yola çıkarak göstermeye çalıştığımız gibi, açlık sorununun nedenleri kuraklık ve iklim şartlarına indirgenemez. Afrika’da ve dünyanın diğer bölgelerinde görülen açlık sorunu önemli oranda siyasal sorunlara dayanmaktadır. Burma cuntasından kaçan Arakanlı mülteciler, Bangladeş’teki kamplarda temel ihtiyaçlarını karşılayamadan yaşamakta iken; Sri Lanka’da yaşanan çatışmalar yüzünden yerlerinden edilen 200 bin mülteci de gıda yardımına muhtaç durumdadır. Ortadoğu’da devam eden İsrail işgali ve bölgeye uygulanan ambargo da bölgeyi insani yardıma muhtaç hale getirmiştir.

Dünyanın mevcut kaynakları yaşanan açlık sorununun çözülmesi için gerekli olan besini fazlasıyla barındırmaktadır. Yapılması gereken, açlığı üreten siyasi iradenin çözümden yana adım atması ve mevcut politikaların gözden geçirilmesidir. Ülkemizde IHH, Deniz Feneri, Kimse Yokmu gibi yardım kuruluşları dünyada açlıkla mücadele eden ülkelerle ilgili dikkate değer organizasyonlar yapmaktadır.

Fotoğraf: Orhan Şefik

Bu yazı 2007 yılının Ağustos ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 7. sayısından alınmıştır

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir