Cuma , 11 Ekim 2024

Geçmiş Yüzyılın Gezginleri 1.Bölüm

OS­MAN­LI’YA FO­TOĞ­RA­FIN Gİ­Rİ­Şİ

 Yazı: Dr. Hi­da­yet NU­HOĞ­LU (IR­CI­CA) – Or­han M. ÇO­LAK (IR­CI­CA)

 I. FO­TOĞ­RAF

19. yüz­yı­lın ilk ya­rı­sı­nın bu­luş­la­rın­dan bi­ri olan fo­toğ­raf (pho­tog­raph: pho­to=ışık, graph=çi­zim), ışı­ğın be­lir­li kim­ye­vî ter­kip­ler üze­rin­de­ki te­si­ri ile bir sa­tıh üze­ri­ne gö­rün­tü mey­da­na ge­tir­mek işi, bir cis­min ışık ve kim­ye­vî re­ak­si­yon yo­lu ile bir sa­tıh üze­rin­de gö­rün­tü­sü­nü sağ­la­mak işi olup, bir yan­dan ge­niş ve çe­şit­li sa­ha­lar­da kul­la­nı­la­rak, sü­rat­le ya­yıl­mış, öte yan­dan tek­nik ola­rak ge­liş­miş, bu ge­liş­me ile fi­zik ve kim­ya te­mel­li ye­ni sa­na­yi kol­la­rı­nın, ye­ni bir sa­nat da­lı­nın or­ta­ya çık­ma­sı­na yol aç­mış, ay­rı­ca ba­zı ye­ni bu­luş­la­rın doğ­ma­sı­nı sağ­la­mış ve­ya bun­lar için il­ham kay­na­ğı ol­muş­tur.

Eti­mo­lo­ji ve ta­ri­fi­nin or­ta­ya koy­du­ğu üze­re fo­toğ­raf, bi­ri fi­zi­kî di­ğe­ri kim­ye­vî ol­mak üze­re iki te­mel un­su­run ter­ki­bin­den mey­da­na gel­mek­te­dir. Bu­ra­da fi­zi­kî un­sur olan op­tik pren­sip­le­ri için­de bir cis­min gö­rün­tü­sü­nün sağ­lan­ma­sı­nın, fo­toğ­ra­fa nis­bet­le, da­ha uzun bir geç­mi­şi var­dır. Tek­no­lo­jik ta­ri­fi­ne gö­re bir cis­min gö­rün­tü­sü­nün, ışı­ğın fi­zi­kî özel­lik­le­rin­den fay­da­la­nı­la­rak el­de edil­me­si pren­si­pi Aris­to’ya ka­dar gö­tü­rü­le­bi­lir.

Es­ki çağ­la­rın “ca­me­ra obs­cu­ra=ka­ran­lık oda”sı, fo­toğ­raf ma­ki­na­la­rı­nın ata­sı­dır de­ni­le­bi­lir. Ufak bir de­lik­ten ge­çen ışın­lar­la, bu de­li­ğin mu­ka­bi­lin­de­ki sa­tıh­ta bir gö­rün­tü mey­da­na ge­ti­ril­me­si­ne da­ya­nan bu tek­nik es­ki çağ­lar­dan bu ya­na tat­bik sa­ha­sı bul­muş, özel­lik­le de gü­neş tu­tul­ma­la­rı­nın ra­sa­dın­da kul­la­nıl­mış­tır. Bu ka­ran­lık oda pren­si­pi­nin Sel­çuk­lu med­re­se mi­ma­ri­sin­de de kul­la­nıl­mış ol­du­ğu­na da işa­ret edi­le­bi­lir. Me­se­lâ Kon­ya Ka­ra­tay Med­re­se­si’nin sahn te­pe­sin­de­ki açık­lık­tan or­ta­da­ki ha­vu­za ak­se­den se­mâ­nın gö­rün­tü­sü ile ilm-i he­yet (As­tro­no­mi) ted­ri­sa­tı ve ra­sa­dı­nın ya­pıl­mış ol­ma­sı, ta­ma­men ca­me­ra obs­cu­ra’nın bir tat­bi­ka­tın­dan iba­ret­tir.

16. asır­da, bir ri­vâ­ye­te gö­re 1548’de Da­nie­lo Bat­ba­o, bir baş­ka ri­va­ye­te gö­re 1550’de Car­da­no, ka­ran­lık ku­tu’nun de­li­ği­ne bir mer­cek yer­leş­tir­miş ve böy­le­ce ka­ran­lık oda’dan fo­toğ­raf ma­ki­ne­si­ne ge­çi­şin ilk adı­mı atıl­mış­tır. Da­ha son­ra, 18. asır­da gö­rün­tü­nün ak­set­ti­ği sa­tıh buz­lu cam­dan ya­pıl­mış, böy­le­ce gö­rün­tü­nün, âle­tin dı­şın­dan gö­rü­le­bil­me­si sağ­lan­mış ve fo­toğ­raf işi, el­de edi­len gö­rün­tü­nün tes­bi­ti­ne kal­mış­tır ki bu da ikin­ci te­mel un­sur olan fo­toğ­ra­fın kim­ye­vî yö­nü ile il­gi­li ça­lış­ma­la­rı gün­de­me ge­tir­miş­tir.

Sim­ya­cı­la­rın, gü­müş klo­rür (AgCl)ün, ışık te­si­ri ile de­ği­şik­li­ğe uğ­ra­dı­ğın­dan ha­ber­dar ol­duk­la­rın­dan bah­se­di­lir. An­cak 18. yüz­yı­la ka­dar bu­nun­la il­gi­li bir tat­bi­kat­tan bah­se­dil­di­ği­ne, bil­di­ği­miz ka­da­rı ile rast­lan­ma­mak­ta­dır. 18. yüz­yıl­da (1727), Jo­hann He­in­rich Schul­ze, ki­reç ve gü­müş nit­rat (Ag­No3) ile has­sas­laş­tı­rıl­mış bir kâ­ğıt üze­ri­ne şe­kil­li bir ka­lıp ko­ya­rak bu­nu gü­neş al­tın­da bı­rak­mış ve böy­le­ce ka­lı­bın gö­rün­tü­sü­nün el­de edil­me­si­ne mu­vaf­fak ol­muş­tur. Yal­nız bu gö­rün­tü­yü el­de et­me­nin da­ha ger­çek ola­bil­me­si için bir 50 yıl da­ha geç­me­si ge­rek­miş ve Carl W. Schee­le, 1777’de bu gö­rün­tü­nün, bir çe­şit amon­yak mu­ame­le­si ile sa­bit­leş­me­si­ni bul­muş­tur. 1790’da Jac­qu­es Char­les has­sas­laş­tı­rıl­mış kâ­ğıt üze­ri­ne in­san si­lü­eti­ni tes­bi­te mu­vaf­fak ol­muş­tur. Böy­le­ce 18. yüz­yı­lın so­nun­da ve 19. yüz­yı­lın ba­şın­da fo­toğ­ra­fı mey­da­na ge­ti­ren fi­zi­kî ve kim­ye­vî un­sur­lar, ken­di baş­la­rı­na bi­li­nir ha­le gel­miş­ler­dir. Bu un­sur­la­rın bi­ra­ra­ya ge­le­rek ger­çek fo­toğ­ra­fın or­ta­ya çı­kı­şı 19. yüz­yı­la kal­mış­tır. 1802’de Wed­ge­wo­od’un por­se­len üze­rin­de re­sim­le­rin sağ­lan­ma­sı için yap­tı­ğı ba­şa­rı­lı, ka­ran­lık oda+ışı­ğa kar­şı has­sas­laş­tı­rıl­mış sa­tıh yo­lu ile gö­rün­tü sağ­la­ma ça­lış­ma­la­rın­dan son­ra 1816’da Fran­sız Ni­ep­ce ta­bia­tın gö­rün­tü­sü­nün bu yol­la bir sa­tı­ha nak­li ça­lış­ma­la­rı­na baş­la­mış ve 1822’de “po­ints de vue=gö­rün­tü nok­ta­la­rı” el­de et­me­yi ba­şar­mış ve 1826’da ger­çek res­mi el­de et­miş­tir. Ay­nı mak­sad­la ay­rı ay­rı ça­lış­ma­lar ya­pan Jac­qu­es Man­de Da­gu­er­re ile Ni­ep­ce 1829’da or­tak ol­muş­lar ve bu­luş­la­rı­nı pi­ya­sa­ya ar­ze­de­cek se­vi­ye­ye ge­ti­re­cek ge­liş­me­ler için ye­ni de­ne­me­le­re gi­riş­miş­ler­dir. 1833’de Ni­ep­ce’nin ölü­mü üze­ri­ne, ça­lış­ma­la­rı­nı yal­nız de­vam et­ti­ren J.M. Da­gu­er­re, ni­ha­yet Ocak 1839’da bu­lu­şu­nu Fran­sız İlim­ler Aka­de­mi­si Bül­te­ni’nde ya­yın­la­ta­cak ka­dar ge­liş­ti­re­rek bu bu­lu­şa im­za­sı­nı at­ma­yı ba­şar­mış­tır. Ken­di­sin­den son­ra Da­gu­er­re­oty­pe adı ile anı­lan Da­gu­er­re’in bu­lu­şu, bir yan­dan ya­yı­lır­ken bir yan­dan da fark­lı kim­ye­vî bir­le­şim­le­rin kul­la­nıl­ma­sı ile sa­at­ler sü­ren ışık­lan­ma sü­re­si da­ki­ka­la­ra ine­cek ka­dar ge­liş­miş, 1840’lar, bu nok­ta­ya gel­miş fo­toğ­raf­çı­lı­ğın ya­yıl­ma­sı ve ge­liş­me­si ile geç­miş, bu yıl­la­rın fo­toğ­raf­çı­la­rın­dan İn­gi­liz Henry Fox Tal­bot, da­ha pra­tik ye­ni bir tür fo­toğ­raf­çı­lı­ğa im­za­sı­nı atar­ken “Pho­tog­raph” ta­bi­ri­ni, bil­di­ği­miz ka­da­rı ile, ilk kul­la­nan ol­muş­tur.

1850 ve son­ra­sı her ba­kım­dan fo­toğ­ra­fın kul­la­nı­mı­nın ya­yıl­ma­sı, hem fi­zi­kî hem de kim­ye­vî tek­no­lo­ji­nin te­kâ­mü­lü ve bun­lar et­ra­fın­dan ye­ni bir sa­na­yi­nin ku­ru­lu­şu ile geç­miş bir­çok ye­ni mes­lek or­ta­ya çık­mış ve âde­ta in­sa­noğ­lu fo­toğ­raf ça­ğı­na gir­miş, ay­rı­ca ba­sım iş­le­ri ve ga­ze­te­ci­lik­te de ye­ni bir de­vir açıl­mış­tır. Renk­li fo­toğ­raf ile il­gi­li gay­ret ve ça­lış­ma­lar da bu de­vir­le­re, hat­tâ da­ha ön­ce­si­ne ka­dar git­mek­te­dir.

Ar­tık bu­gün fo­toğ­raf, bir yan­dan gün­lük ha­ya­tın bel­ge­den sa­na­ta, öte yan­dan sa­nat­tan tek­no­lo­ji­ye il­min ve araş­tır­ma­nın yar­dım­cı­sı ve­ya mak­sa­dı ola­rak in­san­la be­ra­ber ol­muş ve bu be­ra­ber­lik dün­ya­nın dört bu­ca­ğı­na ya­yıl­mış bu­lun­mak­ta­dır.

Bu yazı 2007 yılının Temmuz ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 6. sayısından alınmıştır.

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir