Yazı : Halit Ömer Camcı
Kendi yolunu bulamayan bütün yolları boşuna yürür / Oruç Aruoba
Yürüyüp giderken, arkamızda ışıktan izler bıraktığımızı biliyor muyuz? Bir karınca yuvası gibi hayat ışıklarımızın dolaşıp durduğunu, aynı adreslere hep uğradığını, bazen dünya haritası üstünde uzun çizgilere döndüğünü, bunu mevsimlerin, tatillerin etkilediğini fark edebiliyor muyuz? Bu görünmez çizgilerin nereye uzayacağını, hangi başka çizgilerle karşılaşıp karışacağını kestirebiliyor muyuz?
Ömrümüz çizgilerden ibaret. Bilsek de bilmesek de. Bazılarımız iki nokta arası gidip gelmişiz hep. Bazılarımız hiç durmamışız. Gece gündüz çizmişiz. Çizgilerimiz nefeslerimiz kadar olmuş. Kimimizin çizgisi doğduğu şehir içinde dolanıp durmuş. Kimimiz ufuk tanımadan haritanın her yerini dolaşmış; büyük, geniş hatlar çizmişiz. Kamyon şoförlerini düşünün; hayatları, kuğu boynu gibi eğri büğrü çizgiler çizmekten ibaret.
Bazen ince, bazen uzun, bazen yorgun çizgiler.
Doğduğumuzda başlayan çizgimiz bir zaman sonra tek başına giden bir hat olmaktan çıkmış ve bir başka çizgi ile birlikte çizilmeye başlamış. Bir zaman sonra da çizgilerden yeni çizgiler çıkmış. Evlat çizgiler. Yan yana akıp giden hep kavuşup duran çizgiler. Ara ara uzaklaşılan sıkça buluşulan çizgiler. Çocuk çizgiler, ergen çizgiler, olgun çizgiler.
Doğma noktasında başlayıp ölme noktasında biten çizgimiz. İki nokta arasında çizgiden bir hayat. Kimi uzun, upuzun, kimi bir nokta kadar.
Gezgin Önsözler : 101. Sayı – Bu yazı 2015 yılının Temmuz ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 101. sayısından alınmıştır.