Cumartesi , 20 Nisan 2024

Gezgin Önsözler: 12. Sayı

Yazı: Halit Ömer Camcı

“Ben zamanı gördüm!
Şimşek gibi bir anın uçurumunda.” / Ahmet Hamdi Tanpınar

Zaman akıl almaz bir muamma olarak üzerimizden geçip gidiyor. Zamanın önünde birer saman çöpü gibi uçuşup duruyoruz. Geleceğe bir ‘hatıra’ bırakma telaşı ile yanıp tutuşuyoruz. Geçmiş yüzyıllardan bize mektuplar atan insanların yazdıklarına bakarak o günler hakkında fikir edinmeye, onları ve dolayısıyla kendi hayatımızı anlamaya, anlamlandırmaya çalışıyoruz.

Mimar Sinan’ın bir eserine bakarak, Aşık Veysel’in türkülerinden birini dinleyerek, yüzyıllar öncesinden bir gezginin seyahatnamesini okuyarak bir bilinmezi çözmeye, var olmayı kavramaya çalışıyoruz. Gezgin birinci yaşını doldurduğu bu sayısında geçmişin satır aralarını okumaya çalıştı. Tudelalı Benyamin isimli bir Yahudi seyyahın İspanya’dan yola çıkıp doğuyu keşfini Sait Aykut’un kaleminden sizlere aktardı. İspanya Endülüs olmaktan çıktıktan sonra aynı coğrafyada yaşayan Yahudi nüfusun da hayatı yaşanılmaz olmaya başlamıştı. Tudelalı Benyamin; Avrupalıların onları aşağıladığı, kovduğu dönemde dünyada nerede mutlu ve huzurlu yaşayabiliriz sorusunun cevabını aramak için yollara düştü.. Yüzünü ışığın doğduğu yöne çevirdi. Bu yolculuktan öğrenilecek çok şey var.

Cami avlularındaki sütunlar da geçmiş yüzyıllardan küçük cümleler taşıyor günümüze. Bilezik yazıları diye isimlendirilen ve cami avlularındaki büyük mermer sütunların ayaklarının konulduğu yerde yer alan bakır, pirinç ve tunçtan yapılan bilezikler üzerine o dönemin insanlarının duvar yazısı olarak kabul edebileceğimiz yazılarında hayli ilginç bilgiler yer alıyor.

12

Gezgin yönünü bu kez güneye, kendi tarihimizde de ismi sık sık tekrarlanan bir şehre çevirdi. Bir sürü ismi olan ama bizim Şam diye bildiğimiz rüya kente. Önder Kaya bize ‘zamanın durduğu şehri’ anlattı. Yüzyıllarca dünya tarihini değiştiren komutanların, tüccarların, Arap dilini kendine rehber edinip dil öğrenmek için yollara düşenlerin, büyük düşünürlerin, ünlü seyyahların rüyalarını süsleyen o ıtırlı bahçeden koklayacağınız çok çikek, dinleyeceğiniz çok hikaye olacak.

Kuzeyden de nasibimizi alalım deyip Karadeniz’in yaylalarından ve dağlarından bahsettiğimiz iki güzel dosyayla ülkemizin bitmez-tükenmez hazinelerini anlatmaya devam ediyoruz. Kaçkar dağlarında bir yolculuğu hem kışta hem de baharda nasıl yapabileceğinizle ilgili bilgileri ve eşsiz manzarası ile görsel bir zenginliği sayfalarımızda ağırlıyoruz. Kış rehberliğini Çetin Güney, bahar rehberliğini Barış Koca yapıyor.

Pullar ve seyahat bu ayki güzel konularımızdan bir diğeri. İstanbul’un musluklarından sadece su akmayan çeşmeleri, Malaylar’ın kumaş boyama sanatı Batik, ünlü mimar Villar’ın Barselona’sı, Hakan Özhan’ın her ay titizlikle hazırladığı ‘nereye gidilir?’ bölümü bu ayın diğer değerli konuları. Her bir dosyayı defalarca okunacak bir tadda hazırlamaya gayret ediyoruz. Umarım beğenirsiniz.

Gezgin Önsözler: 12. Sayı – Bu yazı 2008 yılının Ocak ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 12. sayısından alınmıştır.

Yazar : GEZGİN YAZAR

Türkiye'nin Gezi, Seyahat ve Fotoğraf Dergisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir