Geçmiş şimdi gelecek diye / öyle yakın kokusu sonsuzluk ağacının / Cem Yavuz / 20 ölümsüz şarkı
İnsanları tabiat şekillerine benzetsek karşımıza ne çıkar?
Kimimiz neye benzeriz? Bulutlarda insan yüzü, resimler, hatıralar, zıplayan bir tavşan, otlayan bir kuzu gördüğümüz gibi.
Bazılarımız Pamukkale gibiyiz. Beyaz, temiz, aydınlık. Görüntüde ‘pamuk’ gibi ama gerçekte taş kadar sert ve kararlı. Ki bu sertlik yüzyıllar içinde suyun sabrı ile birikmiş bir tecrübeyi de içinde barındırıyor. Estetik, güzel, kapsayıcı. Bazılarımız pamuktan bir kale.
Bazılarımız Peribacası. Gizemli, dumanlı. Rüzgârdan, sudan, gürültüden yıpranan. İçler oyuk ya da derinlikli bir evren saklıyor. Bin yılların yeraltı şehirleri gibi bazılarımız ve bazılarımızın içinde başkaca insanlar da yaşıyor.
Kimimiz şelaleler gibi. Yükseklerden düşüyoruz, sonsuzluk okyanusuna kavuşma arzusu ile. Damlacıklardan birikmiş akıp gidiyoruz. Tüm hevesimiz bulutların altında, güneşli bir günde, dingin, sınırsız bir deniz kıyısına ulaşmak. Belki birkaçımız mantar kayalar gibiyiz. Başımızda bir şapka, bekleşip duruyoruz, kum olup yeryüzü hikâyemizi bitirene kadar.
Kimimiz bir yarım ada. Ana karadan kopmaya cesaretimiz yok. Gemileri yakamamışız. Kimimiz sönmüş bir yanardağ. Ateşimiz çok derinlerde kalmış. Suskun bir manzaradan öte geçememişiz yüzyıllarca. Pastel bir resim gibi.
Bazı dostlar vardır, bazı yakınlar… Hatırlanınca hemen başka yakınlar da hatırlanır. Onlar, işte onlar sıradağlar gibidir. İnsana yaslanma duygusu verir. Güvenirsiniz. Orada, bir arada sizi beklerler. Uzakta.
İnsanları tabiat şekillerine benzetsek karşımıza ne çıkar? Neyiz biz?
Bazılarımız uçurum. Bazılarımız göl, bazılarımız buzul, bazılarımız uçsuz bucaksız bir vadi. Çok azımız zirvesi görünmeyen bir dağ. Bazılarımız içinden sular akan bir kanyon.
Bazılarımız bir mağara, bazılarımız mağarada sarkıt, bazılarımız dikit.
Obruk. Irmak. Moren. Ada. Kıyı. Tundra.
Bazılarımız.
Halit Ömer Camcı | Gezgin Özsözler : 94. Sayı