önümde bir çalar saat. tıkırtısı kalp atışları gibi. durmasına tahammül edemiyorum.
dünyada görülmesi gereken şehirler, onlar bunlar şunlar diye listeler var. seyahat her zaman aydınlık günler, mavi gökyüzleri, yemyeşil ormanlar, turkuvaz denizler gibi konumlandırılıyor. bu mudur hayat. hep güzel midir. zenginlik midir. fakir olan hayat yaşamaz mı .. hayat zatı ile değerli değil mi… mesela bir acil serviste çalışan doktor ‘yaşıyor’ değil midir? güzel kadınların, sahillerde çıplak ayakla yürüyüşlerinden mi ibarettir hayat dediğimiz. pahalı kol saatleri, lüks arabalar, uçaklar, kaçmaklar, ferah ‘freş’ kahvaltılar, Parisler, AbuDabi’ler, sıcak mevsimler, gülen yüzler..
önümde bir çalar saat / tıkırtısı kalp atışları gibi
hayat çok değerli, ‘bunu bilsin insanlar’. nefes almakta zorlanan bir hastaya sorun. nefes almak nasıl güzel bir ‘şey’. rüzgarın yüzlere dokunuşu, ‘çiseleyen’ bir yağmurun saçlarınızı ıslatışı, bir körün ‘parmak uçlarıyla’ okuduğu kitaplar, bebek kokusu, ırmak sesi, şelaleler, atların tozlu yollarda koşuşu, derelerden geçişi.. kavak ağaçlarının rüzgarda yapraklarının birbirine vuruşundaki müzik. evrenin başlı başına büyük, mükemmel bir beste oluşu. hayatın değeri. var olmanın dayanılmaz cazibesi. dünyada görülmesi gereken şehirler. o şehirlerde insanlar, o insanların kalpleri. kirli pasaklı sokaklar. zor hayatlar. kelimelere sığmayan duygular. insan olmak tecrübesi. kimliklerden, kavimlerden, renklerden uzakta her ‘hayat’ın biricikliği.
pastel bir resmin içinde dolaşır gibi duygular. o resmin çerçevesine yaklaşmaklar. o çerçeveden çıkmaklar. hayat. duran saatler. ardından sonsuzluğun ‘tik-takları’. çılgınca dönen akrepler yelkovanlar. ve levhi mahfuz kadranları…
dünya bir hayal dolabıdır. o dolabı dolaşın. ibretle bakacak çok şey göreceksiniz. / Halit Ömer Camcı
Gezgin Özsözler : 96. Sayı – Bu yazı 2015 yılının Şubat ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 96. sayısından alınmıştır.