Perşembe , 28 Mart 2024

İnce Memed’in Yazıldığı Köyde Bir Eğitim ve Kültür Müzesi

Yazı ve Fotoğraflar: Babür Soysal

En sade tanımıyla toplumların kültürel ve tarihî birikimlerinin sergilenme mekânı olan müzeler temel olarak bir şehir hayatı ürünü. Ama müzeler son yıllarda, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de doğal kültür alanı caddelerden ve sokaklardan kasabalara, hatta köylere kadar girişimci ve üretken ruhların gayretleriyle taşıyor. Bu anlamlı ‘kültürel yayılmanın’ bölge ve ülke hafızası açısından büyük önem taşıyan nadide örneklerinden biri de Türkiye’nin ‘bereketli toprakları’ Çukurova’nın durak yerlerinden olan Osmaniye’nin Kadirli ilçesinin Harkaçtığı köyünde ziyaretçilerini bekliyor.

Harkaçtığı Eğitim ve Kültür Müzesi’nin iki yıllık mazisinin arkasındaki isim, emekli öğretmen İbrahim Boysal. Müzenin hikayesi, bir zamanlar Boysal’ın da öğrencilik yaptığı, kuruluşu Cumhuriyet’in ilk yıllarına, 1924’e kadar giden, taşımalı eğitimle kaderine terk edilmiş olan ilkokul binasını ve geniş avlusundaki metruk yapıları yeni bir misyonla hayata döndürme fikriyle 2010 yılında başlıyor. Kadirli Eğitim ve Kültür Vakfı’nın öncülüğünde bir kampanya ile tamirat için kollar sıvanıyor. Onarım süreci devam ederken, okulun mezunları ve yaşayan öğretmenleriyle irtibata geçilip neredeyse cumhuriyetle yaşıt bölgenin bu en eski ilkokulunun tarihî özelliklerinin korunmasına özellikle dikkat ediliyor. Aylar süren çalışmalar sonucu ayağa kalkan bu ‘mini kampüsün’, içinde öğrencilerin de eğitim gördüğü bir ‘okul-müze’ olarak faaliyete geçmesi düşünülüyor başlarda, fakat proje, öğrenci yetesizliğinin gündeme gelmesiyle içerik değiştiriyor. İbrahim Boysal bu defa Kadirli Eğitim ve Kültür Vakfı ile beraber, okulu bir eğitim müzesi olarak düzenleme amacıyla resmi makamlara başvuruda bulunuyor. Başvuru kabul ediliyor ve okul on yıllığına vakfa devrediliyor.

Bu aşamada yeni bir zorlu süreç başlıyor. Artık eğitim müzesi olarak hizmet verecek bu 88 yıllık binanın ‘hafızasını’ gerçek malzemelerle canlandırmak için sahaflardan devlet arşivlerine, özel kişilerden kütüphanelere kadar uzanan aylar sürecek araştırmalar yapılıyor. Bu meşakkatli çalışmalarda cumhuriyetin ilk alfabe eğitim örneklerine kadar ulaşılıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarından yakın tarihimize kadar okullarda kullanılan ders kitapları ve araç-gereçlerden öğrencilerin giydiği kıyafetlere, diploma örneklerinden kişisel arşivlerden bulunmuş belge nitelikli özel fotoğraflara kadar önemli miktarda doküman temin edilip sergiye hazır hale getiriliyor.

Eğitim müzesi hızla hayata geçerken diğer yandan bir kültür müzesi fikri de olgunlaşmaya başlıyor. Okul binasının geniş avlusundaki kullanılmayan diğer binalar bu kültür müzesi düşüncesini hayata geçirmek için aynı hızla onarılıyor. Kullanılmayan bir lojman, bir zamanlar köylülerin gündelik hayatında yer etmiş, ama artık hızla birer nostalji nesneleri haline dönüşen sayısız alet edevat ve eşyalarla donatılıp kusursuz bir yöresel kültür müzesi halinde ziyaretçilere açık bugün. Bölge kültürünün zenginlikleri sergilenirken bunlarla da yetinilmemiş, geniş bahçenin bir köşesinde Çukurova yöresinin mimari karakteristiğini taşıyan biri kerpiçten diğeri de taştan yapılmış iki ev inşa edilerek kimliğini hızla kaybeden yörenin mimari geleneğine ve tarihine bir nevi not düşülmüş.

Harkaçtığı Eğitim ve Kültür Müzesi’nin kurulduğu köyün en ilginç özelliklerinden biri de dünyaca ünlü İnce Memed romanın burada yazılmış olması. Evet, kendisi de bir Kadirlili olan Yaşar Kemal meşhur romanını, köyün yaşlılarından dinlediği eşkıya hikayelerinden aldığı ilhamla, önünde uçsuz bucaksız Çukurova’nın münbit topraklarının uzandığı eski bir konakta 1950’li yıllarda kaleme alıyor. Müzede bu da unutulmamış: Bir roman kahramanı olmasının yanı sıra yaşamış bir kişi olan İnce Memed’in avluda bir heykeli de var…

İçinde ziyaretçiler için misafirhanelerin bile düşünüldüğü örnek eğitim ve kültür müzesinin arkasındaki isim emekli eğitimci İbrahim Boysal’dan bahsetmemek olmaz. Çünkü üretkenliği Torosların eteğinde yeşerttiği bu kültürel vahayla sınırlı değil. 1. Dünya Savaşı ve Millî Mücadele yıllarındaki Ermeni olaylarını bir aşk hikâyesiyle harmanlayarak okura sunduğu Dönük ve yine yörenin bir zamanlar meşhur gerçeği olan eşkıyaları anlattığı Zurba adlı yayınlanmış iki romanı bulunuyor. Ayrıca yazdığı hikâyeleri bir araya getirdiği yeni çalışması da yakında kitaplaşacak. Boysal’ın ilgi alanı epey geniş, hikâyelerinden senaryolaştırarak çektiği çok sayıda kısa filmi de var. Hatta eserlerinden biriyle katıldığı bölgedeki sinema şenliğinde kısa film dalında kazandığı bir büyük ödüle de sahip.

Kadirli’deki bu mütevazı imkânlarla meydana getirilmiş zengin ve tam teşekküllü kompleks, ‘bereketli topraklar üzerinde’ kültür keşifçilerini bekliyor; kim bilir belki de bir yazarın daktilosundan çok eski yıllardan süzülüp gelen tıkırtıların veya çevre tepelerden beliren eşkıya mavzerlerinin parıltısının eşliğinde…

Bu yazı, 2012 yılının Haziran ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 64. sayısından alınmıştır.

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir